Güvenlik toplantıları güzel, bakanların olay mahallerine koşuşturmaları ve her yerde boy göstermeleri ve dokunaklı konuşmaları da güzel, ama PKK bombalarını durdurmada yeterli olmaktan uzak… Daha bir toplantının basın açıklaması yapılamadan ikinci bir olay yaşanıyor.
İşte İstanbul, işte Kayseri…
Adamların hedefi belli… ABD’yi ve bazı diğer Batılı güçleri arkalarına almışlar “Suriye’de politikalarınızı değiştirin, bırakın şu Kürt devletini kuralım” diyorlar. “Girdiniz Suriye’nin kuzeyine ve bizim Kürt kantonları oluşturup sonrada bunları birleştirip bir mini devlet kurmamızı önlediniz” diyorlar. “DEAŞ’la savaşıyoruz bahanesiyle ABD’den de aldığımız silahlarla ne güzel Arap ilçelerini ve şehirlerini ele geçirip yayılıyorduk ama siz koca bir bölgeye Özgür Suriye Ordusu ile kondunuz” diyorlar. “Siz bunlardan vazgeçin bizde şu bombaları durduralım” diyorlar.
Biz ise ne Suriye’de ne de Irak’ta PKK’ya dayalı bir Kürt oluşumuna izin vermeyeceğiz.
Biz Kobani’yi Barzani ile birlikte kurtardık onlar tuttu PYD ile birlikte burnumuzun dibindeki ilçeyi PKK karargâhı haline getirdi. ABD ile birlikte komuta merkezleri, silah depoları, eğitim kampları kurdular ve oradan bütün Suriye’nin kuzeyine yayıldılar… Onunla da yetinmediler. Türkiye’de ayaklanma çıkarıp onu da Kobani’den desteklemeye kalktılar…
Yani Kobani hem şer yuvası hem de tabak gibi hedef…
Kuzey Irak’ta PKK, Barzani’yi tehdit ediyor. Sincar bölgesinde yani tam Suriye’nin dibinde yeni bir PKK bölgesi oluşturmaya çalışıyor. Sincar’a PKK kontrolündeki noktalardan girebiliyorsunuz. Hatta bölgenin kaymakamını bile oraya sokmuyorlar. Yezidiler oradan kaçmaya çalışıyor, bırakmıyorlar.
Yani hem yeni bir şer yuvası hem de tabak gibi hedef…
Hatay’ın doğusundaki Afrin bölgesi de aynı durumda. PYD ve PKK hedefleri ortada tabak gibi duruyor…
Bir de ortada olan PKK’nın Avrupa teşkilatı var. Onlar da tabak gibi ortada.
Oradan oraya koşturup yangın söndüreceğimize bu yangınları çıkaran elleri kendi yuvalarında cezalandırsak, çalışamaz hale getirsek daha iyi değil mi?