Evlatlarını PKK'dan kurtarmak için HDP'nin kapısında oturan annelere HDP'den şu cevaplar geldi; 'Çocuklarınız burada değil, biz nereden bilelim, şov yapmayın...'
“Güneydoğu yeniden ısınmaya başladı! Sokak aralarından fısıltılar, olaylar işitilmeye başladı! Uyuşturucu madde ekimi hızlandı! Yakın zamana kadar örgüte eleman (gençleri) kazandırma eylemleri neredeyse bitmişti. Hatta ikna çalışmaları ile teslim olmalarda yüksek çıtalara ulaşılmıştı. Fakat son günlerde kandırarak veya kaçırarak PKK’nın tuzağına atılan çocukların sayısı artışa geçti.” HABERİNİZ VAR MI?
Bunları ve daha fazlasını köşemde yazmıştım geçtiğimiz günlerde, Güneydoğu’dan gördüklerimi size aktarırken. Bu arada yayınlandığı gün köşe yazımı Twitter’dan paylaştım ve hiçbir gerekçe belirtilmeden hesabım bloke edildi! Ki sosyal medyada yaptığım her paylaşımda ‘sevgi, saygı, etik değerler’ unsurlarını merkezde tutan ben, herkese lütfen ‘saygı’ diyerek kendimi paralayan ben, sonra sebepsiz yere hesabı bloke edilen yine ben! Güneydoğu deyişiyle ‘Allah seni ala da geri vermeye inşallah Twitter.’
Ne kadar üzülsem de ya sabır diyerek yeni hesap açmaktan ve ‘Ey Twitter seni ilahi adalete havale ediyorum’ demekten başka bir şey elimden gelmedi. Canımız sağ olsun...
O günkü yazımın hemen ardından yüreği evlat acısıyla dolan analar ve yakınları HDP’nin kapısında acılarını haykırmaya başladı.
Evlatlarını PKK’dan kurtarmak için HDP’nin kapısında oturan annelere HDP’den şu cevaplar geldi; ’Çocuklarınız burada değil, biz nereden bilelim, şov yapmayın...’
Hadi HDP’nin analara verdiği bu cevapları ‘objektif’ olarak analiz edelim. Evet anaların çocukları HDP binasında değildi doğru. Fakat o çocukların nasıl ve nereye gittiklerini sormanın adresi orasıydı!
HDP’li belediyelerin okul gezileri, yaz kampları, piknikler, sosyal etkinlikler maskesi altında beynini yıkadığı ve zorla örgüte kazandırdığı çocuklar ne çabuk unutuldu...
Kaç çocuk ana kucağına, kaç ana da evlat kokusuna hasret bırakıldı? Korkudan konuşamayan, heba edilen evladının hesabını soramayan, ömrünü evlat hasretiyle tamamlayıp başını mezara koyan kaç anne oldu? Bilen var mı?
Ne büyük başı varmış ne bitmez çilesi varmış şu anaların...
Uzun lafın kestirme haliyle örgüte kazandırılan çocuklar konusunda HDP’nin hiçbir şekilde kendini savunacak, üzerinden suçu savacak cümlesi yok! Ha elbette geçmişte gençlerin dağa çıkmasında örgütün yanı sıra devlet içerisinde yer alan kademelerin de payı vardı. Bunu kimse inkar edemez. Etmiyor da.
‘Bir el vurdu öbür el kaçırdı’ geçmişin anlatımı bu maalesef!
Gelelim HDP’nin ‘şov yapmayın’ cevabına. Kim için, ne için şov? Esprilerimizin baş mimarı olan kuşun beyni bile ‘evlat için her şeyi yapmak’ üzerinde yön bulurken acılı annelere ‘şov yapmayın’ demekten öte bir hakaret yok diye düşünüyorum! Bununla birlikte anneler; sizin acınızı medyaya malzeme yapmaya çalışanlara da lütfen dikkat diyorum! Dikkat!
Ve bir sitemimde bu konuya Fransız kalmayı tercih edenlere. Hak, hukuk, adalet, çiçek, böcek, ağaç diye yeri göğü inleteler son zamanlarda söz konusu PKK ve PKK mağduru insanlar olunca bir anda süt dökmüş kediye dönüyor ne hikmetse. Acılar üzerinde ayrışmak kimseyi ne haklı yapar ne de güçlü!
‘Paylaşarak küçültmediğimiz her masumun acısı hepimizin ayağına dolanacaktır er ya da geç...’