Toplum olarak her şeyi çok hızlı tüketiyoruz. Bir yenilik çıktı mı o yeniliği hemen alıyoruz, kullanıp hemen atıyoruz.
MÜZİK TELEVİZYONCULUĞU BİTİYOR MU?
Toplum olarak her şeyi çok hızlı tüketiyoruz. Bir yenilik çıktı mı o yeniliği hemen alıyoruz, kullanıp hemen atıyoruz. Tabii ki o yeniliği alırken eski alışkanlıklarımızı da çöpe atma işlemini diğer ülkelere göre daha hızlı gerçekleştiriyoruz. Bundan pek çok sektör payına düşeni alıyor. Doksanlarda başlayan müzik televizyonculuğunu öylesine abarttı ki Türkiye, dünyanın en fazla müzik televizonu olan ülke oldu. Benzer bir şey haber televizyonlarında da oldu. Bir NTV bir CNN TÜRK çıktı, sonra baktık bütün medya grupları haber kanalı kurdu. Hatta bırakın medya gruplarını, medya ile alakası olmayan parayı nerden bulduğu belli olmayan garip kılıklı adamlar bile haber televizyonu kurdular. Tabii ki bunların hiçbiri ticari amaçlarla kurulmadı. Hepsi de medyanın dördüncü kuvvet olma özelliğinden faydalanarak rant alma derdiyle kuruldu. Avrupa kıtasının hatta dünyanın en fazla haber televizyonu olan ülkesi Türkiye oldu.
Dijital dönüşümü aptal gibi yaşıyoruz
Dijital medyanın gelişmesi ile beraber bazı sektörler, yine herşeye hemen cumburlop atlayan bir toplum olduğumuz içn sorunlar yaşamaya başladı. Facebook’ta bir ara dünya dördüncüsü olduk, sonra Twitter’da ilk beşe girdik, sonra da Instagram’da Avrupa birincisi olduk. Bunun sonucunda tabii ki yaşam tarzımızda da değişiklikler oldu. Bunun sonucunda dijital medya kullanımı müthiş arttı. Akıllı telefonlar, sosyal medya derken biz eskileri unuttuk. Unuttuklarımız arasında gazeteler, müzik ve bir sürü mecra var. Avrupada hala CD’ler satılıyor bizde CD satışı yapan yer nerdeyse kalmadı. Avrupa’da gazeteler hala satıyor, Türkiye’de basılı gazeteler nerdeyse yoğun bakımda. Neymiş efendim “dijitalleşme yükseliyormuş”. Evet tüm dünyada dijitalleşme de ciddi bir artış var. Dijital dönüşüm yaşanıyor ama biz toplum olarak bu dijital dönüşümü aptal gibi yaşıyoruz. Yani bu dijital dönüşüme adapte olamıyoruz. Bu ciddi bir sorun ve bugün medya ve müzik sektörü başta olmak üzere pek çok sektör bunun faturasını ödüyor.
Youtube akıllıca avladı herkesi
Bu faturayı ödeyen sektörlerden biri de televizyon yayıncılığı sektörü. YouTube denen dijial video platformunun büyümesi ve toplum içinde yaygınlaşması dijital dönüşümde müzik endüstrisine ve müzik medyasına en büyük darbeyi vurdu. Youtube çok akıllı, önce insanları “şöhret olma” ile avladı ve onların ürettiği içeriklerle büyüdü. Sonra insanlara “şöhret +para” vaadiyle yaklaştı. Burada kendi istediği paydaşları aracılığı ile birtakım insanlara ve kurumlara şöhret ve para kazandırdı. Hiçkimseye çaktırmadan kendi starını çekti. Bir Youtuber kavramı yarattı. Bunun reklamını yaptı ve bir andan herkes Youtube’un peşine düştü. Öylesine ustaca yaptı ki Youtube bunu, tüm dünyanın müzik medyasını alt üst etti. Bunu yaparken “rekabet” konusunuda çok iyi kullandı. Fake izlenmeler aracılığı insanların “ben daha çok izlendim” palavrasını kullanarak popülerliğin getirdiği zevki de koklattı. Sonuç ne oldu? Herkes Youtube’un tutsağı oldu. Bu tuzaklara da en fazla düşen ülkelerden biri Türkiye oldu. Çünkü bu yukarıda anlattığım “şöhret” –“para” gibi konulara en fazla kanan toplum bizim toplumumuz.
