Akdeniz'in en güney noktasında yer alan Anamur tarihi doğası, geniş masmavi kumsalları, temiz denizi ve kendine özgü kültürel dokusuyla tam bir huzur beldesi.
Bu yıl 13’üncüsü düzenlenen Uluslararası Kültür ve Muz Festivali ile Muz’un başkenti Anamur’u tarihi ve kültürel değerleri ile tanışmak için iki günlük bir Anamur seyahati yaptım. Ülkemizin yıllık muz tüketim miktarı yaklaşık olarak 700 bin ton, Anamur ise Türkiye’deki muz üretiminin yarısını tek başına karşılıyor. Muz ancak Türkiye’ye yetiyor yani ihracata pek sıra gelmiyor.
MHP’li Anamur Belediye Başkanı Hidayet Kılınç, önceki dönemde milletvekilliği yapmış ve dolayısıyla Anamurlu ve Anamurlular tarafından sevilen bir isim, ciddi bir oy farkı ile de belediye başkanlığını kazanmış. Başkan Kılınç ile Anamur’da ayrıca astım hastalığına iyi gelen Köşekbükü mağarasının hemen yanında bir köy kahvaltısında buluşuyoruz. Başkan Kılınç’a Anamur Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Çetin, Anamur MHP İlçe Başkanı Adnan Gübbük, Anamur İlçe Tarım Müdürü Niyazi Sarıoğlu, Anamur Bozyazı Ziraat Odası Başkanı Ahmet Şeref Gümüş, MUZBİR Başkanı Hasan Çatkaya da eşlik ediyor.
Hidayet Kılınç ile bir gün boyunca bütün Anamur’u gezdik. Anamur için, Anamur’un doğal hayatı için şunları söylüyor: “Bir belediye başkanı olarak tabiatın doğal dengesinin bozulmasına asla müsaade edemem. Madem bize burası bir hazine olarak emanet edilmiş. Bu emaneti korumamız gerekiyor. Allah izin verdiği sürece caretta carettaları en iyi şekilde koruyacağım ve Anamur’u turizm markası yapacağım. Bu güzelliklerimizi dünyaya anlatacağım, tanıtacağım. Anamur’a kara, deniz, hava her şekilde rahat ulaşma imkanı var. Viyadükler, tüneller, bölünmüş yollar dağları delip geçmiş. 2000’lerde Antalya, Mersin ve Konya’dan 9-10 saatlik ulaşım bugün 3-5 saate inmiş. Gazipaşa Havalimanı bölgeyi havadan dünyaya bağlamış… Yani ticaret ve lojistik için Anamur’a bugün söz söyleyemezsiniz. Turizm için muhteşem denizi doğası ve tarihi ile Anamur gelinip görülmesi gerekilen bir şehir. Herkesi tatil için Anamur’a bekliyoruz.”
Ören Antik kentin içine girdiğimde kendimi yüzyıllar ötesinde hissettim. Tarihte birçok medeniyete ev sahipliği yapan bu topraklar Roma İmparatorluğu'ndan sonra Bizans egemenliği altına girmiştir. Bunun üzerine Anamur, Bizans İmparatorluğu döneminde yeniden inşa edilmiş. Selçuk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü hocaları ile sohbet ettik. Ciddi bir çalışma yürütüyorlar. Sadece Türk arkeolojisi için değil aynı zamanda dünya arkeolojisi için de dönüm noktası sayılacak bu proje ile Anemurium ve ülkemizin kültür tarihi açığa çıkartılıyor ve aynı zamanda Anamur ve Türkiye'nin tanıtımında çok önemli adımlar atılmış oluyor. Antik kente giriş saatleri var ama içerde kontrol çok sağlanamamış gibi gördüm. Tarihi eserlerin üzerinde oturan piknik yapan güneşlenen kişileri görmek açıkçası beni biraz üzdü. Böyle tarihi yerlerin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından daha sıkı ele alınması gerektiğini düşünüyorum.
Anamur’da da en çok konuşulan konulardan biri S-400’ler olunca, kulak kabarttım. Anamur, Torosların eteklerinde kurulu olması ve Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne en yakın bölgesi olması nedeniyle tercih edilebilecek yerlerden biri olarak görülüyor. Dolayısıyla Anamurlular arasında da en çok konuşulan konuların başında bu geliyor.
Akdeniz’in en güney noktasında yer alan Anamur tarihi doğası, geniş masmavi kumsalları, temiz denizi ve kendine özgü kültürel dokusuyla tam bir huzur beldesi. Tatil planınıza eklemenizi öneririm.