Kazanan tarafın açık bir şekilde daha iyi oynadığı bir maç izledik dün akşam.
Özellikle Beşiktaş, kazandığı bu derbide, önemli oyuncularından eksik bir şekilde sahaya çıktı. Ancak siyah-beyazlılarda oldukça etkili bir kadro genişliği olması büyük bir avantaja dönüşebiliyor. Maçtan birkaç saat önce rahatsızlanan Oğuzhan’ın yerine oynayan Tolgay, sanki o bölgede hiçbir değişiklik olmamış gibi bir performans sergiledi.
Maçın diğer tarafında ise Fenerbahçe Aykut Kocaman yönetiminde klasik bir maçına çıkmıştı. Maçın genelinde erken bulduğu golün de etkisiyle kapanan Fenerbahçe, şampiyonluk yarışında ciddi bir yara aldı. Daha önceki haftalarda da düşündüğüm gibi sarı-lacivertlilerin Aykut Kocaman’ın oynattığı bu futbol tarzıyla herhangi bir geleceği olabileceğini düşünmüyorum. Ayrıca gerek Dirar’da ısrar etmesi, gerek Mehmet Topal, Josep De Souza ikilisini bozmaması, gerekse Valbuena’yı takımdan kesmesiyle futbolun merkezinde olan yaratıcılığı sıfıra indirgiyor.
Ricardo Quaresma yine maç içinde fazlasıyla şey denedi. Bazen topu ezdi, bazen kaptırdı, bazen de etkili işler yaptı ama Kameni’yi geçemedi. Ancak Fenerbahçe savunması ona o kadar çok deneme fırsatı verdi ki telafisi mümkün olmadı. Maç içinde yaptığı bütün estetik hareketlere rağmen Valbuena ile yaşadığı ikili mücadeleden sonra yerden kalkıp arkadan çift dalması, yetiştiği müthiş kuşağın neden en kötü kariyerlisi olduğunu betimler gibiydi.
Bu sonuçla birlikte lig yarışı yeniden dörtlü bir mücadeleye döndü ve heyecan arttı. Kalan haftalar gittikçe azalsa da bu tarz iniş ve çıkışların her takımın başına gelebileceğini düşünüyorum. Ancak şuan için lig şampiyonluğunda benim favori adaylarım Beşiktaş ve İstanbul Başakşehir. Artık gözler yeniden bütün İstanbul'da.