TCMB'nin güçlü pozisyonu ise son dönemde kaybolmuştur. Son faiz kararı ile ya da faiz koridoru kararı ile bu durum ortaya çıkmıştır.

Global ölçekte USD kuru değer kazanırken Türkiye ve Meksika diğer değişkenler nedeniyle dünyadan ayrışmış daha hızlı bir kur artışına maruz kalmıştır. Türkiye’de USD kuru yıllık %18 oranında değerlenmiştir.

TCMB’nin güçlü pozisyonu ise son dönemde kaybolmuştur. Son faiz kararı ile ya da faiz koridoru kararı ile bu durum ortaya çıkmıştır. TCMB son kararı ile kendine zarar vermiş ve piyasalar üzerinde etkisini kaybettiğini havadan gelen ortayı kalesine alarak göstermiştir. Kararları ile piyasalarda önemli oranda belirleyici olan TCMB son dönemde pozisyonunu neden kaybetmiştir?

Liseye kadar matematik dersi alanlar bir fonksiyonun nasıl yazıldığını bilirler. Buna göre son dönemde USD kurunun TL karşısındaki hızlı çıkışı bir çok değişkenin bir fonksiyonudur.

f(USD/TL)=x_0;x_1;x_2;x_3;x_4;x_5Ö;x_n

Daha önceki dönemlerde fonksiyondaki değişken sayısı bilinirken ve en önemli değişken TCMB’nin para politikası iken son dönem fonksiyonun içine çok fazla değişken girmiştir. Bugün USD/TL kuru üzerindeki etkiyi ortaya çıkaran değişkenlerin hepsini bir kerede izah etmek bile güçtür. Değişken sayısının çoğalması TCMB para politikasının etkisini de azaltmıştır.

Buna karşılık TCMB’nin faiz koridorunun üst bandını yükseltme kararının etkisi yok olup gitmiştir. Üstelik TCMB’nin 10 yıllara yayılan güvenirliği üzerinde de soru işareti ortaya çıkmıştır.

Dahası mevcut pozisyonumuz faiz artırımındansa faiz indirimine daha elverişlidir. Çünkü faiz artırımı ile elde edilecek fayda zorlu bir yoldan geçer. Şöyle ki; Türkiye yatırımlarını artırmak zorundadır, ancak yatırımın maliyeti yüksektir. Faiz artırım kararı yatırımların maliyetini daha da yükselterek yatırımı zorlaştırır. Piyasanın TL maliyetine alternatif olarak yatırımlarını gerçekleştirmek için döviz cinsinden borçlanması ise 2008’den sonra fayda göstermemiş bir strateji olarak Türkiye’nin problemlerini büyütmüştür. Bugün itibariyle özel kesimin döviz cinsinden borcunun TL karşılığı son 30 günde 60 milyar TL civarı yükselmiştir. Faiz kararı ile TCMB enflasyon hedefinden de uzaklaşacak etki yaparak güvenirliği üzerinde tekrar olumsuz bir etkiye neden olacaktır. Enflasyondaki sapma piyasa faiz oranlarını olumsuz etkileyecek ve yatırımların maliyeti tekrar artacaktır. Sarmal enflasyon-faiz-enflasyon şeklinde devam ederek olumsuz bir ekonomik pozisyona neden olacaktır.

Faiz artırarak saydığım olumsuz etkilerden hiç biri ortaya çıkmazsa kur bir nebze düşecek ve özel kesimin döviz borcu bakımından rahatlaması sağlanacaktır. Ancak bu imkansız bir durumu gösteriyor. Yüksek kur tüketim yönlü büyüyen Türkiye için büyümeyi de olumsuz etkileyecektir. Kurla illa ki mücadele edilmelidir. Ancak nasıl?

Faiz indirimi ile. Türkiye önce 20 milyar USD kaynak bulacak (borçtan bahsetmiyorum, doğrudan yatırım veya sıcak para) paranın gelişi teyit edildikten sonra TCMB faiz indirecek hemen akabinde para Türkiye’ye aktarılacak, para girişini müteakip yeni bir PPK toplantısı ile ikinci bir faiz indirimi yapılacak. Bu halde Türkiye’de döviz arzı talebi nedeniyle kur düşmeye başlayacak bunun yanında müthiş bir yatırım ortamı hazırlanarak ekonomik görünüm düzeltilecektir. Buna karşılık yeni döviz girişleri yaşanacaktır. Bu ortamdan etkilenip 20 milyar USD’nin daha Türkiye’ye çekilmesi durumunda en hızlı büyüme dönemi yaşanabilir. Kurla mücadele bu şekilde olur. Sanal değil operatif mücadele gerçekleştirmemiz gereken bir dönemden geçiyoruz.

Şimdi AB’nin daha önce söz verdiği mültecilerle ilgili yardımı neden göndermediği daha iyi anlaşılabilir.