Bir virüs var ki, tam 6 aydır pandemi içinde yaşıyoruz.

Hayırdır inşallah.

Annemi görüyorum rüyamda.

Buralara hiç gelme, güzel değil, hiç memnun değilim diyor.

Ela hareli gözleri ıslak, öylece bana bakıyor.

Uyanıyorum, hayırdır inşallah diyorum, rüyanın etkisindeyim ve tuhafım.

Anneme dua ediyorum.

Nur içinde yat canım annem.

Ahhh annem diyorum ahhhh.

Başlıyorum anneme anlatmaya.

Oralar güzel değil de dünya güzel mi?

İnsanlar güzel mi ?

Bir virüs var ki, tam 6 aydır pandemi içinde yaşıyoruz.

İnsanlar gergin

İnsanlar kavgacı.

İnsanlar besbeter.

İnsanların birbirine çemkirmek için bahaneye bile ihtiyacı yok.

Küçük büyüğünü bilmiyor, saygısı kalmamış, sap saman birbirine karışmış.

Çemkir dur.

Bak anne.

Herkes birbirine çemkiriyor ve ilişkiler pamuk ipliğinden beter.

Zehir musluğu gibiler.

Hoyratlar.

Umutsuz saldırganlar.

Kimse kimseyi sevmiyor.

Hayat bir mücadele elbet ama başkalarını devirerek, kalp kırarak, dediğin önünde demediğin arkanda, hoyratça kötücül yaşamak nasıl bir şey.

Annecim.

Bazı insanlara sormak istiyorum, “Bugün kimin canını acıttın?”

“Bugün kaç kişinin canını acıttın?”

“Bugün kaç kişiye kapını kapattın?”

Hayat hep bir şeyler fısıldıyor bize.

Bu koca dünyada bizim tuttuğumuz yer nedir ki.

Tuttuğu yer kadar kötü, tuttuğu yer kadar bela.

Bakıyorum kimse kimseyi sevmiyor, insan ağzı diye sohbet ediyor laf olsun diye kahve içiyor, kendini oyalamak için, kendini anlatmak için görüşüyor.

Dinlemek yok.

Çemkir dur.

İçimizde sevgi yoksa hayat neye yarar ki.

Hayata sadece almak için gelmedik ki.

Hayata zahmetli yaşamak için de gelmedik.

Sevgi yok, saygı yok, anlaşmak yok, anlamak yok, dertleşmek yok.

Herkes birbirinden davacı gibi duacı hiç yok.

Ertelenmiş insanlık, ertelenmiş merhamet ertelenmiş vicdan için vakit de kalmadı annecim.

Hiç kimse.

Kendinden iyi insan yaratma çabasında değil.

Olmayanın hakimi.

Olanın suçlusu.

Annecim.

İnsanlar sadece kendi vicdanının kahyası olsa yeter, öyle değil mi?

Funda'nın aklındakiler..

... Şarkıcı Altay.

Dünyanın efendisi, şahane bir adamdır.

Çok sevdiğim bir insandır.

Evli, dünya tatlısı karısı var ve karısının ilk evliliğinden bir kızı var.

Altay evlendiğinden beri kızı kendi canından gibi sever ve bakar.

Yıllardır zaten annesi ve Altay'ın yanında büyümüş.

Kızın babası ölmüş.

Altay şimdilerde kızı evlat edinmek için dava açmış.

Öyle kafam karıştı ki.

Babası yaşarken kızına bakar mıydı, babalık eder miydi, bilemem.

Ama ölen bir adamın haberi olmadan, nüfusunda babalık kaydının değişmesi, ölene haksızlık olmaz mı?

Altay'ın dediği gibi "kızım olması için hiçbir engel kalmadı mı?"

Birinin ölümü babalık denilen kan bağını, "artık hiç-bir faktör kalmadı" dedirtebilir mi?

Ama ya adam hiç baba olmadıysa.

Babalık hakkı hiç yoksa.

Altay şahane babalık yaptıysa..

Kız da bunu çok istiyorsa.

Dediğim gibi

Kafam karışık.

... Kadın yazar yazmış!

"Ozan Güven yeni sezon hiçbir şey olmamış gibi, dizide rol almaya kadın izleyicisi ile buluşmaya devam edecekmiş.

Haksızlık bu.

Üstelik şiddetin görselleri hala gündemde iken, hafızalarda tazeyken izleyicinin karşısına çıkması hem diziye hem kanala zarar verir".

Emin misiniz, hanımefendi.

Kadına şiddet konusundaki samimiyetsizliğin, riyakarlığın farkında değilsiniz sanırım.

Başta kadınlar olmak üzere kimsenin umuru değil.

İngilizce dandik bir akım başlarsa onu paylaşırlar.

Afilli fotoğrafları, yalandan bizde buradayız halleri.

Bu kocaman meseleyi herkes kendi PR'ına kullanıyor.

O dayak yemiş haaayaaaatım, bu hastanelik olmuş haaayaatım…

Bizde konunun insanların kadına düşen derdi, kederi, sorumluluğu bu kadar.

Bu durumda.

Neden haaayatımmm.

Ozana Güven işinden olsun ki.