31 Mart'ta yerel seçimler yapıldı. Herkesin bildiği üzere birkaç ilde parti itirazları oldu. Bunlardan biri de İstanbul'du. YSK İstanbul için seçimin tekrar yapılması kararına varıldı.
23 Haziran’da tekrar sandık başında olacağız. Birçok ülkede benzerlerinin yaşandığı bir durum bizim ülkemizde de yaşanıyor. Şaibeli olan her şey netleşmeli ve herkesin içi rahat etmeli. Bu konu ile ilgili bugüne dek hiçbir şey yazmadım. Ta ki son okuduğum, gördüğüm olaylara kadar. Özellikle bildiğimiz isimlerin takındığı tavır beni rahatsız edene kadar. Sessizliğini şimdi bozan ya da yağmur nerede tarlayı oraya sürenlerin gerçek yüzü bir bir ortaya çıkıyor. Hal böyle olunca durum inandırıcılığını benim gözümde yitiriyor. Hepimizin bildiği o ismi lazım değiller daha düne kadar herhangi bir resepsiyona katılmak için araya kırk tanıdık koyup iş peşinde koşuyorlardı. Önünde ceket ilikleyip ikiye katlanıyorlardı. İşler, para yeter ki onlara aksın gönülleri rahat yollarına devam ediyorlardı. Külliyede çekilmiş görüntülerini boy boy paylaşma da ayrı bir havaydı hepsi için. Diğer bir tarafta ise bu açığı kapatıp, gün bu gündür deyip nemalanmaya çalışanlar. Sahtekâr özür dilemeler. Amerika’da yaşayıp buraya laf yetiştirmeler falan filan. Aklı sıra o da bu olanlardan faydalanacak, tatlı su kurnazları! Her iki tarafın yaptığı da hiç samimi görünmüyor. Özgür bir ülkede yaşıyoruz. Evet hepimizin tarafı, düşündükleri, istedikleri var. Ama iş su bulandırmaya ya da nabza göre şerbet vermeye dönüşünce çirkinleşiyor. Sonuçta az bir zaman sonra herkes özgürce tekrar oyunu kullanacak. Ve iyi, doğru olan kazanacak.
Gör de utanma!
Her Ramazan ayı İstanbul değişir. Sokaklara taşan pide kokusu, akşam ezanı ile boşalan yollar, teravihe giden insanlar, açtığımız televizyonlardan gelen kuran sesleri İstanbul’u değiştirir. Oruç tutanda tutmayanda herkes bu havadan nasibini alır. İçimizde ki unutup aşağılara ittiğimiz vicdanımız bizi bu ayda biraz daha rahatsız eder. Biraz olsun daha dikkat eder oluruz etrafımıza. İyilik yapmak için bir dış ses bizi her zamankinden daha çok dürter. Bu mübarek ayın işte böyle güzel bir huşusu var. Her birimizi etkileyen bu uhrevi olaydan nasibi alan biri daha var. Portekizli yıldız futbolcu Cristiano Ronaldo Ramazan ayı dolayısıyla Filistin'e 1,5 milyon dolar yani yaklaşık 9,5 milyon TL bağışlamış. Ronaldo daha önceki dönemlerde de Filistin'e yardımlarda bulunmuştu. 2012 yılında Altın Ayakkabı ödülünün açık arttırmada satılmasına izin veren Cristiano, buradan elde edilen gelirin Filistinli çocuklara verilmesini sağlamıştı. Benim unutamadıklarımdan biri de 2013 yılında İsrail'le oynadıkları maçta formasını rakip takım oyuncusuna vermemesiydi. Çoğu insana, Müslümana örnek olacak bir davranış. Özellikle Ortadoğu da seslerini çıkarmadan tahtlarında oturan tüm Arap şeyhlerine!
Kısa ve net
Henüz esiri olmadığım sosyal medya kullanıcılarından biriyim. Şu eline telefon yapışmış yaşayanlardan olmamak için inatla direniyorum. Yediğini içtiğini, attığı her adımı paylaşanlardan değilim bin şükür. Genelde işim için kullanmaya gayret ediyorum. Bazen de ilgi alanıma girenleri yazılarımda sizinle paylaşıyorum. Geçenlerde bir yazı karşıma çıktı. İtiraf etmeliyim ki bu konuyu ben ele alsam sayfalarca yazardım. Kimin yazdığını bilmiyorum ama yazan konuyu üç satırda özetlemiş. ‘’ Bir kadına ne verirseniz verin, onu daha büyük hale getirir… Ona bir ev verirseniz, size yuva verir. Ona sebze verirseniz, size yemek verir. Ona bir gülücük verirseniz, size sevgi verir. Ona bir şarkı söylerseniz, size konser verir. Bu yüzden ona çamur atarsanız karşılığında bir bataklıkta boğulmaya hazır olun!’’ Umarım bunu yazan bir erkektir. Dünya üstünde ‘’şu kadınları anlamıyorum’’ diyen erkeklerden biri bile eksilse kardır. İşin daha fazla aslı astarını yazıp uzatmak anlamsız. Kadını anlatan kısa ama yeterli bir yazı.