Televizyon mecrası yeniden altın dönemini yaşarken kanallar arasındaki mücadele de kızıştı.
Bu aralar iş sorunları, karantina vs derken hepimiz ev kuşu olduk. Ev kuşu olunca da ister istemez eski dostumuz televizyonla daha fazla haşır neşir olduk. Aynı şey benim içimde geçerli, bu yasaklı dönemde ömrüm televizyon, dijital ve yazılı basına bakarak geçiyor. Ben yapı gereği gazete ve dergi okumaya alışık biri olduğum için her gün mutlaka bir göz atıyorum. Televizyonda yayınlanan diziler özellikle sinemasız geçirdiğimiz bu dönemde sinemanın da eksikliğini gideriyor.
Televizyon mecrası yeniden altın dönemini yaşarken kanallar arasındaki mücadele de kızıştı. Evimde iş yaparken de mutlaka televizyon kanallarını açıyorum. Bir ses dahi olsa evin içinde bir televizyonun sesinin olması sadece benim değil nerdeyse herkesin tercih ettiği bir şey. Tüm kanalları izliyorum fırsat buldukça. Hıncal Uluç ağabeyimiz köşesinde TRT Müzik hakkında haklı seslenişlerde bulunduğu zaman arada açıp “acaba haklı mı” diye bir göz atıyorum sonra da kapatıyorum. Bazen kendi kendime soruyorum hangi kanalları izlemişim bu hafta diye ve onları ertesi gün yayınlanan reyting tabloları ile karşılaştırıyorum. Kendi adıma baktığımda ben en çok Fox TV’yi takip ediyormuşum. Bunun farkına vardım. Dizileri hayatımda hiç olmadığı kadar inceliyor ve takip ediyorum. Bunun içinde her zaman söyleyecek bir sözüm oluyor.
“Camdaki Kız” için dediğim oldu
En son iki hafta önce bu sayfadaki köşemde Kanal D’ye yayınlanan “Camdaki Kız” adlı dizinin kadına psikolojik şiddet içerdiğinin altını çizmiş ve RTÜK’ü buna müdahale etmeye davet etmiştim. Geçen gün bu gündem düşen haberle haklı olduğumu gördüm ve “RTÜK üyeleri, dizinin bazı sahnelerinde millî, manevi değerlere ve ailenin korunması ilkesine aykırılık teşkil eden; toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen ve kadını istismar eden nitelikte görüntülerin yer aldığına karar verdi”. Yani anında ve yerinde bir müdahalede bulundu. Diziyi yayınlayan Kanal D’ye idari para cezası verildi. Asla cezaları seven ve savunan biri değilim ama bu dizi bazı konularda haddini aşmıştı. Bunu ilk dile getirmek önemli değil bunu herkesin görmesi önemli. Umarım senarist biraz kendisini toparlar ve bu dizideki psikolojik şiddet unsurlarını azaltır. Gerçeği bunu da yaparsa dizi her şeyi gider çünkü bu dizi tamamen psikolojik şiddet üzerine kurgulanmış biri dizi.
Hazır “Camdaki Kız” demişken dizinin 22 Nisan tarihli bölümünde kullandıkları Sezen Aksu’un “Haydi Gel Benimle Ol” şarkısı o kadar güzel geldi ki bana. Dinlerken tüylerim diken diken oldu hatta biraz da duygulandım. Dizilerde müzik kullanımı insanlarda müthiş bir etki bırakıyor. Dizinin en romantik ve en masum anı bu şarkının kullanıldığı andı. Şarkının tamamını kullandılar, elimde laptop klavyesi vardı, bıraktım ve bir gözümle duvara bir gözümle de ekrana bakarak kendi kendime duygulandım. Diziler şu an müzik kullanımı açısından müziğe en büyük katkısı olan mecralar.
