Haber kanallarındaki tartışma programlarına katılmak isteyenler için bir rehber hazırladım.
Bence müthiş bir hizmet. Belki biz de izleyiciler olarak hep aynı 10 kişinin bir o kanalda bir bu kanalda yaptıkları aynı yorumlardan kurtuluruz.
- Öncelikle ne diyeceğiniz belli olmalı. Haberciler en çok ne diyeceği belli olmayan kişilerden çekinir. Söyleyeceğiniz şey aşağı yukarı belli olmalıdır. Böylece gereksiz risk faktörü ortadan kalkar.
- Tahmin edilebilir olmak güzeldir ama, onun da bir sınırı var. Tahmin edilir olacağım diye işin suyunu da çıkartmayın. Dinamik olmanız lazım. Zaten bu zamanlamaları yapabilenlerin içinde televizyon ruhu var demektir. Ekran büyüsü böyle oluşur.
- Fikirlerinizde tutarlı olmak zorunda değilsiniz. Bir gün iyi dediğinize ertesi gün kötü diyebilirsiniz. Buradaki hassas nokta, karşınızdaki size bu durumu hatırlattığında vereceğiniz cevabın hazır olması gerektiğidir. Siz kendinizi bilirsiniz. Ona göre hazırlanın.
- Ekranda mümkün olduğunca hareketli olun. Zil takıp oynayın demiyorum tabii ki. Ama elleriniz kollarınız kaşınız-gözünüz hareketli olmalı. Mimik yapmayı bilmelisiniz. Siyasi yorumcu da olsanız televizyon işi bir şov işidir. Ve şov mutlaka devam etmelidir.
- Evde karınızla söz kesme antrenmanı yapmalısınız. Eğer eşinizin sözünü kesebiliyorsanız herkesin sözünü kesebilirsiniz.
- Aynı anda iki-üç kişiye cevap yetiştirebilmelisiniz. Çünkü kimi zaman ikisi, üçü bir olup üstünüze gelebilir.
- Sıkıştığınız zaman kaçış cümleleriniz olmadır. Baktınız cevap veremiyorsunuz, karşınızdakine “Siz de Kızılderilileri öldürmüştünüz” diyebilmelisiniz. Konuyla hiç alakası olmadığı halde söylediğiniz bu cümlenin tartışmanın bütününü nasıl değiştirdiğini görünce şaşıracaksınız.
- Dosyalama yapmalısınız. Programa çıkmadan önce aşağı yukarı kimlerin orada olacağını size söylerler. Eğer “Henüz belli değil” derlerse biraz kanalları dolaşın onlardan birinin çıkacağı kesindir. Hazırlığınızı ona göre yapmalısınız.
- Sizi muhtemel “Sinir” edecekler bellidir. Özellikle onların 30 yıl önce söylediklerinden başlayarak bir kenarda tutunuz. Kavgada yumruk sayılmaz.
- Kavgada ilk vuran olmak önemlidir. Burada hislerinizi harekete geçirmeniz gerekir. Gözünüze kestirdiğinize kafa-göz dalın. Hiç önemli değil. Belki internet siteleri ertesi gün sizden bahsedebilirler bile.
- Sakın ekranı terk etmeyin. Kimi zaman “Stüdyoyu bırakır giderim” diyenleri duyuyorum. Bunu siz bir protesto tekniği olarak kullanıyor olabilirsiniz. Ancak halkım bunu ‘meydandan kaçmak’ olarak algılar.
- Elma ile armudu toplamaktan, bilmediğiniz konularda konuşmaktan, devlet yönetiyor gibi davranmaktan, siyasilere ‘yol göstermekten’, gerektiğinde süne zararlısına karşı nükleer mücadele gibi füzyon konularda atıp tutmaktan çekinmeyin. Bir süre sonra sizin yeterli olup olmadığınız değil, nasıl atarlandığınız kalır akıllarda.
- Sakın göğsünüze vurarak konuşmayın. O yaka mikrofonları çok hassastır. Ses bomba gibi patlar.
- Hepsinden önemlisi, ince çizgili ve parlak giysiler giymeyin. Her ne kadar HD kamera teknolojisi gelişmiş olsa da yayında tarama yapar. Omuzlarınız karayolları uyarı işaretleri gibi parlar.