31 Mart Yerel Seçimlerinden sonra gözler şimdide ekonomi, piyasalar ve hükümetin ekonomik politikalarında.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından Mart'2024 enflasyon rakamları belli oldu.
Enflasyon mart ayında aylık bazda % 3,16 yükseliş kaydetti. Enflasyon yıllık bazda ise % 68,50'ye yükseldi.
Mevcut idarenin seçim sonrası beyanları ve izlenen politikalara baktığımızda önümüzde 4 yıllık bir seçimsiz dönemin olduğunu düşündüğümüzde ekonomideki durumun ne olacağı ve hangi ekonomi politikalarının uygulanacağını dikkatle takip ediyoruz.
Kırılgan bir ekonomi, küçük bir dış şok veya iç kriz durumunda hızla kötüleşebilir ve ciddi zarar görebiliyor.
Örneğin, bir ekonomide yüksek enflasyon, dış borçlar, düşük tasarruf oranları veya politik istikrarsızlık gibi faktörler, ekonomiyi kırılgan hale getirebilir
Bugünkü yazımda, seçim sonrası ekonomi politikaları, piyasalarda son durum ve muhtemel senaryolara bir göz atalım…
SEÇİM SONRASI EKONOMİDE DURUM
31 Mart 2024' te yapılan yerel seçimler sonrası mevcut ekonomi takımı ve Merkez Bankasınca ekonomiye yaklaşım, döviz, borsa, faiz ve enflasyonun seyrini dikkatle takip ediyoruz.
Gerek Türkiye içindeki ekonomik gelişmeler gerekse dünyadaki ekonomik gelişmeler iç piyasada seçim sonrasında nasıl bir ekonomi politikası ve piyasaların seyrine fokuslanmış durumda.
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), enflasyon tehdidi gördüğünde faiz oranını artırır. Böylece toplam talebi düşürerek enflasyonu düşürmeye çalışır. Merkez Bankası, bankalara ihtiyaçları olduğunda borç verir veya bankalar nakit fazlalarını Merkez Bankasına yatırabilir.
En son Mart ayında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) politika faizini 500 baz puan artırarak yüzde 50’ye yükseltmişti.
Peki şimdi seçim sonrası bu faiz oranı ile ekonomide bekleyen senaryolar neler?
Yerel seçimlerden çok kısa bir süre önce politika faizini % 50'ye yükseltmesi aslında, Merkez Bankası'nın güvenilirlik ve kredibilitesi açısından da olumlu olarak değerlendirildi.
Enflasyonda son duruma bakalım;
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından Mart'2024 enflasyon rakamları belli oldu.
Buna göre; Enflasyon mart ayında aylık bazda % 3,16 yükseliş kaydetti. Enflasyon yıllık bazda ise % 68,50'ye yükseldi.
31 Mart sonrası piyasalarda beklenen döviz kurlarındaki artış beklentisi de piyasalarda bu hafta için en azından gerçekleşmedi.
Seçim sonrası haftada piyasalar sakin bir seyide seyrederken döviz kurlarındaki yüksek oynaklık beklentisi de gerçekleşmemiş oldu.
Bu haftaki sakin seyirde seçim akşamı Cumhurbaşkanının balkon konuşmasında özellikle vurguladığı ekonomi politikalarının devamı ve Orta Vadeli Program hedefleri doğrultusunda mevcut ekonomi yönetimine duyulan güven ve tam yetkinin de etkili olduğunu belirtelim.
Aslında seçim haftasında Merkez Bankasının politika faizini %50'ye çıkarmasının nasıl bir karşılık bulacağı da piyasalarda dikkatlice takip ediliyordu.
Yine uygulanan ekonomi politikaları, sıkılaşma ve para politikasındaki kararlı duruşun yerel seçimlerden etkilenmemesi için herhangi bir ödün vermeden uygulamaya devam edildiğini gözlemliyoruz.
POLİTİKA FAİZİ ARTIŞI TİCARİ KREDİ FAİZİNİ DE ARTIRDI
Yıllık bazda enflasyon oranının %68,5 olması ekonomide işleri güçleştirdiğini söylememiz mümkün.
