ŞAŞIRMAYIN! NE YAPACAĞIZ ŞİMDİ?

Murat BAŞARAN 26 Tem 2016

Murat BAŞARAN
Tüm Yazıları
"Aman birlik beraberlik havası bozulmasın" diye dayatılmış bir sahte sağduyu dürtüsüyle yutkunmaya devam mı edeceğiz?

“Aman birlik beraberlik havası bozulmasın” diye dayatılmış bir sahte sağduyu dürtüsüyle yutkunmaya devam mı edeceğiz? Hani iki-üç eşkıya köyü basıp erkekleri meydana toplamış. Sıraya dizmiş. Sonra birer birer öldürmeye başlamış. Arkalardan bir genç önündeki ihtiyara, “Dayı” demiş, “Yahu hepimizi teker teker öldürüyorlar. Hep birlikte çullansak üzerlerine, üç-beş ölürüz ama çoğumuz kurtuluruz” deyince, ihtiyar kızmış, “Sıranı bozma. Anarşi çıkarma!” diye fırçalamış ya…

Fıkra; evet… Halimize uyan bir fıkraydı bugüne kadar. Yine o fıkraya geri mi döneceğiz. Yoksa “Ulan meydana inip destan yazan halk, hadsiz bir takım kalemşorların, bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam diye hakaret ettiği halktır” diyebilecek miyiz?

Demeliyiz.

Olan bitenin tarifini kimi zaman canımız yanarak, kimi zaman gurur duyarak, kimi zaman risklere göğüs gererek yapamazsak, yine birileri fırsat kollamaya başlayacak. Hoşgörü, diyalog, barış, kardeşlik… Tamam. Köküne kadar. Hem dinim emrediyor hem örfüm… Ama kime hoşgörü? Kime barış? Kim kardeş? Gözleri yuvalarının içine kaçmış halde hala Türk milletine hakaret eden Pensilvanya manyağının peşinden gidenleri, kardeşlik adına uyansınlar diye omuzlarından tutup duvara çarpmalı ve hatta tokatlamalıyız.

Hangi partiden, inançtan, mezhepten olursa olsun, devletini ve milletini Can Dündar gibi sağa sola şikâyet edenleri ve onun gibi alçakları savunanları “etkisiz” hale getirmeliyiz. Bu ülkenin en ayrıcalıklı, en yüksek makamı 15 Temmuz itibarıyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak, olabilmektir.

Profesör, gazeteci, siyasetçi, estek, köstek fark etmez… O kamyon süren ablam… Tankın önüne atlayan dayım… Hain generalin alnına sıkan astsubayım… Havaalanında kuleye baskın düzenleyen büfeci kardeşim… Genelkurmay karargâhına koşan delikanlı komşum… Bu ülkenin profesöründen, generalinden daha yüksek rütbeli yetişmiş insanlarımızdır… Eşim başörtülü diye bir zamanlar bizi ailece Askeri Müze’nin kapısından döndüren alçak zihniyet 15 Temmuz itibarıyla, din tüccarlarıyla, Atatürk tüccarlarıyla, kripto çağdaşlarla birlikte “Hainler Mezarlığı”na gömülmüştür.

Biz bu ülkenin asli unsurları olarak yeni bir merhaledeyiz. Bizi nasıl tarif ederseniz edin. Fark etmez. Belki kuşbaşı aldığınız kasabız… Belki bahçenize bakan bahçıvan. Belki kapı komşunuz. Belki daha önce tanışmadığınız bir genel müdür, şirket sahibi, tesisatçı, mühendis, muhasebeci… Dedim ya fark etmez. Sokağa indiğimizde tanırsınız ama. Tankın namlusunda poz veren adam hani… Veya ön safta köprüde ölen… Sessiz, sakin, sağduyulu ve sabırlı Türk milleti… Yüz verdiğimiz çocuk şımardı. Tokadı hak etti. Hepsi bu. Başa dönelim. “Birlik beraberlik havası bozulmasın” teranesi geçersizdir. Biz zaten sessiz bir “birlik- beraberlik” olarak sabrettik hep. Ama bitti. Bizden biri Cumhurbaşkanı olur, sabah ezanı okur, şaşırmayın… Bu ülke bizim çünkü.