Her yeni teknolojik gelişme beraberinde yeni insan ilişkisi türlerini de getiriyor.
Her yeni teknolojik gelişme beraberinde yeni insan ilişkisi türlerini de getiriyor. Son numaramız, bankaların alacaklılarını arayıp borç hatırlatmaları yapması. Ama her zaman olduğu gibi kantarın topuzu öyle bir kaçıyor ki, yasal olan ve olmayan arasındaki sınır adeta ortadan kalkıyor.
Diyelim ki bir bankaya kredi kartı borcunuz var. Ödeyemiyorsunuz. Telefon gelmeye başlıyor. Günde üç defa. Sonraki gün 5 defa. Daha sonraki gün defalarca. Sizi yıldırana kadar.
Bankaların bilinen telefonları bitiyor, yerine tanınmadık cep telefonlarından aranmaya başlıyorsunuz. Konuşmalarından anlaşılıyor ki, arayanlar bankanın kendi elemanları değil. Bazı bankalar özel şirketlerle anlaşmışlar kendi adlarına aratıyorlar. Yani açıkçası sizin mali verilerinizi, hiç alakası olmayan kişi veya şirketlere vermişler. Muhtemelen bu şirketler konuştukları kişi başına para alıyor olmalılar. Onların taktiği ise günün abuk subuk saatlerinde onlarca değişik telefon kullanarak borç hatırlatmak.
Bir dostum anlattı. Bir telefonlu tahsilat şirketi nüfus kayıtlarını ele geçirmiş. Kredi kartını aksatan kişinin tüm sülalesini arayıp, kendisine ulaşamadıklarını söylüyor. Bildiğin telefon mafyası yani. Önce karısını, sonra çocuğunu, sonra anasını, babasını, daha sonra yakın-uzak aynı nüfus kütüğünde olan tüm akrabalarını taciz edip baskı yaratmaya çalışıyorlar. Bu durum belli ki son derece yasadışı. Ama aldıran yok.
Yasalarda borç tahsilinin yolları belli. Yasaların ardına dolanarak böylesi işler yapmak ne derece doğru? Bu telefoncu tacizciler, kimin adına hareket ediyorlar? Tabii ki anlaştıkları bankaların. Mali veriler yasa güvencesinde olduğu için rakam veremiyorlar ama o anlama gelecek tüm lafları ediyorlar. Amaç borçluyu kendilerince “Rezil ederek” tahsilat yapmak.
Bu piyasa öyle bir hale gelmiş ki, özel sektör buradan kâr edeceğini görerek harekete geçmiş. Büyük otellerde düzenledikleri “telefonlar tahsilat kurslarına” müşteri arıyorlar. Bu kurslara katılacak olanlar sektörde çalışmak için gerekli “donanımlara” kavuşturuluyor.
Pekiyi bu kurslarda neler öğretiliyor: Tanıtım metnine göre öncelikle bu kurslar, “Telefonda tahsilat sürecinde borçlu psikolojisini profesyonel olarak yöneterek uygun iletişim tarzı ve teknikleri ile uzlaşı oluşturmayı ve tahsilat odaklı platform yaratma becerisinin kazanılmasını” amaçlıyormuş. Türkçesi, aradığınızda borçlu ile nasıl konuşmalısınız ki size küfür edip suratınıza kapatmasın kursları yani.
Bu “emsalsiz” eğitim kurslarının alt başlıkları ise şöyle:
- Borçlu psikolojisini anlama ve yönetme
- Borçluyu uzlaşı platformuna taşıma
- Tahsilatçının kendi içsel sürecini yönetmesi
- Görüşme sürecinde şirket itibarını korumak
- Güven oluşturmak, ikna süreci ve inisiyatif kullanımı
- Dokunulabilir ve dokunulamaz alanlar
- Konunun kişisel platforma taşınmaması
- Öfke ve stres kontrolünün sağlanması
- Uygun ses tonu ve doğru bilgi paylaşımı
- Yaptırım gücünün servis ediliş biçimi
- Tahsilatı etkileyen püf noktaları
- Borçluya erişim kanalları
- Tahsilatta olumlu iletişimi tetikleyen terminoloji kullanımı
Gördüğünüz gibi iş çığırından çıkmış. Bir zamanlar peynir ekmek gibi kredi kartı dağıtan bankalar şimdi bunlarda oluşan borçları tahsil etmeye çalışıyor. Çalışıyor da, keşke tahsilat için telefon açan o gençler de kendi kredi kartlarını ödeyebiliyor olsa.