Peruğun kökeni İlkçağ 'a dayanıyor. Bazen süslenme aracı bazen da statü simgesi olan peruk, Asur, Fenike, Yunanistan, Roma ve Mısır'da kullanıldı.
Peruğun kökeni İlkçağ 'a dayanıyor. Bazen süslenme aracı bazen da statü simgesi olan peruk, Asur, Fenike, Yunanistan, Roma ve Mısır'da kullanıldı. O yıllarda insan saçından, bazen de insan saçıyla at kılı karışımından, ya da siyah koyun yünü ve bitkisel yağlar kullanılarak üretiliyordu. Sıcak yaz günlerinde saçlarını tümüyle kazıtan Mısırlılar, güneş ışınlarının olumsuz etkilerinden korunmak için, sokağa çıkarken başka, törenlere katılırken başka peruk takıyorlardı. Mısır'da saç biçimi, makam ve rütbe belirlediği için çok önemliydi. Bunu mezarlarında bulunan taraklar, saç tokaları, tıraş bıçakları ve aynalardan da anlıyoruz. Aynı sınıftan iki kişi, peruk takmakla kalmıyor, aynı zamanda birbirinden çok zor ayrılan saç modellerini tercih ediyorlardı.
Yunanlılar ise, o yıllarda alın kesimine takılan ufak takma saçları tercih ediyorlardı. Zengin Romalı kadınlar da, üstüne altın tozu serperek kullandıkları peruklarını, savaş tutsaklarının saçlarından yaptırıyorlardı. O dönemde Roma'da kurulan insan saçı pazarında, en çok Germenler'in sarı saçları rağbet görüyordu. İmparatorluğun sonlarına doğru moda olan yüksek peruklar, ilk Hristiyan kadınlarının da ilgisini çekmişti. Ancak, din adamları, 692'de peruğu yasakladı, bu alışkanlığın birkaç yüzyıl boyunca unutulmasına yol açtı. O yıllarda saçlar, "şeytanın kötülüklerinin gizlendiği yer" olarak tanımlanıyordu. Bu yasak yüzünden, Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde kilise, takma saça olumlu gözle bakmadı.
Ancak, 1558'de tahta çıkan İngiltere kraliçesi I. Elizabeth döneminde, kadınlar arasında yeniden moda oldu. 16. yüzyılda Fransız soyluları, hizmetçilerinin saçlarını, kendilerine peruk yaptırmak için kestiriyorlardı. Bir tek saç buklesini ön plana çıkarma modası ise, İngiliz erkeklere ait; buna "sevgi buklesi " adını taktılar.
Peruk kullanımı, gerçek anlamda 16. yüzyıl sonlarından itibaren yaygınlık kazandı. Devlet adamları, elçiler ve bilim adamları başta olmak üzere hemen herkes saçlarını kazıtıyor, benzer şekillerde hazırlanmış takma saçlar kullanıyordu. Bu dönemde peruk, güzellik ve zarafetin yanı sıra, doğuştan saçsız insanların derdine de derman oldu. "İngiltere kraliçesi I. Elizabeth'in kel olduğu ve 80 ayrı çeşitten oluşan peruk koleksiyonu", dönemin en çok konuşulan dedikodusuydu...
Soyluluğun simgesi
Erkekler ise, 17. yüzyılda genç yaşta saçları dökülen Fransa kralı XIII. Louis öncülüğünde peruk takmaya başladılar. Yüzyıl ortalarında, Fransa'da bu üretim dalı hayli gelişti, hatta, bir perukçular loncası bile kuruldu. Artık ülkede, uzun takma saçlar, şık giysilerin vazgeçilmez bir parçasıydı. Bu moda, başta Fransa'da olmak üzere tüm Avrupa'ya yayıldı. 14. Louis döneminde, erkek peruğu kat kat bukleleri ve kurdeleleriyle en parlak çağını yaşadı. Kadın perukları da, değerli taşlar ve kurdelelerle bezenerek çok süslü bir niteliğe büründü. O yıllarda, saray halkının görkemli giysilerinin parçası, saltanat ve soyluluğun simgesi sayılan peruk, varlıklı kent-soyluları da etkilemekte gecikmedi.
18. yüzyılda, ise, doğal bir görünüme özen gösterildi. Perçemler arkaya doğru taranarak takma saçın başlangıç çizgisi örtüldü. 1750'lerde, tepesi yükseltilerek, enseden sarkan bukleler, arkada siyah bir filenin içinde toplandı. Erkek peruğunun çok sayıdaki bukleleri azaltılarak, alnı açık bırakan ve boyuna bir kurdeleyle tutturulan şekli benimsendi.
Yüzyılın ortalarına doğru uzun saç, erkekler arasında sınıf, statü ya da görev belirten bir simge durumuna geldi. Üst düzey meslekler için, resmi giysinin parçası niteliğindeki özel takma saçlar benimsendi. Fransız Devrimi'nin sonuna kadar, hemen her mesleğin kendine özgü bir peruğu vardı ve bu perukların kesimine bakarak, kişinin toplumsal konumunu anlamak mümkündü.
Mahkemede
İlk kez 1620 yılında, Fransa'da bir papaz, 13. Louis Mahkemesi'ne takma uzun sarı saçıyla çıktı. Başlangıçta ilginç karşılanan bu kostüm, zamanla tüm mahkemelerde benimsendi.
Erkeklerin uzun saç kullanımı, İngiltere kralı III. George döneminde halk arasında yaygınlığını yitirdi, soylularla sınırlı kaldı. Fransız Devrimi'nin çalkantılı günlerinde, saça artık sadelik ve doğallık egemendi... Devrimle birlikte eski önemini kaybedip sıradanlaşan peruk, nefret edilen soylular sınıfının olumsuz bir simgesiydi... Böylece zenginliğin önemli ifadesi uzun saç, bir süreliğine de olsa tarihe gömüldü.
Sentetik saçın üretimiyle birlikte, 1950'li yıllarda yeniden moda dünyasının gündemine oturan peruklara, bu defa kadınlardan büyük bir talep geldi. Yapılan bir araştırmada, 60'lı yıllarda Avrupa ve Amerika'da modayı izleyen her üç kadından birinin zevkle kullandığı bir peruğa sahip olduğu belirtiliyor.
Saç pazarları
Günümüzde peruklar sentetik ya da doğal saçtan üretiliyor. Dünya saç pazarlarından toplanan saçlar, peruk haline getirilirken pek çok işlem görüyor. Önce uzun bir temizlik aşamasından geçiyor, dezenfekte ediliyor. Standartlarına göre ayrılan saçlar, önce boyanıyor, daha sonra dikiş makinesi yardımıyla dikim işlemi yapılıyor. Ardından, başa rahatça girip çıkabilmesi için, yan kısımlarından genişliği ayarlanabilen bir fileye monte ediliyor. Filenin arka ve yan kısmına saçlar makineyle monte edilirken, ön kısmına elde, tığ yardımıyla dikiliyor. Dikimi tamamlanan peruk, tekrar yıkanıyor ve model verilerek kesiliyor, fön çekiliyor.