Kurumsal yönetim, dünyada trend konulardan birisidir. Türkiye'de de iş dünyası içinde son yıllarda tartışılan bir konudur.
Çalışan tarafında kurumsal yönetim, olumlu yönleriyle ve bir ihtiyaç olarak ele alınırken, firma ortakları tarafında genellikle kontrol devri anlamında ürkülen ve bu nedenle olumsuzlanan bir olgudur.
Kurumsal yönetim, esas olarak tüm iş süreçlerinin ve rollerin tanımlandığı, çalışma standartlarının belirlendiği, ölçülebilir, denetlenebilir ve şeffaf bir yapının oluşturulmasıdır.
Aslında kurumsal yönetim ortaklar lehine sonuçlar üretmekle beraber Türkiye özelinde talebin kaynağının çalışanlar olması çalışan profilinin ortak profilinden daha güçlü olduğu sonucuna ulaştırabilir. Bu hüküm tartışmalıdır. Çünkü ortaklar kurumsal yönetim konusuna hâkim olmakla beraber kaderlerini işletmelerinden ayrı görmediklerinden faydaları onlar için önemsizleşir. Kurdukları işletmelerinden ayrılmayı genellikle düşünmezler. Hataları ve sevaplarıyla kendi işletmelerini kendi varlıkları süresince tutundurmaya çalışırlar.
Kurumsal yönetimin ortaklar için en önemli faydası şeffaflık ve denetlenebilirlik sağlamasıdır. Bu özellikteki şirketler profesyonel ligdeki şirketlerdir denebilir. Denetlenebilir olmayan işletmelerinse amatör ligdeki işletmeler olduğunu söyleyebiliriz.
Profesyonel ligdeki işletmeler kendileri birer üründür. Ortaklar işleyen bir sistem kurmayı başarmıştır. Artık bir defa işleyen bir sistem kurabildiyseniz bunu tekrarlayabilirsiniz. Bu sayede kendileri ürün olan işletmeler ortaya çıkarabilirsiniz.
Bu işletmeleri ürün yapan ve fiyatını hesaplama imkânı veren unsursa bağımsız denetçi raporudur. İşte, denetlenebilirliğin temel çıktısı da budur.
Bugün bağımsız denetçi raporu olan her işletme satışa konu edilebilir. Bağımsız denetçi raporu olmayan işletmelerin satılmasıysa zordur.
Dünyada her yıl birçok işletme el değiştirmektedir. Ekonomimiz adına istisnai olan bu durum kurumsal yönetimin denetlenebilirlik imkânlarının yokluğu nedeniyledir.
2015 yılında dünya genelinde 7 bin üç yüz civarı satış veya birleşme anlaşması gerçekleşmişken 2016 yılında 7 bin beş yüz civarında anlaşma gerçekleşmiştir. Bu işlemlerin tutarıysa 2015 yılı için 2.48 trilyon USD, 2016 yılı için 2.47 trilyon USD’dir. 2017 yılı için benzer rakamlara ulaşıldığı düşünülmektedir. (Veriler BCG Partners)
İşlemlerin önemli bölümü Avrupa ve gelişmekte olan ekonomiler özellikle de Çin merkezlidir. Bu açıdan bakınca Türkiye’nin de pazardan önemli pay aldığı düşünülebilir. Fakat gerçekte bu yoldan doğrudan yatırım çekme kabiliyetimiz çok sınırlıdır.
Artık her işletmemizin, özellikle KOBİ üst sınırındaki başarısını ispatlamış olanların, bağımsız denetçi raporlarının bulunması lazımdır. Türkiye’de işletmelerin yüzde 90’dan fazlası KOBİ’dir. Yani elimizde önemli bir hazine bulunmaktadır. Bu imkân hem yatırımların finansmanında hem yenilikçi yatırımların önünü açmakta kullanılabilir.
İş çevrelerinde ve meslek örgütlerinde temel meselelerden birisi olarak kurumsal yönetimin işletmeleri ürünleştiren özellikleri yoğunlukla ele alınmalıdır. Böylece üretim ve istihdam anlamında sürdürülebilirlik sağlanacaktır.