Bu günlerde İsrail çok öfkeli nedeni ise Ürdün'ün bu stratejik ve zengin toprak parçalarını bir kez daha İsrail hükümetine kiralamak istememesidir.

Bilmeyenler için Ürdün’ün kuzey sınırlarında yer alan Baqoura çiftlikleri, 1950'de İsrail tarafından işgal edilmiş. Al Ghamr toprakları ise Ürdün’ün güneyinde ve 1967 savaşı sonrası Tzahal tarafından ele geçirilmiş iki toprak parçasıdır.

1994 Ürdün-İsrail barış antlaşmasından sonra Tel Aviv, Ürdün’ün her iki bölgede egemenliğini ve siyasi haklarını tanımıştır ve tarımsal faaliyetlerinde değerlendirmek için uygun bir bedel karşılığı 25 yıllığına kiralamıştır.

Bu günlerde İsrail çok öfkeli nedeni ise Ürdün’ün bu stratejik ve zengin toprak parçalarını bir kez daha İsrail hükümetine kiralamak istememesidir.

Özetle, 1994 sulh anlaşmasıyla birlikte Amman Hükümeti söz konusu yerleri hem iyi niyet göstergesi hem de el değiştirme sürecini sağlamak üzere 25 yıl için İsrailli çiftçilere kiralamıştır.

Geçtiğimiz 10 Kasımda süre sona ermiş ve Ürdün yönetimi anlaşmayı yenilemek istememiş ve böylece Tel Aviv, İsrail ordusunun işgal ettiği toprakları gerçek sahiplerine iade etmek zorunda kalmıştır.

Aslında İsrail Ürdün’ü caydırmak için değişik baskı, müdahale ve tehdit yöntemleri denemiş fakat her hangi bir sonuç alamamış.

Önce:

- Su ve gaz kartlarını oynamak istemiş başarısız kalınca siyasi, güvenlik ve ekonomik kozlara başvurmuş.

- Daha sonra Mossad aracılığıyla, 1997 yılında Hamas lideri Khaled Meshaal'ı Ürdün'ün başkenti Amman'da bir suikast düzenleyerek Ürdün’le FKÖ yü karşı karşıya getirmek istemiş.

- Sonra Mescidi Aksaya saldırarak Ürdün’ün Kudüs’teki İslami kutsal alanlar üzerindeki yönetme otoritesini sabote etmeye çalışmış. ve en son ABD ile anlaşarak 100.yıl Çağ projesiyle Filistinleri Ürdün’de bir alternatif vatan olarak yerleştirmek istemiş.

İsrail Başbakanı Netanyahu sık sık Ürdün’e yapılan fakat açıklamak istemediği yardımlardan söz etmiş, buna karşı Yahudilerin El Aksa Camiinde ibadetlerini icra etme izninin verilmesinden bahsetmiş. Ancak Amman’dan jet hızıyla gelen cevap, ne hükümetten ne de halktan Baqoura konusunda kolaylık ve işbirliği beklenmemesi yönündeydi.

Tel Aviv, bazı Arap ve Körfez ülkelerinin özellikle kendisine yönelik pozisyonlardaki değişikliklerden yararlanmak istemiş fakat tüm çabaları sonuçsuz kaldığı gibi, Ürdün İsrail’in beklentilerini alt üst etmiş ve bölgedeki tüm hesap ve önceliklerini sekteye uğratmış.

Her istediğini elde edebileceğini sanan Netanyahu,UNRWA’yı bitirip işgal altındaki Kudüs’ü ve onun kutsal alanlarını ele geçirebileceğinin hesaplarını yapıyor.Ancak yıllardır kötü durumda olan Ürdün-İsrail ilişkileri ve Kral II. Abdullah’ın, Netanyahu ile 2014 yılından beri görüşmek istememesi , Tel Aviv’in tüm planlarını alt üst etmiştir.

Baqoura çiftlikleri 6 bin dönümlük arazi, Ürdün kuzeyindeki Irbid eyaletinde, Ürdün ve Yarmouk nehirlerinin kesiştiği noktada yer almaktadır. Alghamr’a gelince,4 bin dönümlük ve ülkenin güneyinde vadi Araba bölgesinde bulunuyor. Burada Önemli olan coğrafi alandan ziyade politik önemidir. Ürdün Dışişleri Bakanı Ayman Safadi'nin, kararın daha yüksek ulusal çıkarları göz önüne aldığı ve kraliyetin önceliklerini yansıttığını söyleyerek durumun önemine vurgu yapıyor.

Özetleyecek olursak Ürdün’ün söz konusu hamlesiyle birlikte elde edilen ilk sonuç, Tel Aviv'in Ürdün'ün iki bölgeyi kiralama protokolünü sona erdirmeme çabalarının sekteye uğraması.

Küçümsenmeyecek bir diğer gerçek ise, Ürdün halkının bu konudaki kati ret tutumu ve 80 Ürdünlü milletvekilinin, kira sözleşmelerini iptal etmek ile hükümete verilen güven desteğinin aynı kefeye konulmasıdır.

Ürdün'deki ekonomik ve yaşam krizleri önemli olabilir fakat daha önemli olan ulusal onur ve halkın milli öncelikleri olduğunun ortaya konmasıdır. Nitekim

“ Yıllar önce İsrail'le olan barış soğumuş ve daha da soğumaktadır” şeklinde konuşan Ürdün kralı Abdullah gelinen noktayı en iyi biçimde özetlemektedir.

Kısacası, 25 yıl Baqoura anlaşmasının uzatılmamasının arkasındaki nedenler arasında:

- İşgal altındaki Arap toprakları ve özellikle Kudüs ve El Aksa Camii'ndeki İsrail politikaları nedeniyle Ürdün'ün yaşadığı hayal kırıklığı.

- Ürdün halkının çoğu, (İsrail ile barış fikrini destekleyenler bile), bu toprakların tarihi ve siyasi nedenlerden ziyade, su zengini toprak olması sebebiyle geri almak yönünde ciddi duruş göstermeleri.

- Ürdün'ü, Filistin halkına alternatif bir vatan olarak sunan, ABD’nin Çağ projesi başlığı altındaki yeni bölgesel politikasının barındırmış olduğu risk ve tehlikeli hamlelerin gidişatı.

Özetleyecek olursak Ürdün, böylesine önemli bir adımda, İsrail'in bölgesel politikalarına karşı Arap âlemine sunmuş olduğu önemli bir direniş fırsatıdır. Bunun kanıtı da, Amman kararından sonra birkaç saat geçmeden, Tel Aviv, bölge halkının sevincini sabote etmek için Gazze Şeridi'ni hedef almasıydı.

İsrail’in bölgedeki politikaları, arabasıyla giderken frene basmak yerine gaza basan ve polis merkezine dalan daha sonra savunmasında kendisi hem selektör yapıp hem de kornaya basarak karşı tarafı ikaz etmeye çalıştığını söyleyerek suçu kabul etmeyen sürücü konumundadır.