Türkiye ile arasında imzalanan anlaşmalar sonrası birçok ülke ters köşe olmuş, politikalarını nasıl şekillendireceklerini şaşırmışlardı. Bu durum şu an için de geçerli.
2011 yılında Muammer Kaddafi'nin devrilmesi ile ikiye bölünen ve kargaşanın hakim olduğu Libya yaşanan bir gelişme ile çok farklı bir noktaya geldi.
Türkiye ile arasında imzalanan anlaşmalar sonrası birçok ülke ters köşe olmuş, politikalarını nasıl şekillendireceklerini şaşırmışlardı. Bu durum şu an için de geçerli.
Konuya, Libya'da darbeci Hafter'e karşı Türkiye'nin desteklediği Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin Başbakanı olan Fayiz es-Serrac’ın istifa haberinin duyulmasından bu yana yaşananları irdeleyerek devam edelim.
İlk akla gelen ve Fransa ile Mısır gibi ülkelerin iştahını kabartan olay Serrac’ın istifa kararının ardından Türkiye ile yapılan anlaşmaları etkileyip, etkilemeyeceğiydi. Türkiye’nin etkilenmeyeceği yönündeki görüşü ise netti.
Seçime kadarki gelişmelerde Libya İçişleri Bakanlığı yapan Fethi Başağa'nın Türkiye’ye yakın bir isim olduğu, listesinde bulunan Başkanlık Konseyi Başkanı adayı olan Agile Salih’in ise aynı şekilde Türkiye’nin yanı sıra Rusya ve Mısır'a yakınlığıyla bilindiği, Halife Hafter'le de bağlantıları olduğu yazılıp çizildi.
Seçim öncesi Fethi Başağa’nın Mısır ve Fransa’yı ziyaret etmesi de dikkat çekmişti.
Öte yandan Milli Savunma Bakanı Akar'ın Başağa ile görüşüp bu görüşmelerden samimi karelerin basına yansıması ile Türkiye Başağa arasında bir anlaşmazlık olduğu iddiaları yalanlandı denildi.
Her yerden destek alma stratejisiyse işe yaramamış olacak ki seçim sonucu istedikleri gibi değildi.
Başkanlık Konseyi'nin yeni lideri Muhammed Yunus el Menfi, Başbakan da Abdulhamid Muhammed Dibeybe oldu.
Bu kez yön değişti, iş Hafter’i destekleyenler tarafından göreve gelen isimler ile sıkı ilişkiler kurma yarışına dönüştü.
Yunanistan, Trablus'taki Yunanistan Büyükelçiliği ile Bingazi Başkonsolosluğu'nun yeniden açılacağını duyurdu. Ne ilginçtir ki aynı Yunanistan, Libya’nın Yunanistan Büyükelçisi olarak görev yaptığı dönemde Muhammed el-Menfi’den Türkiye ile Libya arasında imzalanan deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına dair mutabakat muhtırasına karşı beyanat vermesini istemiş, bu talebi reddettiği için ise sınır dışı edilmişti.
Darbeci Sisi geri durur mu? İsrail ve ABD’nin kuklası konumundaki bu isim yeni Libya hükümeti ile "Tobruk Parlamentosu tarafından onaylanmasının ardından temas kurmaya ve görüşme yapmaya hazır olduklarını" ifade etti.
Dibeybe'nin Libya Başmüftülüğüne yakın olduğu vurgusu üzerinden gelişmeleri okumaya devam edersek Libya Başmüftüsü El-Garyani’nin “Türkiye ile yapılan anlaşma BAE’nin Trablus’ta sivilleri bombalamasını durdurdu.” açıklamalarından çıkarım yapabiliriz.
Dibeybe’nin Türkiye ile sıkı bir dayanışma vurgusu ise ülkemizin Libya’da kaybedeceği yönünde umut besleyenler için erken bir sevinç göstergesi.
Dibeybe’nin unutmadıkları da vardı.
“Savaş döneminde Libyalıların serbestçe gidebildiği, havaalanını açan, Trablus'taki Büyükelçiliğini açık tutan tek ülke Türkiye'ydi.”
Buraya kadar Libya ile Türkiye ilişkilerinin seyrinin iyi yönde olacağını söyleyebiliriz tabi bir şerh koyarak…
Libya’da gerçekten barış olmasını ve ekonomik anlamda ülkenin gelişmesini isteyen tek ülkenin Türkiye olduğu unutulmamalıdır.
Şimdi bu kapsamda bir konuya daha dikkat çekelim.
ABD'nin BM nezdindeki daimi büyükelçisi Richard Mills, Türk ve Rus askerlerinin Libya'dan çekilmesi çağrısı yaptı.
Peki, Türkiye’nin orada olmasıyla Rusya ve BAE’nin olması bir mi?
Evet, BM himayesinde ateşkesten sonra üç ay içerisinde çekilme olacaktı.
İyi de halen buna hazır bir ortam yok! Çekilmesi gereken birileri varsa o da Rusya ve BAE’dir.
Türkiye’nin bölgedeki varlığının istikrar için olduğu aslında çok iyi bilinse de istekleri Doğu Akdeniz'deki denklemi kendi çıkarlarına göre çevirmek.
İsrail'in Doğu Akdeniz'deki planlarını reddeden Mısır'ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı rahmetli Muhammed Mursi de Doğu Akdeniz'e kıyısı olan İslam ülkeleri ile doğru bir şekilde bir araya gelmek istiyordu, ne yazık ki izin vermediler.
Türkiye ise Doğu Akdeniz’deki egemenlik haklarının sonuna kadar arkasında olacaktır.
Libya için kolay bir süreç değil, hükümeti kurmak, güvenoyu almak v.s
Tam bu noktada yapılan tercihler Libya’nın geleceğini belirleyecek.
Mesela, ülkenin tamamına hakim olmak için herkesle görüşme politikasının çok da işe yaramayacağını tecrübe edenlere bakarak anlamak zor değil!