Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi'nin 7. Zirvesi için Azerbaycan'ın başkenti Bakü'deydim.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ev sahipliğindeki zirve Fairmont Bakü'de yapıldı. Zirve günü Bakü'de olağanüstü bir kalabalık vardı. Adeta Türk devletleri çıkarması vardı. Zirveye Kazakistan Kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sooronbay Ceenbekov, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve son günlerde Türkiye'ye desteği ile gündeme gelen Macaristan'ın Başbakanı Viktor Orban katılımı otelin girişinde büyük heyecan yarattı. Özellikle de Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı yollarda bekleyen insanların sevgi gösterilerine şahit olduk. Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev de zirvenin ikinci ilgi çeken cumhurbaşkanı oldu.
Azerbaycan'da Özbekistanlılar ile yaptığım konuşmalarda Türk Konseyine, Özbekistan'ın biraz küskün olduğu konuşuluyordu. Biraz sitem ettiler, 'Biz Türk dünyasının gerçek dostuyuz.' diyerek serzenişte bulundular. Tam bu konuşmalar yapılırken, Özbekistan'ın yeri bu toplantıda Özbekistan'ın "tam üye", son günlerde Türkiye'ye desteği ile öne çıkan Macaristan'ın ise "gözlemci" ülke olması konseyde memnuniyet yarattı.
Toplantıya adeta Türkiye'nin çıkarma yaptığını söylesem yeridir. Zira Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu başta olmak üzere birçok bakan, iş dünyasının temsilcileri ve DEİK başkanı Nail Olpak dahil herkesi orada görmek mümkün oldu. Bakü'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kuruluşunu onayladığı Küresel Gazeteciler Konseyi de bu zirvede yerini aldı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu KGK üyeleri gazeteciler ile bir akşam yemeğinde hep beraber bir araya geldik. KGK Başkanı Mehmet Ali Dim ile birlikte Mevlüt Çavuşoğlu'nu dinledik, sohbet ettik.
Çaya anlam katan şehir
Azerbaycan'da dikkat etmenizi önereceğim bir sözü paylaşmak isterim. Azeri denmesini hiç sevmiyorlar. ‘Biz Azerbaycan Türküyüz, biz Türküz' diyorlar. Dili dilimize benziyor, yemeği yemeğimize. Kendimi Kars'ta, Ardahan'da ne bileyim Doğu Anadolu'nun bir şehrinde akraba buluşmasında gibi hissediyorum. Meğer değilmişim, canımız Can Azerbaycan'daymışız. Sokağa çıkın, dolaşın, halkla konuşun herkesten aynı sözleri duyarsınız. Azerbaycan-Türkiye... İki devlet, tek millet.
Türkiye’nin Azerbaycan’dan en az 30 yıl ileride olduğu ülkeye gittiğimde net anladım.
"Semaverin ana vatanı Bakü imiş. Çayı semaverde demleyip reçelle içiyorlar Bakü'de... Öyle benimsedim ki Türkiye'ye döndükten beri herkese Azerbaycan çay ritüellerini anlatıyorum ve ben de artık çayı reçelle içiyorum. Çayın ne kadar önemli olduğunu burada öğrendim. Çaya anlam katan değer katan şehir oldu Bakü.
Biraz Rusya özentisi olduğunu söylemeden de geçemeyeceğim. “Rüzgârların şehri” deniyormuş Bakü’ye... Bakü'de binaların arasında dolaşırken sanki kendimi Nişantaşı'nda gibi hissettim ama binalar çok yeniydi çok güzeldi binalar için “Hepsi giydirme bina' filan dediler ama ne önemi var gayet bakımlıydılar ve güzeldiler. Adeta tarih sayfasından fırlamış gibi, bir Avrupa şehrindeymişim gibi hissediyorum.
Tabi ki Azerbaycanlıların bize misafirperverliği kelimelere sığdıramam. Elimi tutuyorlar, siz bizim canımızsınız Türkiye'den geldin ya bize yeter diyorlar. Kalbimiz Türkiye için atıyor. Suriye sınırında terör örgütüne karşı yaptığımız operasyon döneminde bu seyahat denk gelmiş olması da 'bizi de askere alın' diyen binlerce genç var burada. Türk askeri bizim bir parçamız 'Allah onları muzaffer etsin' diyen, Azerbaycan Cansın.