Yöntem hep aynı: Durup dururken bir konu veya kişi seçiliyor.
Yöntem hep aynı: Durup dururken bir konu veya kişi seçiliyor. Twitter’da gündem yapılıyor. Sonrasında halkın ve kamunun galeyana gelmesi bekleniyor. Bir siyasi veya yetkili gaza gelip bir şeyler söylüyor. Sonra da “vay sen böyle dedin, yok ben böyle dedim” diye karmaşa yaratılıyor.
Bir insani yardım linç yedi
Geçtiğimiz hafta müzik ve medya dünyası üç tane birbirinden alakasız, normal şartlarda gündem olması imkansız konu ile sallandı. Bu üç konunun da ortak özelliği sosyal medya tabanından körüklenmesiydi.
Önce Bülent Ersoy’a şemsiye tutan üniformalıyı gördük. Twitter’da Bülent Ersoy TT oldu. İki günden fazla sürdü bu gündem. Gündem olma nedeni üniformalı askerin Bülent Ersoy’a şemsiye tutmasıydı. Neymiş? Niye efendim üniformalı bir asker Bülent Ersoy’a şemsiye tuttu. Bir insanın bir insana yaptığı bir yardımı dahi siyasileştirip gündem haline getirebildi sosyal medya. Millet üç gün bunu konuştu. O askerin görevden alındığı söylendi, hakkında soruşturma açıldığı söylendi. Kısaca o üniformalı asker linç yedi. Oysa adamın yaptığı tek şey bir vatandaşa insani bir yardımda bulunmak ve tekerlekli sandalyede olduğu için yağan yağmurdan onu korumak amacıyla ona şemsiye tutmaktı. İnsanlık yaptığımız için suçlanır hale geldik. Bunu bir resmi törende yapsaydı belki haklısınız derdim ama bu linç tamamen insani bir hareketin mükafatından başka bir şey olmadı.
Gülşen meselesi
İkinci gündem olan maddesi İzzet Yıldızhan’ın Gülşen’e göndermede bulunarak “sahneye külotla çıkmayın” demesiydi. Twitter trolleri yine görevlerini yaptılar ve bu kez de Gülşen TT oldu. Magazin basını bunu gördü hemen üstüne atladı ve haber yaptı. Yine aynı tantana yaşandı. Neymiş efendim Gülşen’in kıyafetleri şöyleymiş de böyleymiş…
En komik yorumu şans eseri Flash TV’de gördüm. Kanalın ona neden program yaptırdığına hala bir anlam veremediğim Sisi kanalda Gülşen’in eşi Ozan Çolakoğlu’na çatıyordu. “Erkek dediğin, delikanlı adam karısının da böyle olmasına izin vermez”e getirdi olayı. Hayretler içinde seyrettim.
Bana ne Gülşen’in kıyafetinden, kime ne? Kadın bir şov yapıyor, ona da uygun bir kıyafet giyiyor. Seksenli yıllarda muzır kanunu vardı, dergiler poşetler içinde satılırdı. O zaman koyun Gülşen’i poşete öyle gitsin millet onu seyretmeye…
Sezen Aksu ya komşunun oğlu Adem’den bahsettiyse?
Son gündem maddesi Sezen Aksu oldu. Bu daha da anlamsız ve saçma bir gündemdi. Kadın beş, altı sene önce bir şarkı yayınlamış. Durup dururken birileri bu şarkı üzerinden Sezen Aksu’ya saldırarak onu gündeme taşıdı. Yine sosyal medya ve yine aynı yöntem. Dedim ya, gündem yaratmak içi bir yem atacaksın. İşte burada yem Sezen Aksu’nun “Şahane Bir Şey Yaşamak” adlı şarkısında geçen “Selam söyleyin o cahil Havva ile Adem’e” sözü oldu. Olta atıldı, millet galeyana geldi ve iki gün boyunca herkes Sezen Aksu’yu konuştu. Kadını resmen linç ettiler. Mahkemeye gidenler mi isterseniz, Sezen Aksu’yu putperest ilan ederler mi isterseniz ne isterseniz var. Ya Sezen Aksu çıkıp “ben benim komşunun oğlu Adem’le sevgilisi Havva’dan bahsettim” derse ne yapacak bunca tantana çıkartanlar?
Bu ilkel ve provokatif içeriklerle gündem yaratma yöntemlerinden çok sıkıldım. Çok aptalca geliyor bana.
Bunlar hassas konular üzerinden SAHTE gündem yaratma çabaları
Bunlar hassas konular üzerinden toplumu bölmek, toplumda bir kaos yaratmak isteyenlerin sosyal medyayı maşa olarak kullanarak yaptıkları oyunlar.
Birinci olayda konu “asker”, ikinci olayda konu “namus”, üçüncü konuda ise “din”.
Üçü de çok hassas konular. Üçü de insanların önem verdiği ve uğruna canını dahi verebileceği konular. Bu üç sanal gündemin belirli insanları hedef alarak ardı ardına gündeme gelmesi tesadüf olabilir mi?
Bir tek bu hafta değil, her hafta benzeri konular içeren gündemlerle karşılaşıyoruz. Tek fark her geçen gün konu başlıklarının daha da saçmalıyor olması.
Yöntem aynı: Konuyu yarat, sosyal medyaya yem at, balıkların oltaya takılmasını bekle. Sonra da seyret. Bu böl yönet taktiğinin en masum stratejisi.
Buna çok dikkat etmemiz lazım.
Bu tarz kasıtlı belirli kişileri ve kurumları konu alan gündem yapan yemleri yemememiz lazım.
Maalesef bu yemleri sadece vatandaş değil, devlet büyüklerimiz de yiyor.
Sonra da ülke saçma sapan gündemlerle ve en üzücüsü o saçma gündemlerin yarattığı kaotik gerginlik ve linçlerle uğraşıyor.
Bunlar tehlikeli şeyler, hepimiz sosyal medyaya karşı çok dikkatli olmalıyız.
Bundan kurtulmanın tek yolu da sosyal medya okuryazarlığı veya sosyal medya bilinci yaratmaktan geçiyor.