Çok müzik TV kanalı var
Youtube’un bu popülerliği geleneksel medyayı bomba gibi vurdu. Müzik firmaları saçma sapan kararlar alarak CD satışları azaldı diye albümlerin fiziki baskısını durdurdu. Buna Türkiye’nin en büyük perakende müzik zinciri D&R’da eklendi ve müzik satış reyonlarını kaldırdı ya da bazı şubelerinde azalttı. Bu operasyonun birinci parçasıydı. Bir malın siz arzını düşürürseniz nasıl talep oluşturursunuz? Bu operasyon dijitalleşmeyi daha da hızlandırdı. Youtube’da başını alıp gidince insanlar ve özellikle yeni nesil müzik temalı televizyon kanallarını izlememeye başladı. Türkiye dünyanın en çok müzik televizyon kanalı olan ülkesi olduğu için bu televizyon kanallarının oluşturduğu pazar sıkıntı yaşamaya başladı ve bu sektör durma noktasına girdi. Şunun da altını çizmek isterim ki, Türkiye’de gereğinden çok ama çok müzik televizyonu var. Bu kadarı gereksiz. Hani kaliteli olsalar tamam diyeyeğim o da yok. Bu kadar çok sayıda televizyon kanalını kaldıramazdı bu pazar. Böyle olunca kanallar para kazanmamaya başladı ve patronları “artık yeter” dedi.
Kral TV’nin üç kapanma nedeni vardı
İlk kapanan kanal Kral TV ve Kral Pop oldu. Bu kanalların kapanma gerekçesi “dijitale geçiş” olarak açıklandı. Kral Grubu para kazanıyordu, o kadar da vahim durumda değildi. O TV kanallarının erişimlerini azaltmalarının nedeni vardı. Birincisi işletmecilik konusunda ki eksiklikler, ikincisi kanalın müzik kamuoyunda ki imajının telafi edilemeyecek düzeyde bozulması, üçüncüsü ise tabii ki dijitalleşme. Bu iki kanalın kapanması, daha doğrusu Kral TV ve Kral Pop’un sadece dijital medyaya gçmesi ile beraber diğer müzik televizyonlarının da kapanması gündeme geldi. Her ay bir televizyon kanalının kapanacağına dair dedikodu haberleri çıktı.
PowerTürk kapanacak iddiası doğru mu?
En son bu ay DreamTV’nin kapandığı açıklandı. Bunun hemen ardından PowerTürk TV içinde piyasada dedikodular dolaşmaya başladı. PowerTürk TV’nin uydu frekansını sattığı dedikoduları çıktı. Hatta dedikodulara göre PowerTürk’ün uydu frekansını Poll Production’a sattığı ve Poll Production adlı müzik şirketinin Poll TV adlı bir müzik televizyon kanalı açacağı da iddia edildi. Bu konuda çok şey yazıldı çizildi. Polat Yağcı iyi bir prodüktör, iyi işler yapıyor bu işlere bir müzik televizyonu eklemek istemesi bana normal geldi. Bir müzik şirketi için bir müzik televizyonuna ve hatta bir radyoya sahip olması gayet normal ve bence dijital dönüşüme rağmen hala avantajlı bir konu. Benim anlamadığım şey, PowerTürk’ün frekansını satarak dijtalden yayınlarına devam edeceği iddiası. Benim evimde DSmart var. Ben haftada en az üç, dört kez PowerTürk TVyi açıp müzik dünyası hakkında bilgi alıyorum. Kanal o kadar başarılı bir müzik politikasına sahip ki haftada beş, on saat izleyin Türk müzik endüstrisinin popüler trendlerini anlayabiliyorsunuz. Ben de bu yönünü çok kullanıyorum kanalın. Görüntü kalitesi muhteşem, ses kalitesi gerçek stereo, müzik sisteminden dinlediğinizde Türkiye’nin en iyi ses kalitesine sahip müzik televizyonu olduğunu görüyorsunuz. Ben en son bu yazıyı yazarken bile açıp DSmart’tan baktım kanal yayındaydı. Ne yalan söyleyeyim bir müzik tüketicisi ve araştırmacısı olarak mutlu oldum. Bu konuda işin aslı nedir bilmiyorum. Benim bildiğim Power Grubunun elinde pek çok uydu kanalı var. Neden durup dururken en iyi televizyon kanalının frekansını kapatıp piyasadan çekilsin? Dijitale çekilmek öyle iddia edildiği gibi kolay bir olay değil. Sen koca bir kanalı platformlardan çekip sadece dijitale koyarsan büyük küçülme yaşarsın. Basit bir internet televizyonu olursun. Kral TV ve Kral Pop TV öyle oldu. Tüm havası söndü. “Bu dijitale döndük” olayına sığınanların bunu bilmesi lazım: İnternet TV kavramı Türkiye’de daha başlamadan bitti. Bunu da bitiren yine Youtube oldu. İnsanlar televizyon ve radyo yayıncılığında stream akışı istemiyor, VOD ile talep ettikleri içeriğe anında ulaşmak istiyor. Onun için “biz kanalı kapatıyoruz, dijitale geçiyoruz” demek kendini aldatmaktsan başka bir şey değil. Ben bir kanal “dijitale geçtik” diyor ve yayının kapatıyorsa “tamam, bunlar da parasız kaldı” diyorum. PowerTürk TV konusunda bir bilgi kirliliği var, ama ben bu ucuz olaya gireceğine inanmıyorum, inanmak da istemiyorum. PowerTürk TV de dijitale çekilirse Türkiye’de müzik televizyonculuğu tamamen kepenk indirir.
