​Petrol fiyatlarındaki anormal düşüş birçok taşı yerinden oynatacak. Hatta oynatmaya başladı bile. Umarım bu taşlar dağdan aşağı doğru yuvarlanmaz. Çünkü yuvarlanırlarsa beraberinde daha büyük kayaları da aşağı indirirler

Petrol fiyatlarındaki anormal düşüş birçok taşı yerinden oynatacak. Hatta oynatmaya başladı bile. Umarım bu taşlar dağdan aşağı doğru yuvarlanmaz. Çünkü yuvarlanırlarsa beraberinde daha büyük kayaları da aşağı indirirler.

Olan şu: Bir süre önce yüz küsur dolar olan petrol artık 50 dolarlar civarında. Eh bu petrolün bir de çıkartılış maliyeti var. Bu da düşülünce geriye bir şey kalmıyor. Ekonomileri petrole dayalı ülkeler de haliyle zorlanıyor.

Rusya bunlardan biri. İran diğeri. Venezüella falan da öyle. Irak’ın zaten bir ekonomisi bile yok. Ama bir anda umulmadık bir ülke, Suudi Arabistan’dan ekonomik olarak kötü sinyaller gelmeye başladı. Veriler Suudi Arabistan’da halkın yüzde 70’inin kamu sektöründe çalıştığını ortaya koyuyor. Yani her 10 kişiden 7’si öyle ya da böyle devletten para alıyor. Devlet de petrolden para kazandığına göre haliyle zorlanıyor.

Suudi ekonomi yönetimi, yaklaşan tehlikenin farkına varmış olmalı ki, önlemler almaya çalışıyor. Geçenlerde üst düzey yöneticiler ve bakanların maaşlarının yüzde 20’sinin kesileceği açıklandı. Bu tabii ki sembolik bir durum. Yoksa bu kesintilerin ekonominin geneli içindeki payı çok çok düşük.

Ve dün Suudi Ekonomi Bakan Yardımcısı “Eğer petrol fiyatları düşmeye devam eder ve Suudi hükümeti ekonomik ve kemer sıkma önlemleriyle harekete geçmezse, üç-dört yıl içinde krallığın iflas etmesi kaçınılmaz” ifadelerini kullandı.

Suudi yönetimine içeriden bir yönetici tarafından yapılan en açık uyarıydı.

Bir başka bakan ise kamu sektörünün, yani yüzde 70’in son derece verimsiz ve çalışanların kötü iş ahlakına sahip olduğunu söyledi. Bakan, sistemi eleştirerek, görevini bırakan kamu personeline bile maaşların ödenmeye devam ettiğini belirtti.

Bu arada geçen yıl 100 milyar dolar bütçe açığı veren Suudi Arabistan maaş ödemede kullanılan takvimi de değiştirdi. Şimdiye kadar maaş ödemelerinde Hicri takvimi kullanan yönetim artık Miladi takvime göre maaş ödeyeceğini açıkladı. Bunun sebebi Miladi takvimin, Hicri takvimden 11 gün daha uzun olması. Yani yönetim yılda 11 gün daha az maaş ödeyecek. Böyle ödenecek maaşların ilki ise yarın. Yani 27 Ekim.

Yaşanan teknolojik gelişmeler de ekonomileri petrole bağlı ülkeleri zorlayacak gibi görünüyor. Yani petrol tabii ki yine ana enerji kaynağı ama özellikle Batı’da yaşanan alternatif enerji üretim çalışmaları petrolün geleceği için hiç de olumlu şeyler söylemiyor.

Bizim de görmeye alıştığımız rüzgârgülleri, tartışılsa da hala kullanılan nükleer reaktörler, elektrikli otomobiller, güneş ışınlarını elektriğe çeviren sistemlerin baskısı her geçen gün artıyor. Nükleer dışındaki enerji türlerinin petrole göre en büyük avantajı da fosil kaynaklı olmadıkları için hem sürekli olmaları hem de çevreyi kirletmemeleri.

Petrol üreten ülkelerin süratle ekonomilerini çeşitlendirmesi gerekiyor. Ama bu saate kadar yapılmadıysa bundan sonra ne kadar yapılır bunu bilebilmek çok zor.

Böylesi yazılar yazınca durup, ‘iyi ki ülkemizde petrol yokmuş’ diye şükredeceğim geliyor.

HERKESİN BİLDİĞİ ‘MASAJ’ SIRLARI

Sıkışık trafikte adım adım araba kullanıyorsunuz. Elinde bir tomar renkli kartvizitler olan bir genç bir anda otomobillerin arasında beliriyor. Çok yapmaktan dolayı artık otomatikleşmiş bir şekilde elindeki kartlardan birini camınızla kapı kaportasının arasına sıkıştırıveriyor.

İşin yoksa uğraş. Çünkü zor çıkıyor arkadaş. Hele araba kullanırken. Çıkartamazsan camında “Mutlu Masaj salonu” yazan ve üzerinde muhtemelen bir Rus model resmi olan kartla yol almak zorunda kalıyorsun.

Bu gencin derdi belli. Bir ‘masaj salonu’ açılmış onun reklamını yapıyor. Karttaki telefon ise adı seksi tınılar içiren bir kadına aitmiş gibi yazılmış. Yani ne olduğu belli.

Kardeşim bu ülkede sanki bir Tayland, bir Çin olmuş. İnsanlar işlerinden çıkınca masaj yaptırmadan evlerine gitmezlermiş. Kimse kimseyi kandırmasın. Bu masaj salonlarında neler yaşandığını hepimiz biliyoruz. Sorun bizim bildiğimizi, sokaktaki insanın bildiğini polisin nasıl bilmediği.

Bu masaj salonları çok açık bir şekilde söylüyorum ki fuhuşa yataklık ediyor. Daha doğru deyişle fuhuş için masaj salonları kuruluyor.

Bilmeyen var mı?

Yok.

Eee peki, fuhuş yasal mı?

Hayır.

Buralara gerçekten masaj olmak için mi gidiliyor?

Hayır.

Buralarda çalışan kadınlar gerçekten masaj yapabiliyor mu?

Kesinlikle hayır.

O zaman bu ne perhiz bu ne lahana turşuşu.

Bu masaj salonlarının nasıl yıllardır işlemeye devam ettiğini ben burada yazamam. Çünkü başım derde girer. Ama şimdiye kadar bilmeyen, öğrenmeyen ve öğrenmek isteyen varsa lütfen sokağa çıksın. Karşılaştığı ilk erkeğe, devlet görevlisi olduğunu belirtmeden sorsun. Alacağı cevap benim kabulüm.