Kadın iskele üzerinde, adam denizde, bir şey tarif etmeye çalışıyor kadın, adam anlamıyor.

... İskeledeyim.

Kadın iskele üzerinde, adam denizde, bir şey tarif etmeye çalışıyor kadın, adam anlamıyor.

Adam öğretim üyesi profesör, kitapları falan varmış.

Kadın, geri zekalı mısın şunu doğru dürüst tarif et, aaaa anlatamıyorsun diyor.

Adam, ağzından burnundan su aka aka işaret ediyor.

Adam aciz, kadın mobingde.

İskeledeyiz, genç çift sevgili gibiler, kadın şuradan atla diyor, adam atlamak istemiyor, kadın atla dedim diyor.

Adam aciz, kadın mobingde.

İskeledeyiz, adam arkadan çantayı taşıyor, kadın yer beğenmeye çalışıyor, bakınıyor, adama şuraya koy, diyor koyuyor, şemsiyeyi aç diyor açıyor sandalye getir diyor, getiriyor.

Adam aciz, kadın mobingde.

Karı koca oturuyorlar, bebekleri var, adam bir yudum içkisinden alıyor, kadın kalk bak diyor, bebek kımıldadı.

Adam kalkıyor, gidip bakıyor uyuyor diyor.

Kalk su getir diyor, kalk fıstık getir diyor, kalk diyor kalk diyor.

Adam aciz, kadın mobingde.

Bırakın karı koca ilişkisini.

Daha yeni tanışıyorlar.

İlişkinin adı, henüz hiç yok.

Başlangıçtalar.

Kadınlar hemen, adamı değiştirmek için çabalamaya başlıyorlar.

Başlıyor, onu yapma, bunu yapma demeye.

Bak şu arkadaşlarınla görüşmeyeceksin.

Bak şunlarla selamlaşmayacaksın.

Kadınlar, ilişki sınırını bilmiyorlar.

Kadınlar, erkekler onlar için dünyaya geldi sanıyorlar.

Siz başkasının, el alemin adamının, o güne kadar "yaşadığı hayatı kapmak" için neden çabalıyorsunuz ki.

Bu ne cüretkarlık denilecek kadar, kadınlık hacminiz ve haklarınız ne kadar büyümüş.

Ne hakla.

Ne münasebetle.

Gönül penceresinden ansızın bakıp geçti, diye besteler yapan adamlar, sizi görse tek satır beste yapamazlar.

Hepinizi toplayın bir bütün etmezken, adamlara yaptığınız "mobing" ayıp değil mi?

Adamların paçalarından çeke çeke bir hal oldunuz.

Ve bir de utanmadan video çekenler var.

Paralı erkek istiyor, evi olsun, arabası olsun teknesi olsun istiyor.

Maaşlı adam istemiyor, ona lüks hayat yaratsın, bol para harcasın öyle erkek arıyorlar.

Bu kadınlara, senin niye paran yok diye soran yok.

Fakir kadın, ne zaman arsız oldun diye soran yok.

Sen bütün bunları istiyorsun da, karşılığında verecek neyin var diye soranda yok ki.

Unutmayın ki;

Sizin yanlışlarınıza, arsızlıklarınıza ve ileride düştüğünüz durumlara, bizim gibi kadınlar asla arka çıkmayacaklardır.

Funda'nın aklındakiler…

... Eskiden.

Ben çocukken, bazı insanlar için pamuk kalplim, melek kalplim, iyi kalplim benim derlerdi.

Benim içinde, zaman zaman böyle insanlar oldu.

Öyle sandım.

Öyle inandım.

Hepsi yerinde kaldı ki.

Kalmadı tabi ki.

Zaman ve her şey o kadar değişti ki, kimse bıraktığın yerde kalmıyor.

Kimse son cümlesinde kalmıyor.

Sana, sevgiler methiye eden insanlar kalmıyor.

Sana hatır soran insanlar kalmıyor.

Senden bir şeyler rica edenler, hatta yalvaran insanlar kalmıyor.

Sana, hediye alan, bunu gönülden sayan insanlar kalmıyor.

Karşılığında ne beklemiş bilinmez ama, sonunda aklından geçenler ne ise, kalbi de hareket edip oraya taşınmış.

Nakliye bedava tatlım, taşınıyorlar iste.

Hani sıkı sıkı sarılmıştır, çok

dost, çok candık.

Bu konuda çok dertli insanlar var.

Kimse yerinde durmuyor, bıraktığın yerde kalmıyor diyorlar

Benim gibi yapın.

Kim nereye taşınıyorsa, adresini sormayın.

Bırakın sorunları, dertleri ile gitsin.

Haydan gelen huya gitmiştir deyin.

Kimse için canınızı sıkmaya değmez.

Olması gereken yere koyun.

Demem o ki.

Bir de ona küçük ders verin.

Melek kalpli gibi, pamuk kalpli gibi davrandı, beni kandırdı deyin.

Ve story’den sizi röntgenlemesine izin vermeyin.

Funda'nın aklındakiler…

... Siz hiç parkta alkollü birilerinin tacizine uğradınız mı?

Ben bir sabah, saat 06.30, Tarabya'dan Büyükdere tarafına yürüyüş yapıyorum.

Haydar Aliyev parkının yanından geçiyorum.

Parkta 3 genç var, belli ki sabaha kadar içmişler, geceden kalmışlar, çok sarhoşlar.

Ve ellerinde bira şişeleri var.

Bana sataşıyorlar.

Bana söylediklerini, dediklerini burada yazamam.

Ne kadar korktum, anlatamam.

Nasıl koştuğumu ve arkamdan koşarak geldiklerini anlatamam.

1 hafta, korkudan evde bacaklarım titredi.

Bir daha, asla o tarafa yürüyüşe gidemedim.

Bu nedenle.

Park ve bahçelerde, alkol kullanımının yasaklanmasını gönülden alkışlıyorum.

İstanbul Valisi beyefendiyi tebrik ediyorum.

Ve teşekkür ediyorum.

Birinci dünya ülkelerinde, 21 yaşından küçüklere içki satılmıyor.

Amerika'da git bakalım, sana içki satıyorlar mı?

Satılması özgürlük falan da değildir, medeni dünyada bile bunun sınırı vardır.

Konunun;

Festivallerle ne alakası var,

Alkolden alınan vergilerle ne alakası var.

Konuyu saptırmayın.