Nitekim, Mart ayında Merkez Bankası politika faizinin %50' ye çıkması ticari kredi faizinin %62' ye ihtiyaç kredisi faizinin de %80 bandına çıkmasına neden oldu.
Bir tarafta döviz kurlarındaki artışı durdurmak ve kur baskısı yaratarak bunu önlemek çabası diğer yanda piyasada ihtiyaç kredisi faizlerinin de %80 gibi yüksek oranlara ulaşmasına sebep oldu.
Böyle bir tablonun yaz aylarında ekonomide yine bir durgunluk yaratması da muhtemel olabilir.
SEÇİMDEN SONRA DÖVİZ ve BORSANIN DURUMU
Seçimden sonra piyasalarda doların çok yükseleceği ve artış yaşanacağı spekülasyonları çok yapıldı.
Ancak seçim bittikten sonraki haftada gördük ki, hem dövizde hem de dolar kurundaki o sıçrama ve yüksek artış gerçekleşmedi.
Mart'2024 döneminde açıklanan yıllık enflasyon oranın %68,5 olduğunu baz aldığımızda döviz kurlarındaki artışta da enflasyon oranlarındaki artışla paralel bir seyir göstermesi yine muhtemel.
Seçim akşamı Cumhurbaşkanı'nın da belirttiği Orta Vadeli Program’da 2024 için ortalama Dolar/TL kur tahmininin 36,8 TL olduğunu da bu noktada hatırlatalım.
Yerel seçimden sonra Borsa İstanbul’da başlangıçta kısmi bir arış gözlense de, Borsadaki yatay seyir ve 9.000 bandını geçemeyen bir endeks söz konusu.
EKONOMİDE ORTADOKS POLİTİKA
Ekonomide "ortodoks politika", genellikle serbest piyasa prensiplerine dayanan ve devlet müdahalesini minimum seviyede tutan bir yaklaşımı ifade eder. Bu politika, piyasa ekonomisinin işleyişine güvenen ve piyasa mekanizmasının kaynak tahsisi ve fiyat belirleme gibi işlevlerini doğru şekilde yerine getireceğine inanan bir anlayışı yansıtır.
Ortodoks ekonomi politikalarının temel özellikleri şunlar olabilir:
1. Serbest Piyasa: Piyasa güçlerinin, talep ve arzın karşılaşması yoluyla fiyatların ve kaynakların tahsis edilmesinin önemini vurgular. Devlet müdahalesini minimumda tutar ve piyasanın kendisinin en etkili düzenleyici olduğuna inanır.
2. Minimal Devlet Müdahalesi: Ortodoks politika, devlet müdahalesinin ekonomik faaliyetler üzerindeki etkisini minimize etmeye çalışır. Vergi ve düzenlemeler genellikle minimal düzeyde tutulur ve piyasa aktörlerine mümkün olduğunca az kısıtlama getirilir.
3. Düşük Kamu Harcamaları: Kamu harcamalarının sınırlı tutulması, devletin ekonomi üzerindeki etkisini azaltmaya yönelik bir yaklaşımdır. Bu, genellikle düşük kamu borçları ve bütçe açıklarını teşvik eder.
4. Para Politikası Önceliği: Merkez bankalarının fiyat istikrarını sağlama amacıyla para politikası araçlarını kullanması önemlidir. Enflasyonun kontrolü genellikle ortodoks politikaların bir önceliğidir.
5. Özel Mülkiyet ve Rekabetin Korunması: Ortodoks politika, özel mülkiyetin korunması ve rekabetin teşvik edilmesi gerektiğine inanır. Bu, serbest piyasanın etkin şekilde işlemesi için önemli bir unsur olarak görülür.
Ancak, bu politikaların uygulanmasıyla ilgili çeşitli eleştiriler bulunmaktadır. Özellikle, bu politikaların gelir eşitsizliği, sosyal dışlanma ve çevresel zararlar gibi sorunları artırabileceği iddia edilmektedir.
Bu nedenle, ortodoks politikaların uygulanmasıyla ilgili tartışmalar ve alternatif yaklaşımlar sürekli olarak gündemde kaldığını hatırlatalım…