Bu günlerde idrak etmekte olduğumuz Avrupa Şampiyonası'nda cereyan eden bir-iki jestle sponsorların yeri ve konumu tekrar tartışılır oldu.
Endüstriyel sporlarda özellikle futbol ve basketbolda, sistemin işleyebilmesi için gereken nakdi kaynağı günümüzde sistem kendi içinde üretemediği için dış kaynağa ihtiyaç duyuluyor. Sponsorlar da işte bu hassas noktada devreye giriyor. Özellikle uluslararası organizasyonlarda bu konu adeta gözümüze sokulurcasına teşhir ediliyor.
Bu günlerde idrak etmekte olduğumuz Avrupa Şampiyonası’nda cereyan eden bir-iki jestle sponsorların yeri ve konumu tekrar tartışılır oldu.
Cristiano Ronaldo’nun maç öncesi basın toplantısı başlamadan Coca Cola şişelerini önünden kaldırıp su şişesini işaret ederek “su için” demesi ile Paul Pogba’nın gene basın toplantısı öncesi masa üzerinde bulunan Heineken bira şişesini ortalıktan kaldırmasıyla “çarşı karıştı”. Daha bu şokları atlatamadan Manuel Locatelli’nin, orada dursunlar diye Coca Cola’nın milyarlarca dolar döktüğü şişelerini kaldırmasıyla zincirleme reaksiyon sürdü.
Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonasına bir “pazarlama ürünü” olarak bakan zihniyet için bu çok büyük bir skandaldı elbette. Milyarlarca “içici” ve “potansiyel içici”nin gözleri önünde yapılan bu eylemler “kapitalizmin” canını çok sıkmış olmalı.
Bir alkolsüz içecek markası ile başka bir alkollü içecek markasını sponsorluk şemsiyesi altında futbol gibi bir organizasyonda bir araya getiren nedir? Bunların birbiri ile ne ilgisi vardır? Sporcular futbol oynamak içini seyirciler de seyredebilmek için kola veya biraya mı ihtiyaç duymaktalar? Elbette hayır. İşte zurnanın “zırt” dediği yer de burası.
Bu turnuvada Coca Cola dışında Alman otomotiv devi Volkswagen, Katar devlet hava yolu şirketi Qatar Airways, Alman spor malzeme üreticisi Adidas ve Amerikan sosyal medya platformu Tik-Tok ana sponsorlar arasında. Adidas dışında hangisinin futbolla/futbol organizasyonuyla ne ilgisi var Allah aşkına?
Dünyada böyle de bizde farklı mı? Milli Futbol Takımımızın sponsorlarından birisi bir “dijital para birimi/b.tcoin” şirketi. Gün geçmiyor ki milli futbolcularımızı televizyonlarda bu markanın reklamlarında görmeyelim. Uluslararası mali piyasalar tarafından bir ödeme/tasarruf enstrümanı olup olmadığı bile henüz tartışma halinde olan bir ürünün alt markalarından birisinin “parayı bastırınca” milli takıma sponsor olması ve legalitesine katkıda bulunması marka açısından elbette bir pazarlama başarısıdır ama ya madalyonun diğer yüzü ne olacak? Daha önce de birçok meşhur sporcu ve sanatçıyı reklamlarında oynattıktan sonra piyasaya milyar USD takarak batan/kaçan “dijital para birimi/b.tcoin” şirketleri görmedik mi?
Bu iş artık kapitalizmin bir alt ürünü olarak ve “sponsorizm” adı altında bir ideoloji haline geldi maalesef. Spora/futbola ilgi duyan kitleyi kendi menfaatleri için manuple etmekten imtina etmeyen çok uluslu para babaları yaptıkları anlaşma ve kampanyalarla hem markalarını daha bilinir kılıyorlar hem de futbol ekonomisindeki bu güçleri ile futbolu yönetiyorlar.
2015 yılında Coca Cola o zamanki FIFA başkanı Sepp Blatter’i istifaya davet ederek bu organizasyondaki gücünü test etti (bu çağrıdan sonra Blatter’in görevi bırakmaktan başka şansı kalmamıştı.) bir atasözümüzde dediği gibi “parayı veren düdüğü çalar”.
Neyse futbol hararetimizin yaz sıcaklarıyla tavan yaptığı bu günlerde hepimize daha az tuz ve daha az şeker tükettiğimiz, bolca su içtiğimiz sağlıklı günler dileklerimizle.