​GÜNÜ KURTARMAK YETECEK MI?

Fehmi KETENCİ 26 Haz 2023

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Aslında günümüz şartları, içinde olduğumuz genel yaşam olaylarında buna pek de olanak sağlamıyor ama yaşam mühendisliği üzerine kurmaya çalıştığımız yaşam biçimimizde hiç de plan tutturamayacak gibiyiz.

      Günlük yaşam planlarımızı yaparken, planlarımızı kurmakta zorlandığımız bizleri etkileyen yaşadığımız birçok olaydan gereken dersleri çıkarabiliyor muyuz? Günümüz kurgularında ilk sırada yer alan yaşam mühendisliği denilen yaratıcılık ağırlıklı matematiksel yapılanmadan yeterince yararlanabiliyor muyuz? Asıl bilinmeyen bu!

      Aslında günümüz şartları, içinde olduğumuz genel yaşam olaylarında buna pek de olanak sağlamıyor ama yaşam mühendisliği üzerine kurmaya çalıştığımız yaşam biçimimizde hiç de plan tutturamayacak gibiyiz. 

      Son bir kaç yıldır. Bir bilinmeyenin içinde hapsolmuş bize yaşam mühendisliği yapamayacağımız ortamlarda tam olarak hapsedilmiş gibiyiz. Şartlar mı yoksa birilerinin işine geldiği gibi oluşturulan ve şartlara uymak zorunda bırakıldığımız bir yaşam biçimi midir bilemiyoruz. Bu konuda net yorum yapabilmek pek mümkün değil ama, böylesine bir dayatmanın içine sıkışmış yaşamaya çalışıyoruz diyebilirim.. 

      Buna yaşamak demek pek de mümkün değil, yine birilerinin oluşturduğu dayatma şartlara uymaya ve bu şartların gerektirdiklerine bağlı kurallarla yaşamaya çalışmak demek daha doğru bir tanımlama olacak. Yapılacaklar, yönetilmek için oluşturulan kurallara uymaktan ve onların planladıklarına göre kurguladığımız yaşam biçiminde nefes almaya çalışmak. Bu arada gelecekteki yaşamımıza yön verenlerin bizlere bahşedecekleriyle yaşayabilmek. Ben bunun, yaşam mühendisliği hayalinin bir yerine oturtmaya çalıştığımız sadece günü kurtarmaya yönelik yönetiminin sadece bizim elimizde değil başkalarının da elinde olduğu bir yaşam biçimine mahküm olmamızdır diye düşünüyorum. 

      Yaşadıklarımızdan bize açık olan yollar, birçok bilinmeyenle dolu bir gelecekte saklı.. Ayrıntılara hiçbir zaman sahip olamayacağımız sonu belirsizliklerle karanlık bir sonsuzluğa bakış gibi olan bir gelecek. 

      Böylesi bir ortamda ders çıkarılacak örnek alınacak birçok olay yaşadığımız bir gerçek de, bunların arasından nelerden ve nasıl yararlanacağımızı, bunlardan ne kadar ders çıkarabildiğimizi ayıklayabilmektir. Bu şekilde, şartların iyice zorlaştığı imkansızlıklarla boğuşulan bir ortama hapsolmuş durumdayız. 

      Asıl zor olan bu durumda var olan bu zorluklar arasında yaşam biçimimizi yönlendirebilme cesaretinizi nerede ve nasıl bulabileceğimizdir. Anlatmaya çalıştığımız, o bilinmeyenler dünyasının varlığı ve o dünyanın birilerinin elinde ve hakimiyetinde olmasının yarattığı karmaşık engelleri aşamamamızdır.

      Ülkemizde uzunca bir süreden beri milleti inim inim inleten işsizlik, geçim sıkıntısı ve bir türlü kontrol altına alınamayan enflasyon canavarı (son zamanlarda kontrol altına alındığı ve hatta tek rakamlı hanelere indirileceği söylenen) günü kurtarma konusunu öncelikli hale getirdi. Giderek ağırlaşan ekonomik koşullar uzun vadeli plan yapacak gücü bırakmadı.

      Bu durum, sosyal sınıf farklılıklarını gözetmeksizin, TL kullanan hem dar gelirliyi, çalışan hem de işvereni etkilemeye devam ediyor.

      Gelir ve gider hesaplarının az yapıldığı, daha doğrusu yapılma ihtiyacının hissedilmediği o dönemlerden bugüne gelmek için hemen hemen herkesin aynı yanlışı yapıyor olması ve yapmaya devam etmesi sıklıkla yapılması gereken yorumların çok ötesi şikayetlenmelere gebedir. 

      Bir ümitti kapılara dayanan. Yarın daha iyi olacak bir şeyler düzelecek beklentilerinin sonu belirsiz olanlara çaredir beklentiler. 

      Cumhuriiyetimizin yüzüncü yılına gelirken genel seçimler sonrası bir umut beklentileri yaratmış olmasına rağmen, dövizin Türk Lirasına olumsuz etkisi, korkulu rüyamız haline geldi. Hesap tutmayan enflasyonun piyasalardaki fiyat artışları üzerindeki yoğun baskısı, ekonomik durumun olumsuz gidişatındaki en büyük engellerden biridir. Yaşadığımız, öngörülen hesaplara sığdırılamayan enflasyonun etkisinde, iyice kontrolden çıkan Euro ve Dolar etkisindeki TL’nin yaşattıkları ve çarşı pazardaki kontrolsüz fiyat artışları şeklinde dar gelirlinin üzerine yıkılması, yaşantımızda kurmaya çalıştığımız yaşam planlamalarımızı iyice çıkmaza sürükledi. Dar gelirli bu zor şartlarda belki dayanırım düşüncesine bel bağlasa da, “günü kurtarabilme” planlarını bile yapamama durumunda. 

      Geçen ay içinde yapılan genel seçim ve cumhubaşkanlığı seçimi bu gidişata pek de çare olamayacak gibi. Seçim daha yeni sonlandı sonuçlar üzerindeki etkileri için biraz beklemek gerek ama, enflasyon, Türk Lirasında yaşanan sıkıntılar, döviz hareketlerinin iyice kontrolden çıkmış olmasının enonomimizde yaratığı baskı ve fiyat artış olumsuzlukları tam bir çıkmazda gibi ve ivedi önlemleri bekliyor. Gün artık iyi ve hızlı hesap devridir. Yapılacak ince hesaplarla hem günü hem de kısa, orta ve uzun vadede geleceği sağlam temeller üzerine oturtarak ekonomiyi sıkıştığı dar boğazdan kurtarma ve dar gelirlinin dertlerine çare olma günüdür.

      Şu sıralarda günü kurtarmak her dönem işin kolaycı yoludur.