Dream TV fazla bile kaldı
Dream TV konusuna girmeyeceğim bile, çünkü o kanal ilk kurulduğu günden beri para kazandırdmadı gruba. Dream TV hiçbir zaman ait olduğu gruba bir maddi getiri sağlamadı. 2004 yılında Doğan grubunda Dream TV’ye MTV Türkiye yapacaktık. Bu çalışmayı bizzat ben yapmıştım. İngiltere MTV’yi ikna etme, Türkiye standartlarının yeterli olduğunu anlatmak ve yayın prototiplerini ve aklınıza gelen her şeyi anlatan 80 sayfalık bir iş planı hazırlamıştık ve MTV’nin merkezini ikna etmiştik. O dönem Doğan Grubunda Arzuhan Yalçındağ’a yakın bir yönetimi elinde olan Dream TV’nin kapanması biraz patronun kızı kullanılarak engellenmişti. Proje uygulanamamıştı. Hatta MTV bozuk bile atmıştı gruba. Bu olaydan sonra iki, üç sene sonra MTV Türkiye bir başka ortakla açıldı ama tutturamamıştı. Medya işte böyle pislik bir ortam 2004 yılında ben Aydın Doğan’ın damadına bu kanaldan asla para kazanamayacaklarını söylemiştim. Nitekim de öyle oldu. Eğer o dönem Doğan Grubu Dream TV’yi kapatıp MTV Türkiye projesini açsaydı bugün başka bir piyasa olabilirdi. Ama bazen patrona yakın olunca bazı şeyleri daha kolay halledebiliyor ve palavralarla yol alabiliyorsunuz. İşte Dream TV 2020 yılına kadar düşe kalka böyle geldi. İşin ekonomik boyutunu sorgulamaya başlayan Demirören Grubu bu yarayı gördü ve kanalı kapattı. Kanal çok niş bir kanaldı ve yayın çizgisinin Türkiye’de kesinlikle karşılığı yoktu. Bu tarz kanalların dijitalde olması lazım.
Dijitale geçiyorum demek çare değil
Özetle YouTube müzik televizyonları için ciddi bir bela. Bunu kabul ediyorum. Müzik televizyonları gelecekte zor günler bekliyor buna da tamam. Ama bir şeyin unutulmaması lazım: “Ben dijtale dönüyorum” demek asla çare değil. Çünkü akademik anlamda da söylenen “yakınsama”, yani içiçe girme söz konusu. Sadece dijitalde hiçbir şey olamazsın, ama sadece klasik televizyonda da bir şey olamazsın. İkisinde de bir bütün olarak dört dörtlük hizmet sunmalısın, bu hizmeti reklam verene ve izleyiciye anlatmalısın. Ne zaman ki dijital dönüşüm tamamlanınca, ki bunun için nereden baksanız en az on yıl lazım. O zaman belki, bakın “belki” diyorum. Belki geleneksel televizyondan çekilip tamamen dijitale girebilirsiniz.
Şu an televizyon işletmecileri maalesef işin işletmecilik yönünü tam bilmiyorlar. Geleneksel TV ile dijitalleşme arasında arafta kaldılar. Bundan dolayı ciddi anlamda bocalıyorlar. Alternatif gelir ve işletme modelleri yaratamıyorlar. Sonrada çamuru dijitale atıp patronların kafasını karıştırıyorlar. Ben şahsen PowerTürk’ün çekilmek yerine dünyaya açılmasını beklerken bu haberleri aldım ve çok şaşırdım. Bakalım maçın sonu ne olacak?
