Türkiye'nin son dönemde aldığı siyasi ve ekonomik tedbirlerin, bölgedeki gelişmeler göz önüne alındığında toplam kamu yararına dönük olduğu görülüyor.

Türkiye’nin son dönemde aldığı siyasi ve ekonomik tedbirlerin, bölgedeki gelişmeler göz önüne alındığında toplam kamu yararına dönük olduğu görülüyor. Başkanlık sistemi, bütçe çalışmaları, savunma yatırımları gibi son dönemin tartışılan politikaları, Türkiye’nin bölgede sürdürülebilirliğini ve rolünü güçlendirecektir. Bölgemiz siyasi olarak bir kaos içerisindedir. Bu ortamda güven ülkesi olmak belirleyici olacaktır.

Katar, Lübnan, Yemen, Suudi Arabistan gibi bölge ülkelerindeki gelişmeler Türkiye için siyasi, içtimai ve iktisadi anlamda hem risk hem de yeni imkânlar ortaya çıkarmaktadır. Bunları tecrübe ettik.

Son dönemdeyse İran’da süregelen belirsizlik farklı bir boyuta taşınmıştır. İran’daki sokak olayları diğer bölge ülkelerindeki gelişmelere benzer olarak iktisadi açıdan ele alınmalıdır. Ekonomi özelinde konuyu değerlendirmek için önce genel olarak İran’ın durumuna ve iktisadi seyrine bakmakta fayda vardır.

İran, gayrisafi yurtiçi hasıla bakımından 1980 öncesi dönemde Türkiye’den daha büyük bir ekonomiyken, bugün toplamda Türkiye’nin gayrisafi yurtiçi hasılasının yarısına ulaşamamaktadır. Keza gayrisafi yurtiçi hasıla sıralamasının ilk yirmi beş sırasında yer alan diğer ekonomilerle karşılaştırıldığında da durumu benzerdir.

gjknb2

İran’ın içinde bulunduğu iktisadi ve siyasi sorunlar önemli bir pazarın atıl kalması sorununu ortaya çıkarmaktadır. Bu öyle bir pazardır ki coğrafi ve kültürel olarak bize çok yakın konumlanmıştır. Gerek nüfusu gerekse enerji üretiminden beslenen mali imkânlarıyla İran, önemli bir ticaret potansiyeline sahiptir. Ancak bu alım gücü verilere yansımamaktadır. Aslında bu durum dolaylı olarak Türkiye ekonomisinin gelişimini de etkilemektedir. İhracat anlamında potansiyelimiz atıldır. Altını çizerek söylemek gerekir ki sadece İran’a ticaretle son gelen ihracat rekoru yüzde15 geliştirilebilir.

Fakat İran’ın iktisadi anlamda 30 yılı aşan sıkışması kalkışma olarak patlak vermiştir. İran bu durumu aşacaktır. Gene de bu yeni durum, İran ile ticaret potansiyelimizin atıl halinin sürmesine neden olacaktır. Ancak bu negatif etkisinin yanında temel sorunumuz olan yatırımların finansmanı özelinde bir imkânı da açabilir.

Hatırlarsanız, Yunanistan’da ekonomik kriz yaşandığında Türk bankalarının Selanik şubeleri fon toplama rekorları kırmıştı. Bugün bankalarımızın İran içerisinde şubeleri bulunmuyor. Fakat İran vatandaşlarının Türkiye’ye girişlerindeki esneklikler banka hesaplarına dönüşerek Yunanistan krizine benzer bir iktisadi faydayı ekonomimize sunabilir.

İran vatandaşlarının Türk bankalarında hesap açma talepleri öteden beri güçlüdür. Ancak İran vatandaşlarına hesap açılmasında MASAK’ın “aşırı” hassas tutumu bu bakımdan caydırıcıdır.

İran vatandaşlarına hesap açılabilmesiyle ilgili standartların diğer ülke vatandaşlarına uygulanan standartlar seviyesine çekilmesi gerekmektedir.

Türkiye bir atılımın eşiğindedir. Kaynak tarafının güçlendirilmesi gerekmektedir. Banka temelli bir ekonomi yapısına sıkışmış olmamız hasebiyle bankaları ya yurtiçinde yahut yurtdışı şubeleşmede etkin kullanmamız gerekmektedir.

Dünyada benzer kurumlar arasında en dikkatlisi olan MASAK’ın tüm gayretlerine rağmen ABD’de bir tiyatro oynanmıştır. Bu durum göstermektedir ki o kadar hassas olmaya gerek yoktur.