Türkiye'de kimsenin hakkı yenmiyor. Ceza hak edene veriliyor.
Türkiye’de kimsenin hakkı yenmiyor. Ceza hak edene veriliyor. Kanıt varsa ceza var, kanıt yoksa beraat var…
İşte HDP Ağrı Milletvekili Leyla Zana’nın davaları ve art arda gelen beraat kararları!
Zana hakkında çeşitli tarihlerde katıldığı yürüyüş ve basın açıklamaları nedeniyle 8 yıldan 21 yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın ilk duruşması görüldü. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinde savcı esas hakkında hazırladığı mütalaasında Zana'nın cezalandırılması yönünde dava açılmasına rağmen, sanığın üzerine atılı suçları işlediğine dair mahkûmiyete yeterli şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı bir delil bulunmadığı gerekçesiyle bu suçlardan ayrı ayrı beraatına karar verilmesi yönünde görüş bildirdi.
Zana'nın avukatı İbrahim Çeliker, mütalaaya bir diyeceklerinin olmadığını, mahkemenin savcının mütalaasına ilişkin karar vermesini talep etti. Mahkeme Zana'nın "silahlı terör örgütüne üye olmak", "suçu ve suçluyu övmek" ile "kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama" suçlarından sanığın eylemlerinin sabit olmaması gerekçesiyle beraatına karar verdi.
Zana’da diğer HDP milletvekilleri, CHP Milletvekili Enis Berberoğlu diğer milletvekilleri gibi milletvekillerinin yasama dokunulmazlığının kaldırılması ardından Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma kapsamında 8 Şubat'ta Diyarbakır'da gözaltına alınmış ifadesi alındıktan sonra "adli kontrol" şartıyla serbest bırakılmıştı. Zana hakkında hazırlanan 156 sayfalık iddianame, Demokratik Toplum Kongresi'nde yürüttüğü faaliyetleri, 2012 yılında yasaklanan Nevruz etkinliğine ve yaşamını yitiren PKK’lıların cenazesine katılması ve 2012 yılında 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinliğinde yaptığı konuşma suçlama konusu yapılmıştı. Zana, 2012 yılında katıldığı Nevruz etkinliğinde "örgüt propagandası olabilecek tarzda zafer işareti yapmak" ile suçlanmıştı. Zana, "örgüt üyesi olmak", "Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama" ve "Suçu ve suçluyu övmek" iddiaları ile suçlanıyordu.
Ama bağımsız savcılar ve hâkimler vicdanlarına göre olaya baktılar, kanıtları kabul etmediler ve beraat kararı verdiler. Hâlbuki Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi bu hâkimler Ankara’dan emir alsalardı netice çok değişik olabilirdi.
Yani CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu adalet aramak için taa İstanbul’a kadar yürümesi gerekmiyordu… Diyarbakır’a bir uçak bileti bile alsa adaletin alasını orada bulabilirdi…