Geçtiğimiz haftayı Erbil ve Kerkük üzerinden Irak'a ayırmıştım...
Yazılara dökülecek kelimeleri sahadan toplamak gibisi yok! Uzaktan tarifle değil, mutfaktan aldığım koku ile analiz yapmayı tercih edenlerdenim.
Erbil’e dair ‘çok önemli’ izlenimlerimi birkaç gün sonraya bırakıp şimdi Kerkük zamanı diyorum.
Kerkük, uzun zamandır gitmeyi istediğim bir yerdi. Kerküklülerin deyişiyle ‘16 October’ sonrasını yerinde görmek, sokakları gezmek ve geleceğe dair projeleri dinlemek gerekiyordu. Sokakları, kurumları, insanları, tarihiyle vazgeçilmez bir güzellikte olan Kerkük Kalesini ve daha nicelerini gezdim, gördüm, ziyaret, anlamaya çalıştım...
Öncelikle Türkiye dostu Kerkük Valisi Rakan Cuburi ile görüştüm. Vali Cuburi bizi evinde ağırladı. Kendisine yönelttiğim soruları samimiyetle cevaplayan Vali Cuburi verdiği güven duygusu ile Kerküklülerin ve merkezi hükümetin desteğini yanına almış birisi.
Kentin güven ve huzur bulmasında kararlı bir duruş sergileyen Vali Cuburi “Daha yolun başındayız. Kerkük için imkanlar dahilinde her şeyin en iyisini yapacağız” diyor.
Şimdi gelelim benim gördüklerime.. Kerkük bereketli toprakları ve kadim insanları ile köklü bir tarihe sahip. Şehirde insan var, kültür var, para var, alan var, büyük istek de var fakat ‘yatırım ve yatırımcı’ yok!
Irak’ın tamamında olduğu gibi Kerküklülerin de ilerleme kıblesi, gözü, kulağı, umudu Türkiye. Ki tarihi Kerkük Çarşısı yandıktan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla çarşıyı onarmaya TİKA yetişti.
“Şimdi sırada yakında açılacak olan Kerkük havaalanına Türkiye’den başlayacak sefer müjdesinde” diyor Kerküklüler. Haklılar! Haftada bir gün de olsa THY, Kerkük uçuşunu mutlaka gerçekleştirmeli.
Kerkük’te yatırımcı ruhunu uyandırmak gerekiyor. Çünkü halkta büyük bir rehavet var. Tüm kazanç Kerkük dışına çıkartılıyor.
Daha öncede belirttiğim bir detay vardı Türkmenler için. ‘Biz orayı kendi sosyal, kültürel, eğitim, yaşam şartlarımız ile değerlendiriyoruz ve suçluyoruz! Neden etkili çalışmalar yapmıyorlar diyoruz! Halbuki o bölgenin Türkiye’den yetmiş yıl belki daha fazla geriden geldiğini bilmeli ve bu duruma göre bölgeye öncü olmalıyız’ demiştim.
Kerküklülere dokunacak ve onların ayağa kalkmasını sağlayacak sihirli değnek olmalı Türkiye. Misal diyorum ki; TOKİ Kerkük’te konut ve kurum projeleri hazırlasa, Kerküklüleri yanına sermaye ortağı alsa sonrada hemen işe koyulsa... Sonra Türkiye’den birileri çıkıp biten kurumlar için ‘kurumsal işleyişi ben yaparım Kerküklüler ortağım olsun’ diyerek hastane, okul, üniversite açsa... Ve en önemlisi Kerkük’te Türkiye Konsolosluk açsa...
Kerkük’te Kerküklüler ile yapacak çok iş var. Yeter ki Türkiye manevi desteği ve yön gösterici varlığı ile Kerküklülerin yanında olsun...
Adamlar bizden çok şey istemiyor! Yanlarında olmak, destek ve moral vermek, kazançlarını Kerkük için kullanmalarını sağlamak için cesaretlendirerek projelerde yön gösterici olmak... Hepsi bu!