Yüreğimiz Gazze halkı için can çekişen çocuklar, insancılar için çarpıyor, Kahire'deki müzakerelerden ölümleri durduracak bir karar çıkıp çıkmayacağı sorusu zorluyor beynimizi.. Ve en acısı; farkındayız, biliyoruz İsrail'in Filistin'i ezmeden durmayacağını..
Ümidimiz bu değildi.. Sönmeye yüz tutan Filistin aşkını son bir kez ateşlemekti yola çıkarken hedef.. Filistinlilerin çektiği acılar yanında İsrail halkının ve onunla birlikte dipsiz kuyunun başında bekleyenlerin yorulduğu, 7 Ekim şokunun pas tutan kilidi kırıp çözümün önünü açabileceği sanılmıştı..
Ama öyle olmadı..
Yorulmak şöyle dursun ‘Fırsat bu fırsat..’ diyerek düğmeye bastı ‘Küçük/ büyük İsrailler..’ Hazır etrafımız kendimizi savunmamızın hakkımız olduğuna, bu nedenle saldırmamızı (varsın biraz orantısız şiddet kullanmış olsak da) meşru müdafaa olarak görmeye hazır dostlarla çevriliyken ‘vur’ emri vermemek için kim elimizi tutabilir ki?.. Karşımızda köşe yastığı misali toprak parçasına sıkışmış, el yapımı füzelerle savaş kazanacağını hayal eden HAMAS mı, ümidini ona bağlayan halk mı direnecek?
Sonuçta kundaktaki bebekten, hamile kadınlara, yaşlı, genç, sakat onbinlerce Filistinli toprağa düştü..
Dün Refah kapısını ele geçirip alametlerini dikti İsrail ordusu.. Filistin bayrağını paletlerin altına atıp tankın yolu dışında kalanını ayaklarıyla çiğneyip sürüklediler.. ‘..Refah’ta dört Kassam Tugayı var.. Yok etmeden bırakmayacağız..’ iddiasındaydılar.
El kadar toprağa 2. Dünya Savaşı’nda Hiroşima’ya atılan atom bombasının dört katı güçte bomba yağdırdığı halde diz çöktüremeyen; HAMAS’ın elindeki rehineleri kurtarmadığı için gece- gündüz kendi halkı tarafından protesto edilen; soykırım suçuna alkış tutup silah sağlayarak katılan, uluslararası alanda her üniversitede lanetlenen tecavüzün bilinen iki sorumlusu var ABD başkanı Biden ve yanında sevgili BiBi’si..
Gelinen noktada herkesin merak ettiği HAMAS’ın bundan sonra ne yapacağı; nasıl bir gelecek planladığı..
Aziz Nesin’in lafı takıldı aklıma ‘Başımıza gelenlerden korkmadığımız için bütün korktuklarımız başımıza geldi’ derdi.. Ve Tevfik Fikret’in Zelzele’deki ünlü mısrası “Zafer biraz da hasar ister!..”
İsmail Heniye’ye söylenecek çok şey var aslında.