Brexit, yani Büyük Britanya'nın Avrupa Birliği'nden ayrılma süreci resmen başladı.
Brexit, yani Büyük Britanya’nın Avrupa Birliği’nden ayrılma süreci resmen başladı. Ama aynı anda bu sürecin sonunda Büyük Britanya’nın, Büyük Britanya olarak kalmayı başarıp başaramayacağı da tartışmaya açıldı. Çünkü İskoçlar ayrılık amacıyla harekete geçti.
İngiltere’deki referandum sonrası ayrılma yanlısı oy kullanan bir dostuma sormuştum: “Neden” diye. Verdiği cevap ilginçti: “Çünkü biz de AB’den gelip burada yaşayanlar kadar hak istiyoruz.” Yüzde 52 “ayrılalım” kararı çıkan referandum ertesinde durum buydu. Şimdi ise resmi süreç başladı.
İngiltere ve dolayısıyla da Avrupa’da gündem bu. BBC bu tartışmaları konu almış. Ben de size, sadece Britanyalıların anlayabileceği konuları ayıklayıp bilgi vermek istedim.
Resmi süreç, Başbakan May’in resmi ihbar mektubunu yazıp dün öğle saatlerinde AB Komisyonu Başkanı Donald Tusk'a elden ulaştırmasıyla başladı. Muhtemelen de en geç 24 ay, yani iki sene içinde sonlandırılacak.
Ama ortada bir çok sorun olduğu görülüyor. Öncelikle her boşanmada olduğu gibi “Nafaka” gündemde. Çünkü Avrupa Birliği her boşanmada olduğu gibi, İngiltere’nin önüne bir fatura koyuyor. Çünkü bu fatura kimi kaynaklara göre 60 milyar Euro’yu buluyor.
Belli ki sıkı pazarlıklar yaşanacak. Kimi İngiliz yetkililer böyle bir paranın el değiştirmesinin mümkün olmadığını söylese de, durum sıkıntılı.
Çünkü eğer bu bir boşanma ise, ortada çocuklar da var. Bu çocuklar ise yoksul AB ülkeleri. Birlik İngiltere’nin daha önce bu ülkelerdeki altyapı yatırımları için taahhüt ettiği miktarları ödemesi gerektiğini ileri sürüyor. Hesaplamalara göre bu miktar da 63.8 milyar Euro tutuyor.
İngiltere’nin yükümlülükleri var. Doğru. Ama bu durum karşılıklı. İngiltere’nin 2015 sonu itibariyle Birliğin 153.7 milyar dolarlık varlıklarından faydalanması da söz konusu. Bunlar arasında AB binaları, uyduları ve bir şarap mahzeni de varmış.
Brexit destekçileri İngiltere'nin AB'den çıktıktan sonra hiçbir mali yükümlülüğü kalmayacağını ve hiçbir ödeme yapmaması gerektiğini savunuyor. Ancak tıpkı hiç bir boşanmanın o kadar sorunsuz olamayacağı gibi bu da bu da bir hayal olarak kalabilir.
İSKOÇLAR “AYRILIK İÇİN” HAREKETE GEÇTİ
Britanya Adası’nda tam 1706'dan bu yana İngilizler ve İskoçlar bir ortaklık içinde yaşıyor. Ancak bu durum Brexit ile birlikte sarsılmaya başladı. Çünkü İskoçlar yüzde 62 oranında Avrupa Birliği’nde kalma yönünde oy kullandı. Buna karşılık Ada genelinde yüzde 52 “Ayrılalım” kararı çıktı.
İşte bu durum işi zorlaştırdı. Çünkü ayrılıkçı İskoçların isteğiyle 2014 yılında İngiltere ile ayrılık referandumu yapılmış ve yüzde 55 “Ayrılmayalım” kararı çıkmıştı. Şimdi Brexit ile birlikte tekrar hareket başladı.
Bu durumu fark eden İngiliz Başbakanı May, İskoçya Özerk Yönetimi'nin parlamentodaki bağımsızlık referandumu oylaması öncesinde Glasgow'a gidip bu durumu önlemeye çalıştı. May, Brexit'in ülkesine birlik getireceğini savundu. "Britanya’nın Avrupa Birliği'nden ayrılması Birleşik Krallık'ın dünyaya mesafe aldığı anlamına gelmiyor" dedi. Ancak pek bir işe yaramadı.
İskoçya Özerk Yönetimi Başbakanı ve İskoç Ulusal Partisi (SNP) lideri Nicola Sturgeon'un bağımsızlık için ikinci bir referandum çağrısı May’in çabalarına rağmen İskoçya Parlamentosunda olumlu karşılık buldu. Parlamentoda yapılan oylamada, vekillerin 69'u ikinci bir referanduma destek verirken, 59 milletvekilinden olumsuz yanıt geldi. Yani İskoçlar, İngilizler ile ayrılık için bir kez daha referandum yapmak istediklerini açıklamış oldu.
İngiliz Hükümeti’nin tepkisi ise, Brexit tamamlanmadan İskoçya'nın bağımsızlık referandumu yapamayacağı yönünde oldu. Ama belli ki İngiliz Hükümeti bir yandan Avrupa Birliği ile ayrılık görüşmeleri yaparken, diğer yandan İskoçlar ile “Ayrılmama” görüşmeleri yapmak zorunda kalacak.