Katar krizi özellikle gıda sektörümüz açısından bir talep artışına neden olmuştu.
Katar krizi özellikle gıda sektörümüz açısından bir talep artışına neden olmuştu. Türkiye’nin zaten güçlü olan Katar ile ticareti, krizin başından bu yana daha da güçlendi. Katar’a mal akışını kesmemek ve hatta artırmak tarihi sorumluluğumuzdu. Türkiye, geleneğine uygun olarak bu sorumluluğunu yerine getirdi. Bu bakımdan gıda ürünlerinin ticaretini fırsat olarak değerlendirmemek gerekir. Zira bu ticaret, Türkiye’den Katar’a doğrudur.
Finansal tarafta ise akış, Katar’dan Türkiye’ye doğru olduğundan fırsatlar bulunur. Çünkü kriz Katar’ın yurtdışı finansal yatırım pazarını daraltmıştır.
Katar, önemli tutarda fon fazlası bulundurur. Bu fonları büyük oranda global piyasalarda değerlendirir. Her Körfez ülkesinin olduğu gibi Katar’ın da finansal açıdan temel yatırım merkezi ise diğer Körfez ülkeleridir. Ancak krizin başından bu yana Katar’ın, Dubai ve Abu Dabi gibi Birleşik Arap Emirlikleri finans merkezlerindeki finansal kuruluşlarının faaliyetleri durdurulmuştur. Bankaları kapatılmıştır. Sermaye piyasalarındaki yatırımlarınaysa izin verilmemektedir. Son olarak da petrol fiyatlarındaki düşüşün ardından bütün kredi değerliliğini kaybetmiş bir ülke olmasına rağmen Bahreyn, bono ihracında Katarlı yatırımcıların tekliflerini reddetmiştir.
Krizin doğurduğu bu ortam Katarlı fonların atıl kalması sonucunu doğurmaktadır. Türkiye ile Katar arasında güçlenen ekonomik bağ, finansal alanda da geliştirilebilir. Aynı zamanda doğrudan sermaye yatırımları da bu bakımdan değerlendirilmelidir. Özellikle enerji ve ulaşım alanındaki projelerimize Katarlı yatırımcıların finansal anlamda katılması mümkündür. Bu alanlarda Katarlı yatırımcı tecrübelidir. Üçüncü Havalimanı projesinde Katar Havayolu şirketi paydaş olarak düşünülebilir. Gene sermaye geliştirme sorunu yaşayan bankacılık sektörümüzde Katar ile iş birlikleri geliştirilebilir.
Katarlı şirketlerin Borsaİstanbul’a kotasyonundan, işletmelerimizin sendikasyon anlaşmalarına kadar finansal iş birliği yayılabilir. Böylece sermaye ve para piyasalarımızda çeşitlilik ve derinlik artırılabilir.
Sermaye piyasalarımızda yeterli çeşitlilik ve derinlik sağlanamamış olması ekonomimiz açısından manipülatif risk üretmektedir. Katarlı fonların, sermaye piyasalarımızın geliştirilmesi bakımından ele alınması önemlidir.
Türkiye, bu bakımlardan güven veren ve hikâyesi ile yatırım yapılabilecek nadir ekonomilerdendir. Bu özelliğimizi pekiştirmeliyiz. Katar için de önemli yatırım fırsatları böylece ortaya konulabilir.
Son dönemde manipülatörler üzerinden ekonomimizi volatil bir saha yapma planı işletilmektedir. Katarla karşılıklı iyi niyet üzerine kurulmuş ilişkimiz, iki taraflı finansal fırsatlar çerçevesinde geliştirilerek ekonomik darbeci hevesler bertaraf edilebilir. Zira iki ülke arasındaki finansal potansiyel manipülatör kaynakların üzerindedir.