Geçen hafta bu köşede yayınlanan ve Prof. Ahmet CEVAD'ın tercüme derlemelerinden oluşan "YABANCILARA GÖRE ESKİ TÜRKLER" isimli kitabından alıntılar yapmış ve yayımlamıştık.

Geçen hafta bu köşede yayınlanan ve Prof. Ahmet CEVAD’ın tercüme derlemelerinden oluşan "YABANCILARA GÖRE ESKİ TÜRKLER" isimli kitabından alıntılar yapmış ve yayımlamıştık. Arayan soranlardan anladık ki ilgi çekmiş. Tabii koca kitabı bir köşeye sığdırma imkanı yoktu. Bu vesileyle bu defaya has kitaptan aldığım birkaç alıntıyı daha, geçen haftaki köşe yazımın devamı niteliğinde burada sizlerle paylaşıp, başka bir önemli konuya daha değineyim…

- Bağırarak şarkı söylemek, gürültülü kahkahalar atmak, avami çığlıklar atmak, lüzumsuz izdihamlar yaratmak gibi şeylere hiç rastlanmaz. Yırtık elbiselere nadiren rastlanır ama kirli olanına hiç rastlanmaz. Bütün yüzler, eller, ayaklar tertemizdir. (De Amicis, Sayfa: 165)

- Laleyi Türkiye’den Avrupa’ya götüren Hollanda elçisi Busbecq’dir. Avrupa modern Askeri müziğini, Savaş usulünü ve maden ocağı işletme usullerini Türkiye’den almıştır. (The Amicis, Sayfa 198)

- Osmanlı Türkleri insan olarak, millet olarak, şarkın en üstün ve şerefli insanlarıdır. Çok asil ve necip karakterlidirler. Cesaretleri sonsuzdur. Dini ailevi ve beşeri faziletleri bütün tarafsız insanlara takdir ve hayranlık ilham edecek çaptadır. (Lamartine- Solution de la Qestion d’Orinet)

- Fatih bir millet olan Türkler idareleri altındaki çeşitli milletleri Türkleştirmeye çalışmamış, onların din ve adetlerine saygı göstermiştir. Bugün Romen milleti varsa bu yüzdendir. Romenler Türkler yerine Rus ve Avustralyalıların yönetimine girseydi bugün olmayacaklardı. (Popescu Cıocanel)

- Türkler ister mağlup ister galip, ister hakim ister mahkum olsunlar hiç bir zaman hiç bir yerde milli dillerine karşı besledikleri imandan vazgeçmemiş, eski soy hatıralarını unutmamışlardır. Bir kaç kez din değiştirdikleri halde dil değiştirmemişlerdir. (Leon Cahun- İntroduction a I'histoire de I'asie)

- Bu garip milletin tarihindeki en fevkalade taraflarından biri; tıpkı Orta Asya'da bayrakları etrafında Türkleri, Moğolları, İranlıları veya işe yarayan herhangi bir milleti toplayan başbuğlar gibi diğer ırklardan faydalanmak hususunda gösterdikleri maharettir. (Sir Charles Elsot 1908 K.M.G. Odisseus)

- Türkiye'nin her tarafında ayrı bir tabiat sevgisine rastlarız. Avam veya havas büyük veya küçük her Türk'ün kalacağı yeri seçerken bir tek kaygısı, bir tek ihtiyacı vardır; o da kalınacak yerin güzel manzaralı bir ufka sahip olmasıdır. Yine bu meyilleri yüzünden Türkler, nerede yüksek ve manzarası güzel bir yere rastlarlarsa oraya hemen cami, bir zaviye veya bir kulübe yerleştirirler. (Lamartine, Şarka Seyahat)

- Avrupa’da ancak bazılarının çok uzun gayret ve çabalarla edinebilecekleri nezaket ve tavır inceliklerine, içtimai sınıf ve yaş'a bağlı olmaksızın her Müslüman Türk'te rastlarız. (Garanville Murray- Les Turcs 1878)

- Türkler birbirlerine karşı dürüst ve müşfiktirler. Yemek yerken kaç defa yanlarından geçen bir fakiri sofraya çağırıp doyurduklarını gördüm, biz bunu yapmazdık. (Bertrandon De La Broquiere)

- Türkler sessiz sakin ve ciddidir, büyük bir sağduyu sahibi ve iyi bir müşahittir. İş hayatında hilekar, girdili ve çıktılı değildir. Ticarette fazla muvaffak olamamalarının sebebi budur. (CH. De Cherzer-Smyrne)

***

Diğer bir konu daha var, ona da değineyim kısaca. Yabancı kaynaklı ve diğer bazı haber sitelerinden takip ettiğim kadarıyla son 7-8 aydır Doğu Türkistan’da çok garip şeyler oluyor. Türkiye’deki ve yurt dışındaki Uygur Türkleri en yakınlarıyla bile bu süre zarfında görüşemiyorlar, orada yaşayan aile fertleri aradıkları zaman telefonlara cevap dahi vermiyorlarmış. O yüzden de herkes annesini babasını kardeşini, yakınlarını merak ediyor haliyle. Türkiye’de ve yurtdışında yaşayan Uygur kökenli öğrencilerin paraları pulları dahi bu süreçte kendilerine ulaşamıyormuş. Bunun teyidini birkaç yerden de aldım üstelik. Garip bir şeyler oluyor Çin’de. Gayri insani. İnsan haklarına, insan onuruna aykırı davranışlar. Düşünün, evlere alınan normal mutfak bıçaklarına dahi barkod veriliyor ve isimlere zimmetli teslim ediliyormuş. İddialar vahim…