Şahika’yı yollamayın
Fox TV’nin dizileri çok iyi gidiyor. Bunlardan biri de pazartesi günleri yayınlanan “Yasak Elma” dizisi. Halit karakterini diziden çıkarttıklarında bunun çok zor olacağını ve işin erken finale kadar varabileceğini söylemiştim. Nitekim de ilk üç dört bölüm dizi reytinglerde biraz çuvalladı. Ama senaristler olayı iyi kıvırdı ve diziyi toparlamayı başardı. Tam her şey tıkırında giderken bir anda dizinin üç önemli kadın oyuncusundan biri olan Şahika karakterini canlandıran Nesrin Cavadzade’yi diziden çıkartacağının dedikoduları yayıldı. Son tanıtım fragmanında bir anda Şahika öbür dünyaya gitmiş onun cenaze görüntülerini gördük. Bu bir güzel senaryo hilesi ise süper ama eğer gerçekten de Şahika karakterini diziden çıkartırlarsa “Yasak Elma” dizinin bu kez işi zor. Yerine çok iyi bir isim koymaları lazım ki dizi gelecek sezonda devam edebilsin. Senaryo konusunda tüm diziler içinde en cesur senaryo bu dizide var. “Yasak Elma”nın senaristleri forvet oynayan bir futbol takımının teknik direktörü gibi, sürekli bir atraksiyon var.
Haber kanallarında alternatif güzellikler
Gelelim diğer kanallara yılların duayen programı “Ceviz Kabuğu” ve Hulki Cevizoğlu BBN Türk TV’de yayına başladı. Her Pazar 20:30’da canlı yayında yine iyi konuklarla kendine has üslubu ile yayına çıkıyor. Mutlaka izlemeye çalışıyorum.
Fırsat buldukça izlemeye çalıştığım bir diğer programda Can Ataklı’nın hazırlayıp sunduğu “Gün Başlarken”, Ataklı’nın tarzı bazen çok iğneleyici ama bir o kadar da espritüel oluyor.
D-Smart tasfiye mi olacak?
D-Smart üzerinden çıkan “Viasat History” belgesel kanalını izlerken tüylerim diken diken oluyor. Adamlar belgesel mi çekiyor dizi mi film mi belli değil. Öylesine muhteşem kurgular ile hazırlıyorlar ki belgesellerini dünyada TV belgeselciliğinin hangi noktada olduğunu merak edenler bu kanalı izlemeli.
D-Smart demişken aklıma geçen gün yaşadığım ve bana çok garip gelen bir şey geldi. Telefonum çaldı ve D-Smart’tan beni arayan bir satış temsilcisi “Aboneliğiniz bitmek üzere, aboneliğini Digitürk’e geçirmek ister misiniz? İsterseniz size yardımcı olabilir kaydınızı gerçekleştirebiliriz” dedi. Önce anlam veremedim, dalga mı geçiyorsunuz diyecektim ama sustum. Sonra anladım ki D-Smart abonelikleri bitenlere Digitürk’e geçmeyi öneriyormuş. Hayatımda gördüğüm ve duyduğum en anlamsız olay. Sonra biraz düşündüm ve “herhalde D-Smart’ta bazı şeyler kötü diyor ve yavaş yavaş tasfiye kararı alıyorlar” dedim. Bu tasfiyeye de herhalde abonelerle başlıyorlar. Ben uzattım aboneliğimi ve “Dijitürk mijitürke verecek param yok” dedim. Ama D-Smart’ın bu davranışı bana manidar geldi. Orta vadede bu firma da kepenkleri indirirse şaşırmam. D-Smart’ın kendi abonelerine Digitürk’ü pazarlama stratejisinden vazgeçmesini umuyorum çünkü bu hem etik değil hem de rekabet kurallarına da aykırı.
