İzdivaç programlarının kaldırılması konusunda ortalık toz duman.
İzdivaç programlarının kaldırılması konusunda ortalık toz duman. “KHK ile kaldırılır mı kaldırılmaz mı” tartışması sürüp gidiyor. Ama asıl gözden kaçan başka bir şey. Önemli olan kaldırılırsa hepsi bir anda kaldırılabilir mi?
Anlatayım: Öncelikle yapılacak bir programın insan onuruna uygun olması gerekiyor. İnsanın, ailenin aşağılandığı, küçültüldüğü bir program türü, adını ne koyarsanız koyun doğru değildir. İster aile kurmak için yaptığınızı iddia edin, isterseniz dünya barışına hizmet ettiğinizi. Önemli olan insan onurunun yok edilip, edilmemesi.
Evet başlarda bu programlar “Aile kurmak” gibi yüce bir kavrama sarılmıştı. İlk bakışta ne güzel değil mi? Ama iş ilerleyip, rekabet kızışınca her zaman olan oldu. İşin b. çıktı. Sahte damat ve gelin adayları, profesyonel yalancılar programcılar ve tabii kanalların yöneticileri el ele verip ortaya amorf bir yapı çıkardılar. Toplumun yapı taşlarının bir bir tahrip edildiğinin farkında değil misiniz? Ortalama ahlakın çıtasının bu programlar yüzünden nasıl düşürüldüğünü anlamıyor musunuz? Görmüyor musunuz? Bu kadar mı kör oldunuz? Bu kadar mı gözünüzü hırs bürüdü?
Sadece bir stüdyoda toplananlar değil, damızlıklar gibi bir evin içine toplanılan programlar da bu işin bir parçası.
Gelin transferi mi istersiniz, sahte kavgalar mı, bir türlü kimseyi beğenmeyen aslında işsiz damat adayları mı, maaşlı konuklar mı? Açıkça konuşalım. Bugün televizyonlarda yapılan tüm televizyonlardaki, tüm evlilik içerikli programların konusu olan kişilerin hepsi sahtedir. Hepsi maaşlı elemandır. İsterseniz bir stüdyoya koyun, isterseniz bir evin içine tıkın bu iş sahtedir. Sorun da buradan çıkmaktadır zaten.
Bu sahte gelin-damat adayları program editörlerinin “Şimdi kavga çıkar” veya “Şimdi barış” direktiflerini uygulamaktadırlar. Sonuçta toplumun maalesef “Hastalıklı” olana eğilimi yüzünden de izlenme payları artmaktadır.
Televizyon ahlakı açısından bu yanlıştır. Bunlar kurgu programlar olduğu halde gerçekmiş gibi verilmektedir. Allah aşkına hangimiz çevremizde bu tipleri görüyoruz. Hangimiz böyle kurulmuş aileler biliyoruz. Bu iş tıpkı bir tiyatro gibi kurgudur. Bir senaryosu vardır ve gerçek gibi sunulmaktadır.
Bu programları belki sahte oldukları belirtilerek yapılabilirdi. Ama işlerine gelmedi. O zaman izleyicilerin kanmayacağı düşünüldü. İş şimdi milyonluk cezalara, KHK’lara kadar geldi.
Bu işi televizyon yöneticileri yönetemedi. Beceremediler. Üzerlerindeki başarı baskısı yüzünden saçmalamak zorunda kaldılar. Bu kanalların sahipleri gelen milyonluk cezalar karşısında ne düşünüyorlar merak ediyorum.
İlk pragrafta da anlattığım gibi bu tür programlardaki en önemli sorun hepsinin aynı anda kaldırılıp kaldırılmayacağı sorunudur. Çünkü biri kaldırılır, biri kaldırılmazsa açıkça bir taraf avantaj sağlayacak.
Şimdi Tv genel müdürleri RTÜK’te toplantıya çağırıldılar. Muhtemelen işin ciddiyeti kendilerine anlatılacak. Ve yine muhtemelen hepsinin aynı anda kaldırılması için bir “centilmenlik” anlaşmasına varılmaya çalışılacak. Kanal yöneticileri birbirleriyle rekabet etmekten toplumda yaratılan tahribatın farkında olmadıkları için tabii ki oluşturulacak karara uymak istemeyecekler. Hepsi kendi programının aslında doğru olduğunu iddia edecek. Kimi “Şunlar kötü yapıyor” veya “Bizim programımızda insanlar bir ev içinde duruyor. Yani bu sınıfa girmiyor gibi topu taca atıcı hamleler yapacak”.
Bu işlerden biraz anlayan biri olarak söylüyorum. Eğer bu duruma önlem alınmaz ise maalesef ve maalesef işin dozu artarak devam edecek. Programlar daha kavgalı, daha rezil bir hale getirilecek. Ve yine iddia ediyorum, eğer bir uzlaşı bulunarak yola devam kararı verilirse bu da kısa sürede bozulacak.