Türkiye'nin hafızalarda kalan iki büyük uluslararası yarışı vardır. Biri Avrasya Maratonu diğeri de Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu.
Türkiye’nin hafızalarda kalan iki büyük uluslararası yarışı vardır. Biri Avrasya Maratonu diğeri de Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu. Avrasya Maratonu’nun ismi bir süredir İstanbul Maratonu adıyla yapılıyor ve bu yıl 6 Kasım 2022 tarihinde 44.’sü düzenlendi. Bir diğeri de bu yıl 57.’si düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’dur. Herkes bu yarışa kısaca “Tur” der. Benim de yönetiminde uzun süre görev aldığım bu büyük organizasyonun basın ayağında 40 yabancı ve 40 Türk olmak üzere yaklaşık 80 gazeteci, televizyoncu, radyocu vb. medya mensupları misafir edilirler. Bunlardan bağlı bulundukları medya kuruluşlarında Tur ile ilgili daha fazla yer vermeleri beklenilir. Çoğunlukla da olumlu haberler servis edilir. Biri hariç.
Yarışın hangi günü olacağı belli olmadan her gün yazı yazdığı gazete sayfasında takip ederdik kendisini. Acaba bu yıl organizasyonla ilgili ne yazacak. Hiç boş geçmezdi. Belli ki haber kaynakları da çok güçlüydü. Mutlaka eleştirisiyle birlikte Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nu köşesinde yazardı. Hep doğru tespit yapardı ve düzenleyenlerin hafife aldığı ama sorunun faciaya neden olabileceği veya Tur’u ucuzlaştıracak ihmalkarlıkları işlerdi. Çok sert yazardı. Haklı da olduğundan ne tekzip edilirdi ne de uyardığı için teşekkür de edilmezdi kendisine. Sevimsiz gelirdi düzenleyenlere ama tespitleri mutlaka not edilirdi. 58.’sinde aramızda olmayacak.
Herşey yok hiçbirşey var!
Türk spor basınının diğer bir duayenini de yakın zamanda kaybettiğimiz Halit Kıvanç’ın kitaplarını üniversite öğrenciliğimde okumuştum. Aklımda kalan kısmı ile “O mürekkep ele bulaştı mı bırakamazsın yazmayı” derdi ve ben de 1999 yılında başladığım köşe yazarlığını bırakamadım. Ara verdim ve bazen uzun sürdü ama yine döndüm. Yazmak ve yazdığının başkaları tarafından okunacağını bildiğin zaman o kalemi oynatmak kolay olmuyor. Hakkını vermen lazım. Araştırmak zorundasın. Bilgilenmek zorundasın. Bir daha yazmaya yüzün olması için dosdoğru yazmalısın. Benim ailemden aldığım terbiye bunu gerektiriyor. Babam öğretmendi. Kutsal bir meslek. Bencil davranamazsın. Bunu zayıflık olarak görenler var. Ben de öğretim görevlisi olarak hep insanları kazanmaya çalıştım. Kırmak kolay ama ben de zoru seçtim ve hep ürettim. İyi olduğunu gördüğüm insanları ödüllendirdim. Topluma faydalı insanlar yetiştirdim ve yetiştirmeye davam edeceğim Halit Kıvanç’ın Hakim olarak ilk atandığı “Her Şey Yok Hiçbir Şey Var” dediği memleketin çocuğu olarak.
Allah her iki duayen gazetecimize rahmet eylesin. Mekanları cennet olsun.