Kız çocuğu.

Kız çocuğu.

11 yaşında kız çocuğu, 2.5 aylık hamile çıkmış.

Kız çocuğu fiziksel geriliği nedeniyle bir okulda eğitim alıyor.

Konu, Afyonkarahisar'da, çocuğun karnı ağrıyor, hemen hastaneye götürüyorlar..

Çocuk hamile.

Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü, 11 yaşındaki bu kızı ve 8, 9 ve 12 yaşlarındaki diğer kız kardeşlerini, yani çocukların hepsini, ailenin yanından alıyor, çocuk yurduna yerleştiriyor.

Aklınıza gelen aklıma gelendir.

Kıza ailesi zarar verdi.. Diğer kızlarda risk ve tehlike altında.

Kadın.

Hasta..

10 yaşındaki oğlunu yüzüne yastık kapatarak, boğarak öldürüyor.

Kocası, şizofren olduğunu, ağlayarak evlat kaybettiğini, hatta "büyük oğlumu okula göndermiyordum, kardeşinin yanında beklesin, anası öldürmesin bir şey yapmasın" diye anlatıyor.

Aklınıza gelen, aklıma geliyor.

Şizofren kadını ailesi niye evlendirir, hasta kadın ile bu adam niye evlenir, bu adam niye hasta kadın ile çiftleşerek niye iki çocuk doğurur? Tedavisi kimsenin aklına gelmez mi?

Kadın.

Konya'da, tam 43 yıllık evli.

Yıllarca karı koca Avusturya'da gurbetçi olarak çalışmışlar, emekli olmuşlar ve Konya'da bir ev alıp yaşamaya başlamışlar.

Tartışıyorlar..

Koskoca yaşlı adam, kadının boynuna bıçak saplıyor.

Kadın orada ölüyor, kendisi de balkondan atlıyor, ambulansta karısının adını sayıklaya sayıklaya ölüyor.

Aklınıza gelen, aklıma geliyor.

Koca ömrünü geçirdiğin, yıllarca gurbeti paylaşıp geleceğini kurmaya çalıştığın, aynı yastığa baş koyduğun, tam ahir ömrünün en rahat edeceği zamanda, adam bir tartışmada boynuna bıçak saplıyor.

Hangi tartışma insana 43 yıllık karını bıçaklatır ki?

Ölümüne sebep oluyor.

İstatistikler felaket.

5 yılda 1285 kadın öldürülüyor.

Sadece bu yıl 287 kadın öldürülmüş.

100 kadından 70’i şiddet görüyor.

Bıçaklayan kocasından, sokaklara kaçanlar, balkondan atlayanlar, pencere camına çıkan bağıran çağıran eziyet içinde yorgun kadınlar.

Dünyada da farklı değil..

Kadına şiddet artarak sürüyor.

Hal böyle iken.

Biz kadınların, sosyal medya paylaşımlarına, fotoğraflarımıza bakıyorum.

Kimsenin ülke kadınlarının bu acı durumu umuru değil.

Yazın, çizin, ses getirin, bu dertlere ortak olun.

2.5 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz edildiğinde kimsenin sesi çıkmıyor.

Hiç tanımadığın kadını takip edip, sende olmayan elbiselerini, sende olması imkansız ayakkabılarının arsız takibi ile like peşindesin..

O kadının, yüzünü görmediğin çocuğunu özlersin ve hatta kurban olursun.

Vay arkadaş.

Ne kadar arsız!

Hepimiz ne kadar palavracıyız!

Hepimiz like peşinde.

Onaylanma derdi ile boşa gecen bir ömür.

Öyle fotoğraflar paylaşıyorlar ki, o kadınlar gerçekte o kadınlar değil.

Her gecen gün artan, güzellik baskısı, beğenilme takıntısı, sarmış bedenlerini.

Gerçekte kimsin, belli değil.

Ne düşündüğünün ne ürettiğinin önemi yok, nasıl göründüğün önemli.

Hiç bir işi olmayan, bir kadın, sırtına geçici dövmeler yaptırıp, çırılçıplak sırtı ile niye fotoğraf çekip paylaşır ki?

Altına da yazmış... İçindeki güzelliği dışarıya çıkart.

Oldu, dedim tatlım.

Kimin içinde güzellik kaldı ki dışarıya çıkartsın?

Senin içindeki güzellik, bu mu?

Saklasan daha iyiydi, diyorum.

Ya Mevlana paylaşımları.

Ya Hayırlı Cumalar falan.

Gitgide aklımıza sığmayan, aklımızın yerinde yer kalmayan haller içindeyiz.

Bir an önce toparlanalım, akıllı ve merhametli kadınlar olalım.

Kadınlar darmadağın, anlamıyor musunuz?

Palavradan öleceğiz.

Funda'ya takılanlar...

... Siyah İnci dizisinin başrol oyuncusu, Hande....

Küçük küçük roller ve reklam derken, güzelliği, git gide iyiye giden oyunculuğu ve lokum haliyle başrol oyuncusu oldu.

Dizi iyi gidiyor.

Geçen gece ekip yemeğine, eğlenmeye gitmişler. Sabaha karşı mekandan çıkmışlar, başına görüntü vermek istememiş Hande.

Zavallı mekan görevlileri şemsiye ile koşuşturmuşlar. Yüzünü gizlemeye çalışmışlar..

Hayırdır Hande, yüzün olmasa valla hiç olmaz, yoksa egon şişti, sığmaz hale mi geldi?

Yapma tatlım, sonra sabahlara kadar yatakta çırpınıp durursun.

Malum bir Hande egosu oraya da sığmaz.

... Her gazetenin kotu kalpli bir yazarı var. Şükür ki ben kendi gazetemin merhametli yazarlarından biriyim.

Adam HT yazarı.. İki kere de beni linç eder yazmışlığı var. Niyeyse, o kabarık, şişik, yayık ses tonu ve konuşma şekli ile hep homofobik insan kovalar, bana da homofobik kadın diye yazmış, yaşımdan vurmuştu beni.

Ahhh tatlım demiştim o zamanlar, yaşımdan vuramazsın beni, kendi annene ayıp edersin.

Muhafazakarlıktan ve değişiminden dem vurarak, bu ülkenin en kocaman, en şahane sesli kadınlarından, Niran Ünsal'a vurmuş, akıbetine bakın demiş.

Bu ülke yanar döner sevmez demiş.

İnsan, Niran Ünsal'ın yaptığı işlere bakınca utanır..

Çok kötü bir yazarsın.

Kitapların felaket.

Yanar döner deyince, aynaya bak, sokağa çıkacak, bedavacı yüzün olmaz tatlişkom.