BİZE BİŞEY OLDU!

Murat BAŞARAN 02 Ağu 2016

Murat BAŞARAN
Tüm Yazıları
Şehitler Köprüsü'nü ve o isimle şereflenmesine sebep olan noktayı uzaktan gören bir yerde, oturup düşündüm uzun uzun…

Şehitler Köprüsü’nü ve o isimle şereflenmesine sebep olan noktayı uzaktan gören bir yerde, oturup düşündüm uzun uzun… Yirmili yaşlarda yayınlanan “Sevmek Ölmekle Başlar” kitabımda, yumruğu dünyanın beynine indirmeye hazır ve bu eylemden sonuç bekleyen haşin bir gençtim ben… İmparatorluk mirasının ve imanımın aşkı ve gayretiyle bakıyordum hayata. Büyümek değiştirdi beni.

12 Eylül’ü yaşarken, darbe karşıtı olabilecek yaşta ve şuurda değildim. Anarşi vardı. Her gün gençler ölüyordu. Komünistler ve faşistler savaşıyordu. Demirel ve Ecevit’in çekiştiği, Türkeş ve Erbakan’ın çırpındığı ama huzuru sağlayamadıkları ve darbe olduğu zaman, kandan ve karışıklıktan bıkmış halkın, “Dördünü de sallandıracaksın Boğaz Köprüsü’nde” fantezisi kurduğuna şahidim. Elbette öfke ile söylenen sözler bunlar. Aynı aileden hem komünist hem faşist çıkabiliyordu. Aslında bu kavramların ne olduğunu da ne kadar bildikleri şüpheliydi. Ama şüpheye rağmen birbirlerini kesecek kadar terörize olmuştu insanlar.

Kenan Evren, dindar Erzurum’da başörtüsünün saçların yemeğe dökülmemesi için keşfedildiğini söyleyecek kadar ebleh bir adamdı. Evet, ölünün arkasından konuşuyorum. İdamları anlatırken bi sağdan bi soldan asarak denge gözettik diyen bir katildi sonuçta. Bilmem kaç bin yıllık geleneği olan Türk ordusunda bu ayarda bir adamın çavuş bile olmaması gerekirken Genelkurmay Başkanı olabilmesi, onun yaptığı darbeden de, astığı insanlardan da daha vahim bir durumdu hâlbuki.

Bu arızanın sebebini hiç tartışmadık. Şehitler Köprüsü’ne bakarken Kenan Evren’i general ve komutan yapacak kadar çürümüş bir ruh hali içinde olduğumuzu düşündüm. 28 Şubat’ı bütün rezillikleriyle hatırlıyorum. O süreçte “Memlekette üç tane delikanlı adam var. Ve hepsi de kadın. Çiller, Akşener ve Ilıcak…” diyorduk. Şimdi hale bak. Ilıcak, Arınç gibi hadiseyi Şehitler Köprüsü’nde halkını öldüren askerleri görünce anlıyor. Yerseniz… Meral Akşener için cümle kurmak bile istemiyorum. Ve Çiller’in suskunluğunu merak ediyorum.

Kenan Evren’i ordunun başına geçiren bir millet, Papa’nın önünde eğilen bir adama “hoca” muamelesi yaptı. Ve o sözde hoca, ahlaksız bir piyon olmayı sindirdi içine. Tarihin kayıtlarından çıkarmak mümkün müdür? Şehitler Köprüsü’ne bakarken, neden kolay kandırıldığımızı düşündüm. Aydın diye, sanatçı diye ekmek ve itibar verdiğimiz bi dolu hain, darbeyi için için alkışlıyor; bal gibi biliyoruz.

Ama dibine kadar dürüst ve hakkaniyetli solcularımız da var. Mesela Ertuğrul Başer… Nefis yazısı elden ele dolaşıyor. Yazarı olduğu dergi, yobaz solculuk refleksiyle o yazıyı yayınlamayı reddetmiş. Ne fark eder. Şimdi bütün Türkiye okudu. Vatanını ve milletini seven, vatanı ve milleti için ölebilecek kadar delikanlı herkesi, solcusu, Alevisi, Kürdü, sağcısı kim varsa hepsini sevgi ve hürmetle selamlıyorum. Şehitler Köprüsü’ne bakarken, orada olmayıp, orada ölmeyip, güven tesis edildiğinde sahne alan korkakları, samimiyetsizleri düşündüm. Darbe karşısında kıvırtan Amerika’yı, Avrupa’yı düşündüm. Bir de yalınayak, aç karnına, ellerini semaya uzatıp bizim için dua eden Filistinli, Tunuslu, Halepli, Doğu Türkistanlı kardeşlerimizi… Dünyanın beynine yumruk indireceğimizi zannettiğim zamanlar geride kalmış, bi dolu rezillik karşısında sistemin uyuşturduğu bir adam olmuştum.

Ama bana da bişey oldu. Şükür ki oldu. Şehitler Köprüsü’ne bakarken şimdi, o yumruğu indirebileceğimize inanıyorum tekrar. Ve sanıyorum, gazozumuza ilaç koymuşlar vakt-i zamanında… Uyanıyoruz.