Spor artık günümüzde sadece bir eğlence değil aynı zamanda bir iş kolu haline geldi. Sahadaki atletlerin hareketleri kadar, saha dışındaki insanların kararları da son derece hayati önem taşıyor.
Hatta sporda alınan bu kararlar, izleyicisinin de kattığı değerle birlikte daha da mühim bir hale geliyor. Yöneticilerin aldığı kararlar sadece kulüpleri değil aynı zamanda kulübün bulunduğu şehri ve içinde yaşayan insanları da son derece etkiliyor. Bu yüzden spora artık sadece bir eğlence sektörü olarak değil, aynı zamanda devasa bir iş sektörü olarak da bakmalı ve arka tarafta dönen çarkları düşünmeliyiz.
Avrupa’daki kulüpler futbolu bir iş olarak görmeye çoktan başladılar, en kısa sürede bizim de bu duruma adapte olmamız gerekiyor ancak bu sadece isteyerek ya da düşünerek yapılabilecek bir hamle değil. Öncelikle kulüplerimizin hepsinin birer şirket olması gerektiğini kabul etmemiz gerekiyor. Bu değişiklik son zamanlarda daha çok dile getiriliyor. Hatta zaman zaman kulüplerimize alıcı çıktığı haberlerini bile okuyoruz. Şu an ki durumda kulüp yöneticileri sonsuz bir risk alma kabiliyetine sahipler çünkü yöneticiliği bıraktıktan sonra kimse onlara hesap soramıyor. Böyle bir durum içinde olan bir pazara iş sektörü diyebilir misiniz? Aynı zamanda taraftarlar da kendilerini kulübün gerçek sahibi olduklarını düşünmeyi bırakmalılar, biz taraftarlar kulüplerin sahipleri değiliz, bizler de o kulübün bir parçasıyız. İnanıyorum ki yakın zamanda bir Türk futbol kulübünü bir yabancı iş adamı satın alacak ve o takım taraftarları huzursuzlanacak. Halbuki taraftarlar ve kulübün sahibinin hedefleri aynı olacak ve beraber yürümeye başlayacaklar.
Finansal yapılanmalar şu an için ödemeleri rahatlatacak olsa da bu yönetim ve transfer politikalarıyla kulüplerimizin ayakta kalması ya da sürekli gelişen Avrupa futboluyla mücadele edebilmesi mümkün değil. Finansal denetimi yapılmayan kulüplerimiz har vurup harman savurmaya devam edecekler. Niye etmesinler ki? İşi sadece bu kulüplerin finansal bölümünü denetlemek olan bir kurum kurmalıyız ve bunu Türkiye Futbol Federasyonu’yla beraber yapmalıyız ki kulüpler bu denetime girmek zorunda kalsınlar. UEFA’nın yaptığı denetim ve cezalandırmadan önce biz kendimizi cezalandırmalıyız ki hatalarımızdan daha çabuk ders çıkarabilelim.
Oldukça yetenekli ve başarılı olabilecek gençlere sahibiz. Ancak onlara gösterebileceğimiz bir doğru yolun olması gerekiyor. Her şeyden önce finansal yapımızı düzeltmeliyiz ki kafalarımızı tamamen daha iyi işleyecek çarklar için yoralım. Ekonomik olarak düzlüğe çıkabilirsek doğru uygulanacak bir sistemle daha iyi bir spor ülkesi olabiliriz.