Büyük vaatler ve büyük paralarla kurulan takımın gittiği yol, yol değil.
Her sene 100 milyon doları havaya atıp, elinize bir şey geçmiyorsa, sorgulama kaçınılmaz olur. Sezon başı hedefler büyük diye maaşı 4-5 milyon Avro’luk sporcuları şehre getiren Trabzonspor’un kazanımı ne? Elimize geçen ne? Şehre katkısı ne? Aynı paraları eğitime yatırsaydı şehir, herhalde Michigan, Yale gibi üniversite şehri olurduk. Sanayiye yatırsa, Arsin Organize Sanayi Sitesi gibi, küçük bir sanayiye mahkum olmazdık. Sanat ve sanatçıya yatırılsa, Adnan Taç, senede 1 kez düzenlediği Sanat ve Tiyatro Festivallerine sponsor bulmakta zorlanmazdı.
Şehre, uzaktan gelen, ekabirlerle bir araya gelip, olmayacak vaatleri sıralayanlar seçimleri kazanıyor. Yok şampiyonluktu, ‘yok şike sürecini biz bitiririz’di. Bunları Trabzonspor’un gerçekleri diye milletin önüne sunarak seçimler kazanılıyor ancak Trabzonspor’u kaybediyoruz.
Gençlerbirliği maçı için şunu ifade etsek yalan olmaz; Gençlerbirliği, maçı kazanmak için her varyasyonu denedi. Fizik güçleri de yerinde. Onur’un kurtardıkları belli. Trabzonspor kaleye 1 şut çekti; o da penaltıdan. O da gol olmadı. Rıza Çalımbay, önce eleştirildi, sonra umut oldu, şimdi ne zaman gidecek diye konuşuluyor. 5 maçta beraberlik başarı değil. Kaybedilen 10 puan. Koy 10 puanı, Avrupa kupaları için potadasın. Rıza hoca, keşke 2 forvetle gol arasa, Rodellega’yı alıp N’doye’ı oyuna sürmesi yanlıştı.
Umarız oyunu tutmak kadar, 3 puanın önemini de akleder.
Muharrem bey; büyük vaatlerle geldi. Vaatleri kendisi sıraladı. Oysa o vaatler olmasa da seçimi kazanacaktı.
Bugün o vaatlerin çok uzağında bir kulüp ve takım yapısı var. 800 milyondan fazla borcu olan takım, seneye Avrupa kupalarına da gidemezse, taraftarını, camiasını nasıl motive eder; merak konusu.