Bir ton müzik kanalı var ama ortada bir şey yok
Öte yandan Türkiye’de çok sayıda müzik televizyonu olduğunu yazmıştım. Evet bir ton TV kanalı var ama hepsi de birbirinden kötü. Laf olsun diye yayın yapan kanallar. Bu alanda benim tartışmasız bir numaram PowerTürk TV. Kanalın teknik kalitesi dört dörtlük. Kanalı açtığım zaman televizyon cihazım, müzik sistemim bana, “bak benim gerçek performansım bu” diyor. Yani televizyonumun da müzik sistemini de hakkını alıyorum. Yakında bana evimdeki cihazlarım dillenip “PowerTürk’ü aç” derlerse şaşırmam. Böyle bir kanalın “dijitale geçiyorum” palavrasıyla kapanması ciddi yazık olur.
Yakın geçmişte HD yayına geçen Milyon TV iyi bir atılım yaptı ama üstündeki “kırsal” havayı atamadı, bu nedenden yerinden sayıyor. Number One TV ciddi ciddi bir direnişçi gibi piyasadaki tüm olumsuzluklara rağmen savaşıyor. Adamlar Yunanistan’da kanal kurdu. Number One TV, Yunanistan’da oradaki yerel formatlarda global bir yayın sunuyor. Number One Türk TV arada bir bozalıyor ama o kanalında yakında program çeşitliliğini arttıracağını duydum. Bunun için önceden anlaşmalar yapılmış ama pandemi yüzünden biraz gecikmiş projeler. TMB TV diye bir kanal var. Kendi kafasına göre takılıyor. Dream Türk doksan model müzik televizyonuluğu yapıyor. Son derece amatör dekor ve fonlarda hala VJ’lerle müzik televizyonculuğu yapıyor. Teknik kalite (en azından Dsmart’ta görüntü ve ses kalitesi referans alındığında) vasatında altında.
TRT Müzik de artık bir şeyler yapsın
Bir de kamunun müzik televizyon kanalı TRT Müzik var. Bir ara bu kanalı hükümet düşmanı hatta devlet düşmanı tarikatçılar, FETÖ’cüler ellerine geçirmişti. İktidar partisi yönetimi gereken müdahaleyi yaptı ve kanalda oto kontrolü sağladı. Ama bu kanala da yatırım yapılmıyor. Bir kanal bu kadar da yalnız bırakılmaz ki. Kanalı ne zaman açsam birtakım adamlar ellerinde mikrofon şarkı söylüyor. Hani seksenlerde ve yetmişlerde ki çay bahçeleri veya yazlık lokantalar var ya, aynen öyle. Şenlik havasında. Bir ara Flash TV öyleydi, ekranlarda sürekli halay çeken insanlar vardı.
Eski programları yayınlaya yayınlaya kendisini bitirdi TRT Müzik. Bu konuda yeni göreve gelen ekibe de yazık. Orada çalışan emekçilere de yazık. Para yok diye adamlar belki de vizyonlarını gösteremiyorlar. TRT Müzik elindeki olanaklarla bugün bırakın Türkiye’nin dünyanın en iyi müzik televizyonu olup, Türk müziğini dünyaya yayabilir. Ama şu an seksenli yıllarda denize girdikten sonra yemek yenen lokantalar havasında. Bu da bana garip geliyor. Bu kanala da biraz yatırım yapılsın, biraz para harcansın. İletişim Başkanlığı pandemi sonrasında Yeditepe İstanbul Konserlerini düzenledi, müziğe destek oldu. Fahrettin Altun bir ilke imza attı. Yani iktidar partisi müziği, sanatı seviyor. O zaman neden TRT Müziğe yatırım yapılmıyor? Sorun nerede anlamıyorum.
Müzik TV’leri dijitalle bir paket olmak zorunda
Özetle şunu söylemek istiyorun. Hesap hesap elde sıfır. Bir ton müzik televizyonu var ama ruh yok. Piyasada, hani insanlar Youtube’a gitmesin de ne yapsın. Son söz müzik televizyonculuğunun daha en az on senesi var, yeter ki işletmecileri akıllı olsun. Ama bu piyasaya ayak uyduracak patron ve yöneticiler olmadığı için böyle bir “bitti” algı oluştu. Böyle giderse müzik televizyonluğu gerçekten de zamanından önce bitecek. Bunun baş aktörü dijital medya ile geleneksel medyayı bilmeyen, ikisinin bugünkü dünyada nasıl buluşturulması gerektiğini bilmeyen yöneticiler yüzünden bitecek.