Öncelikle İslam ekonomisi dinlerden bir dinin paradigması üzerine kurulmaz.
Geçtiğimiz hafta İslam ekonomisi nedir meselesini yazdık. Derinlikli bir okuma sunmuş olduk ama bu tartışmaların anlaşılması Türkiye’de on yılları aşacaktır. Anlaşılması içselleştirileceği anlamına da gelmez. Olacak olan ideolojik saplantılıların içten içe kendilerini kemirmeleri olacaktır. Gene de biraz daha süreyi iyileştirmek için İslam ekonomisi ne değildiri tartışmak faydalı olabilir.
Öncelikle İslam ekonomisi dinlerden bir dinin paradigması üzerine kurulmaz. İslam ekonomisi tek dinin iktisadi paradigması olan dayanışma üzerinden iktisadın yeniden okumasıdır. Bilim rekabetin asıl öğe olarak çoktan geri de bırakmışken ekonomik strüktüre en çarpıcı açılım İslam ekonomisidir.
İslam ekonomisi faizsiz ekonomi değildir. Ham yobazların faizi yasaklayan iktisadi model kınamalarına bakmayınız. Faiz bir detaydır. Gene de bu güruh gerçekten İslam ekonomisinin dinamiklerini anlayabilecek nüfuz-u nazar sahibi de değillerdir. Değillerdir ama faizin tüm hukuk sistemlerinde yasak olduğu gerçeğini de göz ardı ederler. Finansal aracıların ya da finansal araçların faizli iş ve işlemler görmeli istisnaidir. Faiz dünyanın her yerinde katı kurallarla yasaklanmıştır.
Kumar keza yasaktır. Sadece ayrılmış kumar havzalarında gayrimeşru bu faaliyetin gerçekleştirilmesi istisna uygulamasıdır.
İnsan sağlığına ve çevreye zararlı unsurların ticari iş ve işlemlere konu edilemeyecek olması bugün yükselen sürdürülebilirlik yaklaşımının da ana konusudur. İslam ekonomisinin insan hakları zaviyesinden bir açılım olmadığının da altını çizmek isterim. O güruhun hiçbir zaman cesaret edip yüklenemeyeceği kul hakları zaviyesinden bir okumadır İslam ekonomisi. Bu evren ve bu dünya sadece insanın yuvası değildir.
Belirsizliklerin ortadan kaldırılması meselesi… Hangi aklı firarda böyle bir ilkeden beri kalabilir ki? Üretim faktörlerinin kendisini gerçekleştirmesini bu denli kaygı edinen bir iktisadi mimari daha mevcut mudur?
İşte bu saydığım dört unsur İslam ekonomisi ve finansının temel kaideleri kabul edilir ki evrensel değerlerdir. Faiz için doğru iktisadi paradigmaya arkasını dönenler faizin asıl sermayedarı mağdur ettiğini analiz edebilecek durumda da değillerdir.
Gene de bunların arkasında öyle durulmaktadır ki İslam ekonomisi ve finansı kaygısı olanların dahi pervasızca bunların fikirlerini savunduğunu görürsünüz. Bu kesim işte İslam ekonomisinin ne olduğunu en son anlayacak kesimdir.
Tüm bunlara rağmen İslam ekonomisinin tek kaidesi vardır. O da dayanışmadır. Gerisi detaydır. Onun uygulamalı iktisat başlığının unsurlarından olan İslami finans faizsiz finans değil, dayanışmanın finanstaki yansıması olan “risk paylaşım” finansıdır. Risk paylaşımı, finanstaki asıl unsurdur.
Faizli finans kuru bir ırmak gibidir. Mevduat, tahvil/bonodan ibarettir. Kendini faizli ekonominin dostu, İslam ekonomisi düşüncesinin bıyık altından güleni olarak konumlayanlar işte bu kuru ırmağın çamurunda debelenenlerdir. Ellerindeki ilim değil, kendisine dahi faydası olmayan malumattır.