"Kadınlar Dünyayı Çalıp/Söylüyor" hem bir proje hem de albüm kayıtlarıyla iki temel amaca vurgu yapıyor.
Sanata ve kültüre kadın dokunuşu…
Öylesine önemli bir proje ki verdiği mesajlar dünyaya değer.
Etnomüzikoloji Derneği’nin hayata geçirdiği 3 CD’den oluşan bir albüm serisinde
çalgı icrasında usta kadın sanatçılar/akademisyenler bir araya geldiler…
“Kadınlar Dünyayı Çalıp/Söylüyor” hem bir proje hem de albüm kayıtlarıyla iki temel amaca vurgu yapıyor.
İlki, cinsiyet ayrımcılığı temelinde, cinsiyet rollerinde önyargılar, kadın çalgı icracılarına karşı psikolojik baskı ve eğitim olanaklarına erişim gibi konular yer alıyor.
İkincisi ise bizleri bir çatı altında toparlayan, belki de bu albümlerin oluşmasında manevi itici gücümüz olan kıymetlimiz rahmetli Şehvar Beşiroğlu’nun anısıdır.
Zira, Albüm gelirleri Etnomüzikoloji Derneği’nin hayata geçireceği Şehvar Beşiroğlu Lisansüstü Eğitim Bursuna aktarılarak etnomüzikoloji, müzikoloji, müzik performansı alanlarında yurt içi/ dışı lisansüstü çalışmalara hak kazanmış kadın öğrencilere burs verilecek.
Bunun yanı sıra albümlere katkıda bulunan icracı kadınlar, ülkemizin yaşadığı afetlerde, duyarlılık gösterdiler ve albümün ilk gelirlerini yangın ve selden etkilenen bölgelere ihtiyaç malzemesi alarak gönderdiler.
Kadınlar Dünyayı Çalıp/Söylüyor albümleri Orpheus Yapım'dan yayınlandı.
3 albüm, geleneksel müzikte çalgılarıyla ön plana çıkan 36 kadın sanatçının icralarından oluşuyor.
Proje koordinatörü Özlem Doğuş Varlı’nın hazırladığı bir kitapçık ile sunulan çalışma,
Lavanta, Menekşe, Leylak isimleriyle koleksiyonerlerin ve dinleyicilerin önüne geldi.
Ayrıca Etnomüzikoloji derneğinin bu başlıkta düzenlediği seminer, konferans, sempozyumlar da cabası…
Benim de kemane ile icra ettiğim Rast Zeybek havası Lavanta albümünde yer alıyor.
Sazları ve sesleriyle Türkiye müzik kültürüne katkıda bulunan kadın icracıların her biri birbirinden değerli…
Onları dinlemek, Eylül ayını karşılarken serin bir rüzgar gibi gelecek.
Müzikseverlere çağrım var; hem bir koleksiyon değeri hem de burs değeri taşıyan bu albümleri edininiz ve duyurunuz.
CİNSİYET ROLLERİ VE KADIN İCRACILAR
Bu bölüme küçük bir hatırlatma ya da bilgiyle başlatmak isterim Feminizm erkek düşmanlığı değildir…
Hani başlık atarmış ya da üstünkörü yazarmış gibi olmak istemiyorum zira konu derin…
Feminist akımın siyasi ve eylemsel halleri, kadının varlık ve hak mücadelesinin tarihini oluşturmaktadır. Diğer yandan da feminist bakış, meselelere cins/iyet yargıları olmadan bakmak, hassasiyeti ve tüm canlılar için eşit yaşam hakkı ilkesini temel alarak hayata dokunmak demek…
Bu kısa notun amacı, cinsiyetin ve rollerinin toplumsal açıdan geçirdiği sürece vurgu yapmak… 1960’lardan bu yana ise, içine feminizm yaklaşımlarını, cins, cinsellik, cinsiyet çalışmalarını da alan toplumsal cinsiyet kavramından, yönteminden ve hatta teorisinden söz etmekteyiz.
İşte kültür ve sanat alanındaki durumlar, meseleler ve mevzuları da toplumsal cinsiyet çatısı altında anlamaya, öğrenmeye, çözümlemeye çalışıyoruz.
Ben size toplumsal cinsiyetin müzik alanındaki konularından bahsedeceğim. Dahası özellikle kadın müzisyenliğinin dünyadaki mücadelesinden söz edeceğim…
Hikâyenin başında iki yol ayırımı var ilki, kadın notasyonu, dokümantasyonu gibi, kadın müzikçilerin üretimlerinin görünür olması için yapılan müzik ve kadın çalışmaları ve mücadelesi, ikincisi ise antropolojik ve son tahlilde etnomüzikolojik açıdan saha çalışmalarında kadının cinsiyetinden dolayı gerek üretimleri gerekse algılanış, konumlanış vb. hallerine ilişkin çalışmalar…
Örnekler sayısız, orkestralarda, bestecilikte, kültür endüstrisinde, müzik sektöründe, tarih yazımında, müzik eğitiminde kadın performanslarının ikincilleştirilmesi önemsizleştirilmesi ya da salt bir objeye dönüştürülmesi gibi çok geniş bir literatür sunuyor.
İlgilenenlerin gerek Türkiye’de gerek dünyada okuyacağı, öğreneceği değerli çalışmalar var…
İşte tüm bu çabaların, yani kadın icracıların içinde bulunduğu mücadelelerin, sadece, müzik icrası için değil aynı zamanda farkındalık ve varlık göstermenin verdiği azmin işaretleyicisi olduğunu vurgulamak istiyorum…
KADIN ÇALIŞMALARINDA İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
Yeri gelmişken bahsetmek, hatırlatmak isterim…
İstanbul Üniversitesi, kadın çalışmaları açısından Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinden biri…
Örneğin öğretim üyesi olduğum Devlet Konservatuvarı Etnomüzikoloji Programında ve Kadın Çalışmaları Yüksek Lisans programında yer alan Toplumsal Cinsiyet ve Müzik dersi önemli bir katkı sunuyor öğrencilerimize…
Kendi payıma;
hem bu dersi verirken hem de Türkiye ve uluslararası müzik üretimlerinde Kemane çalgısını bir kadın olarak temsil ettiğim için gururluyum…
bir nebze nefes almak,
bir deryada damla olmak gibi…
İstanbul Üniversitesi Türkiye’nin ilk ve öncü Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezine sahip…
Seminerler, eğitimler AB ve devlet kurumları ile ortak projeler…
Kadın çalışmaları alanında yapılması gereken ne varsa İstanbul Üniversitesi eksiksiz yapıyor.
Bu merkezin bu dönemki yöneticisi olmak ise benim için büyük bir değer.
Kadın Araştırmaları dergimiz ve Kadın Çalışmaları yüksek lisans programımızla da yazınsal ve düşünsel olarak kadın çalışmalarına katkı sağlamayı sürdüreceğiz…
GÜNÜN SÖZÜ
“Bu odada durup yapmayı sevdiğim şeyi yapmamın yolunu açan her kadın için teşekkür ederim.”
Kehlani Müzisyen-Besteci