Sosyal medya bağlantılarını dahi koparmışlar. Çin’in içinde yaşayan Uygur Türkleri, dışarıda yaşayan yakınlarıyla irtibatlarını kendiliğinden kesiyorlarmış. Hiç bir şey demeden üstelik! Bu hal son günlerde özellikle yoğun yaşanıyormuş. Yarı açık cezaevi gibi ya da toplama kampları gibi yerler kurulmuş ve Uygur Türkleri (özellikle erkekler, yazar ve düşünürler, Abdurrahim Heyit’in bile aylardır hapiste olduğu bilgisi var, İlham Tohti yıllardır hapiste zaten) sebepsiz yere habersizce evlerinden toplanıp, aylarca buralara götürülüyor ve kendilerinden bir daha da haber alınamıyormuş. Çin, Türkiye ile ilişkileri geliştirdiği bir dönemde bunları yapıyor ilginç olan. Çin Hükümeti acaba artık Türkiye kamuoyu, Türk Devleti bu Uygurlarla fazla ilgilenemez, “ticari anlaşmalar yaptık falan filan” diye hayaller kurup, ardından böyle bir şeylere kalkışıyorsa çok yanılır. Bu Millet, Uygur Türklerinin, kardeşlerinin yanındadır her daim.

Daha da şaşıracağınız bir anekdot; şu an Uygurlardan Türk vatandaşı olup da, Çin’in pasaportuna el koyduğu, orada alıkonulan onlarca kişinin olduğunu sağlam kaynaklardan duydum. Hatta benim hemşerim olan birinin eşi, yaklaşık bir yıldır orada. Bunu mesela şahsen biliyorum. Kocası ta oralara kadar gidip görüşmesine rağmen halen eşi yollanmış değil. Hem de ‘tamam, yollayacağız’ demelerine rağmen! Kadının çocuğu burada, kendi orada. Bir suçu da yok, olsa zaten hapiste olurdu. Bu nasıl keyfi bir insan hakları ihlalidir böyle? Diyelim aileden biri yok, dışarıda yaşıyor. Onu çağırmak için orada bulunan ailesinin yakın fertlerinden bazılarını içeri dahi almalar. Gelene kadar hapsetmeler… Şahit olduğum başka bir örnek; 18 yıl annesini hiç göremeyen birinin buluşmasına bizzat ben şahit oldum geçmiş yıllarda. Anneye yurtdışına çıkış izni vermiyorlar, oğul da vatansever biri. Yurtdışında bir ülkede yaşıyor. Suçu vatansever olmak. Bulsalar hemen hapsedecekler. Tohti gibi. Kimisi anasının, babasının cenazesine dahi gidememiş. Bu vb. tehditler, acılar gani gani… Böyle örnek çok oralara dair. Ben istedim oldu, misali. Artı, Türkiye’de yasal izinleri alıp yaşadıkları halde, yakınlarını ziyaret için son 7-8 aydır Çin’e gidip de alıkonulanların, geri dönmeyenlerin sayısına gelince, kat be kat fazla. İsteyen Uygurların yoğun olduğu mahallelere gidip sıradan birkaç kişiye sorsun bu hususu! Dediklerimden fazlasını üzülerek duyabilirler…

Velhasılı bu günlerde, yukarıda izah ettiğim Uygurlara ait bu problemlerin, diğer iddiaların araştırılması, çözümü noktasında, Çin’deki Türk Büyükelçilikleri ve Türk Konsolosluklarının, hatta Dışişleri Bakanlığımızın devreye girmesi beklentisi tavan yapmış halde. Türkiye’de yaşayan on binlerce Uygur bunu dört gözle bekliyor. Şahsen ben de...

Anti parantez Türkiye ile Çin’in yaptığı kimi anlaşmalarda “Uygur Türkleri” meselesi göz ardı edilirse, Türk Milleti de bunu yapanları göz ardı etmesini çok iyi bilir, bu da biline! Ve hükümetin bu konulardaki tavrını Türkiye kamuoyu ve Uygur Türkleri de yakinen takip ediyor! Çin ile ilişkilerin geliştiği bir dönemde artık şu Çin’in bir kulağına; “yahu kardeşim, tamam terör güvenlik tedbirlerini al ama bunu bahane ederek sıradan olan kimi evrensel insan haklarını da ihlal etme, bunu bahane edip, masum milyonlarca aynı zamanda vatandaşın da olan bu insanları ezme. Yapma, bu kadarını da artık yapma bu kardeşlerimize…” diye, fısıldama vakti gelmedi mi? Sağlıcakla kalın…