TV kanallarının iftar yayınlarında hayal kırıklığı
Mübarek ramazan ayındayız. Her akşam tutulan oruçlar iftar bereketi ile açılıyor. Geçen perşembe televizyon kanallarında bir şey daha dikkatimi çekti. İftar ezanı okunuyordu. Televizyonumda Kanal D açıktı. İftar saatinde bir iki dakikalık bir iftar yayını vardı. Hocanın duasını duydum. Ben de kendi içimden dua ettim. Derken gayri ihtiyarı kanalı değiştirdim. Fox TV’yi açtım ve iftar anında kanalda bir şeyin olmadığını gördüm. İçime kurt düştü ve kanallara baktım, ATV, Star, Kanal D gibi tüm ana akım kanallarında iftar duası yayını varken Fox TV’de bunu görmemek beni manen üzdü. Bu bir yayın stratejisidir elbet, ama ülkenin yüzde 99’unun Müslüman olduğu bir dönemde dini bayramlara yönelik kısa da olsa referans yayınlar yapmak önemli bir misyondur. Ben Müslüman değilim ama camiden gelen ezan sesini her duyduğumda dua ederim bunun manevi hazzını yaşarım. Yöneticilik yaptığım tüm medyalarda ramazan dönemlerinde de dini ve milli bayramlarda da özel içerikler yayınlattım. En son Çin medyasının Türkiye yatırımında da bunu yaptım. Yayınlarda ramazanda hadis de yayınladım, Alevilerin aşure gününün de kutlanmasına genel müdür görevinde iken buna dikkat ettim, Hristiyanların paskalyasını da kutladım. Zerre pişman değilim benle o dönem ülkenin dini değerlerine saygı duydum diye dalga geçilse de yerden yere vurulsam da pişman değilim yine yaparım. Ülkelerin manevi varlıklarını ayakta tutan faktörlerden biri de dindir. Bunu yobazlıkla ve benzer ithamlarla adlandırmamak lazım. Dine, dile ve kültürlere saygılı olmak lazım. Ben Fox TV’nin yerinde olsaydım bu detaya dikkat ederdim, benim en çok izlediğim kanal olduğu için biraz da kanala gücendim.
Müzik yayıncılığında olumlu gelişmeler
Müzik televizyon kanalları ekonomik kriz yüzünden kapanma, daha doğrusu dijital medyaya geçme kararı alınca müzik yayıncılığında ciddi bir rekabet doğdu. Daha doğrusu rekabet şekil değiştirdi. En son Powertürk TV’nin Tatlıses TV olması büyük bir sürpriz oldu. Piyasa Number One Türk, DreamTürk ve Milyon TV’ye kaldı. Bu üç kanal müzik televizyonculuğu alanında kapışmaya başladı. Üçünü de yakından takip ediyorum. DreamTürk aralarında içerik olarak en zayıf kanal. Demirören Grubunun holding avantajı ile ayakta duruyor.
Head & Sholder Video Müzik Ödülleri
Tatlıses TV, mirasyedi gibi Powertürk TV’nin uydu frekansını aldı ve oradan sadece klip yayını yapıyor, kendisini çok da fazla hissettiremedi. Number One Grubu başka bir yazımda daha detaylıca bahsedeceğim bir ödül töreni düzenliyor. Pandemi döneminde bir imkansızı, bir mucizeyi gerçekleştiriyor. Kanal, Head & Sholder Video Müzik Ödülleri adlı müzik törenine pandemi koşullarında müthiş bir biçimde hazırlanıyor. Reklam piyasasının bitik olduğu bir dönemde böyle bir işe girerek ciddi bir boy gösterisi yapıyor.
Milyon TV’nin çıkışı
Milyon TV son yıllarda yıldızı parlayan bir müzik kanalı. Özellikle program çeşitliliği ve kanalın görsel kalitesi ile dikkat çekiyor. Kanal müzik programlarına çok değer veriyor. Özgür Aras, Emel Yalçın, Zeynep Bozkaya, Esra Sönmezer gibi isimlerle çok güzel programlara imza atıyor. Sosyal medyasını çok güzel kullanıyor. Ben kanalın özellikle görsel imajını, kullandığı renkleri çok beğeniyorum. Pandemi döneminde Milyon TV boş durmadı ve müzik televizyonculuğunda ciddi adımlar attı. Daha yeni bir marka olduğundan rakiplerine göre belki biraz geride duruyor gibi ama böyle giderse Milyon TV müzik kanallarında liderliği kapabilir.