Kadınları şiddet ve baskıdan korumak amacı ile kaleme alınan 6284 sayılı yasa belli ki kimi zaman yanlış uygulanıyor. Veya daha doğrusu kasıtlı olarak yanlışa yönlendiriliyor.
Kanunun amacı son derece doğru. Yasa koyucu diyor ki, “Bu yasa, şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenler.”
Çıkarılış amacı bu kadar iyi olan bir yasanın Seren Serengil- Gülben Ergen kavgasında ne işi var? Ortada hakaret varsa, bu başka bir dava konusu. Eğer bu televizyonda gerçekleşirse hem dava hem RTÜK yolu var. Hal böyle iken kadınların ezilmesini ve belki de öldürülmesini önlemeye çalışan böyle bir uygulama sadece beyana dayalı olduğu için kimi zaman bilerek yanlış yönlendiriliyor. Yasayı “Kötüye” kullanan yanlış beyan sahiplerine ise yapılabilecek bir şey yok.
Bunun ortasının nasıl bulunabileceği de meçhul. Bir yanda gözü dönmüş adamların zulmü altındaki kadınlar, diğer yanda adeta bu kadınların sırtına basarak kendi kişisel intikamlarını almaya çalışanlar.
Aile Mahkemeleri ne yapsın? Böyle bir tedbir kararı almasa bir dert, alsa başka bir dert. Gözlemim, mahkemelerin “Ne olur ne olmaz” diyerek yapılan hemen her başvuruyu kabul ettiği. Ve hukuk çevreleri de çok iyi biliyor ki, bir üst mahkemeye yapılan itirazların ise yine çok büyük bir kısmı red ediliyor. Yani karar bir kez alındı mı, dönüş yok.
Çünkü devreye kamuoyu baskısı giriyor. Kimse “Koruma tedbiri alınmadığı için öldürüldü” sözlerine muhatap olmak istemiyor. Ancak bu sorun 3 günden 10 güne kadar zorlama hapisleriyle çözülebilecek bir sorun değil. Cinayet işleyecek, evlatlarının annesini öldürecek kadar gözü dönmüş bir adamı böylesi bir tedbirle düşündüğünü yapmaktan alıkoymak mümkün değil.
Bu noktada kolluk kuvvetlerinin önlem alması gerekiyor. Çünkü bir tebligat ile maalesef bunun önüne geçilemiyor.
Bu yasa çerçevesinde yaşananlar kimi zaman Seren Serengil örneğinde olduğu gibi magazinsel bir içeriğe bürünüyor. Gülben Ergen açıkça kendisiyle çok farklı konumda bulunan kadınlar için sağlanmış bir hakkı kullanıyor.
Bu olayda yasanın ruhuna uygun tek benzerlik, Gülben Ergen’in kadın olması.