Yıllardan beri yazdığım, hep konuştuğum ülkenin ortak kederinde eleminde buluşmayan, paylaşmayan, dert etmeyen ne kadar insan varsa, aynı iyi haberi bekler oldu.

Korona günlerinden geçiyoruz.

Bütün dünya zor zamanda.

Ülkemiz zor zamanlarda.

Sabah akşam gece yarılarına kadar, küçücük iyi bir haber almak için beklemedeyiz.

Kocaman bir ülke insanı belki de ömrümüzde hiçbir zaman aynı şeyi, aynı zamanda hep beraber istememiştik, beklememiştik.

Birbirini seven sevmeyen, hiçbir duygu ortaklığında buluşmayan, tüm insanlar tek bir iyi haber için bekliyoruz ve dua ediyoruz.

Çok enteresan oldu.

Yıllardan beri yazdığım, hep konuştuğum ülkenin ortak kederinde eleminde buluşmayan, paylaşmayan, dert etmeyen ne kadar insan varsa, aynı iyi haberi bekler oldu.

‘Hayat devam ediyor hayaaatım!’ diyen insanlar bile hayatın devam edip edemeyeceği endişesi ile yaşamaya başladı..

Herkes evinde.

Ben tam 10.gün oldu evdeyim.

Kendi adıma yaptıklarımı ve duygularımı paylaşmak istiyorum.

Yaptıklarım;

Evdeyim, temizlik halindeyim, çok dikkatliyim.

Sağlık Bakanı ve Korona bilim kurulu üyeleri doktorları dinliyorum, hastalık raporları ve yapmamız gerekenleri onlardan dinliyorum.

Ve bu konu ilgili ne varsa sadece onlara inanıyorum.

Hiçbir kötü video izlemiyorum.

Hiçbir ses kaydı dinlemiyorum.

Sadece bir video, anlatılanlar beni benden aldı.

Diyor ki:

Merhaba ben Kovid-19!

Siz beni Koronavirüs olarak biliyorsunuz.

Uyarmadan geldiğim için beni affedin.

Elimde değildi, burAdayım.

Nedeni mi?

Çünkü bıkmıştım.

Size sunulana karşı iyi şeyler yapmak yerine, kendinizi, kendi ellerinizle durmaksızın mahvedişinizi, bu gezegene yaptığınızı izlemekten bıkmıştım.

Birbirinize nasıl davrandığınızı görmekten bıkmıştım.

Şiddetinizi, savaşlarınızı, kişisel çatışmalarınızı, görmekten bıkmıştım.

İkiyüzlülüklerinizden yorulmuştum, sosyal kıskançlığınızdan, egoistliğinizden bıkmıştım.

Kendinize ve ailenize ne kadar zaman ayırdınız, çocuklarınıza ne kadar zaman armağan ettiniz.

Yüzeysel şeylere ne kadar değer verdiğinizi görmekten ve önemli şeylere ne kadar az ilgi gösterdiğinizi görmekten bıkmıştım.

Kendinizi daha iyi hissetmek için, elbiseleriniz, en yeni telefonlarınız ve en hızlı araba arayışlarınızdan bıkmıştım.

Birbirinize ettiğiniz ihanetleri, umursamaz halinizi görmekten bıkmıştım.

Devamlı yakınmalarınız ve memnuniyetsizliğini değiştirmek için hiçbir şey yapmadığınızı biliyorum.

Size karşı çok acımasızım, belki de çok.

Kimsenin gözüne bakmıyorum.

Bilerek ayırsın sizi.

Size göstermek istediğim çok basit.

Sosyal sınırlarınızı bilmenizi göstermek istedim.

Yaşam sizin yaşamınız, paylaşmanın, okşamanın, birine sarılmanın, tokalaşmanın, konuşmanın ne kadar önemli olduğunu bilin istedim.

Hepiniz eşitsiniz, herkes değerlidir.

İyi şeyler yapın.

Hayatlarınızı basit yaşayın, nefes alın ve DAHA İYİ İNSAN olun.

Yani!

İyice derin bir nefes al, yeni bir başlangıç kabul et.

Ve.

Daha iyi insan ol, daha iyi insan ol!

Funda'nın aklındakiler…

... Çok şükür sağlıksınız.

Ama diyelim kendinizi hasta hissetiniz, mutlaka kendinize bir yol haritası çizin.

Nerede oturuyorsanız, en yakın devlet hastanesini öğrenin.

Tüm hastaneler pandemik, en yakın özel hastaneye giderim diye düşünüyorsanız, bilin ki, özel sigortan var mı diye soruyorlarmış ve tüm tahlillerden para istiyorlarmış.

Eğer tahliller pozitif ise, o andan itibaren sizi pandemi hastası olarak kabul ediyorlar ve para isteyemiyorlarmış.

Yani biliniz ki, özel hastaneler para derdinde ve koymaları gereken taşın altına ellerini şartlı koyuyor ve para derdindeler.

Yani sonuç; devletten fayda var, kitler, cihazlar, ilaçlarda orada.

... Koronada tuzu kuru yaşamak.

Alışverişi nasıl yapıyoruz, markete nasıl çıkacağız hayatım.

Çıkmaya gerek yok, ara Migro’su, Makro’yu getiriyorlar.. Ara Getir’i, ısmarla yemek getiriyorlar.

Tamam da bu söylediğin yerler çok pahalı ürün satıyor.

Sanki herkesin parası sonsuz ve hiç bitmeyecek.

Aman dikkat.

Tuzu kuruları boş ver.

Hastalık sonrası ekonomik durumu düşün ve olan paran varsa iyi sakla, hesaplı harca.