Böylesine kirli bir insanın yaptığı büyük kötülükten dolayı İslam'ı ve Müslümanları sorumlu tutan açıklamalar ile yaklaşımlar ise insanı çileden çıkarıyor.

Kadına, çocuğa ve hayvana yönelik cinsel taciz en aşağılık iştir. Sapığın dini, ideolojisi, partisi olmaz.

Kabulü asla mümkün olmamakla birlikte bunu yapan şeref yoksunu yaratığın en ağır cezayı alması gerekir.

Böylesine zalimane ve vicdanlara işkence gelen bir olay üzerinden her defasında bu alçaklığı yapandan çok bir kesimin suçlanması ise o topluluk için kahredicidir.

Bunun son örneğini Fatih Nurullah takma adlı sözde tarikat lideri Eyüp Fatih Şağban’ın bir müridinin 12 yaşındaki kızını istismar ettiği gerekçesiyle tutuklanması sonrası gördük.

Herkesin dikkatini çeken ve 28 Şubat’ta Ali Kalkancı, Müslüm Gündüz ve Fadime Şahin tiyatrosunu insanlara hatırlatan bir profil var karşımızda.

Kuşkulu birçok noktanın başında bu insan müsveddesinin elde ettiği gücün nereden geldiği ve kimler tarafından desteklediği yer alıyor.

Odatv’nin sürekli bu sapığın haberlerini yapması özellikle haberlerinde Şağban'ı tarikat lideri ve efendi olarak lanse etmesi ise ayrı bir soru işareti.

Bu sahte şeyhin yine Odatv tarafından yapılan bir haberde “bu hükümeti maneviyatta Ahmet Davutoğlu'na teslim ettik. Tayyip Bey'in misyonu tamamlanmıştır. Vazifesini yapmıştır. Tayyip bey bir şekilde desteklemek, onları ilerletmek gibi duygularla hareket ediyor ama burada çok çamlar da devriliyor yani." sözleri ise dikkat çekiyor.

Ortaya Müslümanlıkla alakası olmayan, insanı tiksindiren bir profil ortaya konuyor.

Böylesine kirli bir insanın yaptığı büyük kötülükten dolayı İslam’ı ve Müslümanları sorumlu tutan açıklamalar ile yaklaşımlar ise insanı çileden çıkarıyor.

Bunu kimsenin yapmaya en ufak bir hakkı yok!

Tüm Müslümanlar böyledir algısını yaymaya çalışmak vicdansızlığın en koyu halidir.

Toplumda infial uyandıran bu hadisenin ardından ise hepimizin soracağı sorular ve talepler var.

Uşşaki Vakfı Başkanı Muhammed Hikmet Önem bu sapıkla ilgili geçmişte birçok kez açıklama yapıp, kendileriyle bir alakalarının olmadığını ifade ederken aynı zamanda devletin ve milletin bütünlüğünü hedef alan söylemlerine tepki gösterirken Odatv bunu neden haber yapmadı?

Kişilerin böylesine sapık birine inanmaması için ne gibi önlemler alınması gerekiyor? Diyanet bu konuda neler yapabilir?

(Çeşitli yollar ile sadece Müslümanlara değil hükümete de tuzak kurmak isteyen bu gibi yapılar ile kapsamlı bir mücadele yapılarak acilen toplumdan bunların temizlenmesi gerekiyor.

Tabii ki bunu yaparken de sapla saman birbirine karıştırılmamalı ve birilerinin bilinçli baskısıyla doğru yolda yürümeye gayret gösteren cemaatler ayrıştırılmalıdır.)

Diğer bir soruysa;

Toplum vicdanını rahatlatacak en ağır ve caydırıcı olan ceza ne olmalıdır?

Daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan “idam için de referandum yapabiliriz” demiş, Emine Bulut cinayetinden sonra da parlamentodan çıkması durumunda yasayı onaylayacağını ifade etmişti.

Son olarak MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin "İdam cezasının hukuk mevzuatımıza tekrar alınması, iğrenç ve ilkel suçların işlenmesini caydırabilecektir" açıklamasından sonra Meclis Başkanı Mustafa Şentop, "Çok sınırlı olarak, belli suçlara mahsus olmak üzere idam cezasının bulunması gerektiği kanaatindeyim" ifadelerini kullandı.

Bu söylemlerin ardından “TBMM'de bu konuda bir çalışma yapılacak mı?” sorusu ile ilgili duyumlar kapsamlı bir çalışmanın olacağı yönünde…

Her yaşadığımız acının ardından gündeme gelen en ağır ceza tartışmaları bu kez rafa kalkmamalı.

Can yakanın alacağı ceza canı yananın bir nebze de olsa yüreğindeki acıyı söndürmeli.

İdamı insanlık suçu olarak görenler küçücük yavrulara yaşatılanları düşünsünler…

Verecekleri zerrece vicdani bir cevap olmayacaktır.

Öte yandan artık ne olduğu iyice ortaya çıkan AB’ye göre hareket belirleyeceğimiz günlerin geride kalmasının yansımalarının da daha çabuk kendini göstereceğini umut edebiliriz.