Yaşam çok zor.

Yaşam çok zor. Çağın şartları yaşamın tüm kolaylıkları, çalışan, çabalayan kısacası ekmeğini taştan çıkaranlara daha özgürlük sağlar hale geldi. Çalışıyorsan ve kendini aşmak için çaba gösteriyorsan, şartları kolaylaştırabiliyor, yaşamınızı daha da yaşanır hale getirebiliyorsunuz. Şartları sadece iyi kullanmak yeterli değil, var olan şartları iyi analiz ederek onlardan ve çevre olanaklardan daha iyi sentezler ortaya çıkarmak ve yaşam standardınızı daha da zengin, renkli ve de daha yaşanır hale getirebilirsiniz.

Dünyada geçerli olan en belirgin şey, demokratik yaşam biçiminin şartlarını düzenleyenlerin, öncelikli olarak onu yaşayanlara göre düzenlemiş olmalarıdır. Demokrasiyi, demokratikliği benimseyen tüm dünya ülkelerinin oluşturduğu bu kurallar, insan yaşamının düzenlenmesi ve de insanların yaşam biçimlerini tercih edebilmeleri üzerine kuruludur.

O nedenledir ki; bu oluşumda insan en önemli varoluştur. İnsanın varoluşunun ve sahip olabileceklerinin önünü açmak da toplumsal yönetimleri üstlenenlerin en özen gösterdikleri yönetim biçimidir.

İnsan hakları ve özgürlükler oluşturulan bu yönetim biçimlerinin odağını temsil eder. Demokrasilerde yönetimler; insanlara yeni olanaklar sunmak, o olanakları özgürce kullanabilmelerine ortam hazırlamak ve hak ettikleri özgürlüklerini kısıtlayabilecek tüm engelleri ortadan kaldırmaya yönelik yasal düzenlemelerin yanı sıra; etik, geleneksel kuralların işlemesinin önünü açacak çalışmalara özen gösterirler.

Her zaman, her ortamda, söylenen bir söz vardır. “Demokrasilerde çareler tükenmez”. Bana göre bu, zorlanıldığında başvurulan, geçici zaman kazanmaya yönelik ruhsal ve psikolojik tercihlerdir. Bunun pek de işe yaradığı söylenemez. Öyle söyleniyor olmasına rağmen asıl var olan, ama hep arkada tutulan, çözüm olarak öne çıkarılan örnek gibi kurtarıcı fonksiyona oturtulur ve çare bulunmuştur rahatlığı yaratılır.

Toplumlar; kendileri için oluşturulmuş yaşam biçimlerini belirleyen ve düzenleyen kurallara, yasal düzenlemelere veya geleneksel dayatmalara göre değil, kendilerinin keşfettiği, aklıselimlerinin ortaya çıkardığı yöntemlere göre fikren ve dinamizm olarak hedeflerini, buna paralel olarak da yaşam biçimlerini belirlerler. Yasal düzenleme denen; çoğu dayatma, bir kalıba zorlanma olan bu varoluşlardan pek etkilenmezler. Yasal düzenlemeler onların psikolojik olarak sadece rahatlamalarına ve özellikle de kendilerini güvende hissetmelerine yarar.

Toplumlar; bireysel özgürlüklerinin güvencesini hissedebilmeleri için, mutlaka yaşayacakları güvenli ortamlara ihtiyaç duyarlar. Kişisel özgürlükler; içinde yaşamak zorunda olduğunuz ve bir çok şeyi paylaşabileceğiniz, çözüm ortaklığı kurabileceğiniz güvenli ortama sahip toplumsal düzeniniz olduğunda değer kazanır. Bu durumda toplumların güven içinde yaşayabilecekleri ortamlara ihtiyaç vardır. Kişisel özgürlüklerin varlığını ancak bu durumda hissedebilirsiniz.

Dünya toplumlarında insanlara sunulan en önemli şey budur. Güvenli, gelenek, görenek etik kuralların da geçerli olduğu, insan yaşamına güven sağlayan yasal düzenlemelerin denetimi ve korumasındaki ortamların varlığı her zaman özlenir. Kendilerini özgür hissedebilecekleri bir ortamı ve modern, çağdaş bir yaşam biçimini kurgulamak isterler.

Söylemeye çalıştıklarımdan bir sonuç çıkarmaya çalışalım. Bu konuda dünya toplumları ile aramızdaki farkı çok rahat görebiliyoruz. Onların çoğunda sistem ve sistemin sağladığı toplumsal ve bireysel özgürlükler sorunu yok. İnsanlar sadece daha rahat yaşamak ve yaşamın tüm olanaklarından yararlanabilmenin planlarıyla meşguller.

Çünkü; her istediklerini yapabiliyorlar.

Bu konuda da hiç endişeleri yok. İstediklerini, belirlenen yasalar çerçevesinde rahatça yapabilecek özgürlükleri var, geçim dertleri yok, ekonomik şartları çok güzel.

Sadece yaşamın gerçekleri ve o gerçeklerin kendilerine sunduğu olanakları kendi özgün şartlarına göre değerlendiriyorlar. Bunu yapabilecek tüm olanaklara sahipler. Sadece; bu olanakları nasıl kullanabilecekleri konusunda iyi planlama yapmaya özen gösteriyorlar.

Bu durumdaki yaşam biçiminin biz neresindeyiz? İşin bu yanını da yarınki yazımızda irdeleyeceğiz.