Bir aile şirketinin en üst düzey yöneticisi olduğunuzu düşünün. Sizin imzanız olmadan hiçbir kararın alınamadığı, size sorulmadan bir adım ileri gidemeyen bir şirket. Sizin ise, altınızda, farklı departmanlarda çalışan yöneticilerinize herhangi bir emir vermediğinizi düşünün. Şirket içerisinde bir güncellenme yok. Her şey, tıpkı babanız nasıl yapıyorsa aynı şekilde yapılmaya devam ediyor. Bir de diyelim ki, bu aile şirketinin bütün adımlarını takip eden milyonlar ve ek olarak potansiyel milyonlar var. Takip eden milyonları tatmin etmeniz ve potansiyel milyonları etkilemeniz gerekirken, siz işleri teknolojinin çok gerisinde, yenilikten uzak bir şekilde yönetiyorsunuz.
Türkiye Futbol Federasyonu tam olarak bu düşünce yapısı ile ligin sadece işleyişini sağlayan bir kurum haline gelmiştir. Günümüzde şirketlerin sadece para kaybetmiyor olması önemli değil. Artık her biri müşterilerine bir değer katmaya çalışıyorlar. Ben bir futbol sever olarak Türkiye Futbol Federasyonu’nun müşterisiyim ancak aldığım hizmet beni tatmin etmiyor.
Türkiye Futbol Federasyonu’nun bizlere sunduğu internet sayfası son derece kötü dizayn edilmiş ve onlarca yıl geride kalmış bir site. Aynı zamanda sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar da siteye yönlendiren linkten başka bir şey değil. Yani, ligin ve federasyonun pazarlaması tamamen kendi kendine yürüyor. Özellikle ligin pazarlaması yurt dışına yeni yeni giden genç oyuncularımız ve Şampiyonlar Ligi’ne giden takımımızın başarısıyla yapılıyor. Kısacası, Türkiye Futbol Federasyonu’nun Spor Toto Süper Lig’in pazarlanmasında hiç bir katkısı yok!
Her sene ligimizin adını bir efsanemizle taçlandırıyorlar ancak içi o kadar boş bir hareket ki, ismini verdikleri efsanelerimizin ne bir tanıtımı yapılıyor, ne de anma törenleri. İsim hakkı ya da sponsorluklar, sadece spikerlerin telafuz etmesiyle yarar sağlayacak şeyler değiller. Gerçekten unutulmayacak bir hareket yapmak istiyorsanız yaptığınız isimlendirmenin ya da sponsor anlaşmasının içini doldurmalısınız. İsmini kullandığınız kişiyi tanıtmalı, onun adına bazı hareketler yapmalısınız.
Ligimizin bugünkü kalitesinin pazarlanmasının kolay olmadığının farkındayım ancak hiç bir şey yapmadığımızı da belirtmek istiyorum. Kimilerine göre öncelik pazarlama da olmayabilir. Ancak doğru bir sistem ve pazarlamayla, ligimizin kalitesini ve izlenme oranını daha yukarılara taşıyabiliriz. Fakat Türkiye Futbol Federasyonu’nun artık böyle bir güce ve güvene sahip olduğuna inanmıyorum. Ligimiz maalesef başı boş gezen bir tavuk gibi kendi halinde dolanıyor. Tavuğu almalı, sahiplenmeli ve yumurtasından faydalanmalıyız.
Şirket yönetimini düzgün yapmalı, aktif olmalı, yenilikler yapmalı, lige ve takımlara destek vermeliyiz. Belki de en mantıklı yöntem, Spor Toto Süper Lig’in yönetimini özelleştirmek ve yenilikçi bir düşünce yapısıyla yönetmekten başka bir şey değildir.