Bizde klasik bir sözdür, "Hak verilmez alınır." Bu söz artık geçerliliğini yitirdi.

Hepinizin yeni yılını kutluyor, sağlık mutluluk ve başarılar diliyorum. (M.A)

Bizde klasik bir sözdür, “Hak verilmez alınır.” Bu söz artık geçerliliğini yitirdi. Çünkü, artık işçinin memurun hakkını işverenler (devlet de dahil) ne yazık ki istedikleri kadar veriyorlar.

Son asgari ücret tartışmaları da bize bunun hep böyle olduğunu gösterdi.

Üç büyük işçi konfederasyonun (TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, DİSK) haklı talepleri karşılık bulmadı ve en az (asgari) ücret ancak 2 bin 825 TL oldu. Açlık sınırına yakın bir maaş gibi nitelense de sonuç değişmedi.

İşçi konfederasyonlarının temsilcilerinin dediği değil, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) temsilcilerinin dediği oldu gibi. Devlet de bunu seyretti.

İşçilerin ve memurların örgütlendiği bu sendikaların hak aramada ne kadar etkili olup olmadığı böylece ortaya çıktı. Üye sayısına bakmadan temsil gücüne de bakmak gerekir. Örgütlülük oranında başta geldiğini sandığımız en önemli sektörlerden havacılığa bir bakalım.

Bu sektörde 295 bin kişinin çalıştığını Bakan Adil Karaismailoğlu söylemekte ama ne kadarı sendikalıdır bilen yok. Sektörde işçi ve memur sendikaları o kadar çok ki, saymakla bitiremeyiz.

Aylardır haklarını arayan Atlas Global Havayolları’nın işten çıkarılan, eski çalışanlarının A.Z.A.P Platformu (Atlas Zedeler Adalet Platformu) bizi havacılık sektöründeki sendika, dernek ve vakıf örgütlenmelerinin hangileri olduğunu ve neler yaptıklarını araştırmaya yöneltti.

Sendikalardan önce onların bağlı olduğu üst kuruluş olan konfederasyonların kaç adet olduğuna bakmakta yarar var.

İŞÇİ SENDİKALARI KONFEDERASYONLARI

1-Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ)

2-Türkiye Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ)

3-Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK)

4-Aksiyon İşçi Sendikaları Konfederasyonu

5-Bağımsız sendikalar.

Bu konfederasyonlara bağlı olan ve havacılık sektöründe faaliyet gösteren yetkili sendikalara baktığımızda yetkili sadece iki sendika görebiliyoruz.

Türkiye Sivil Havacılık Sendikası (HAVA-İŞ) THY’de yetkili. Türk-İş’e bağlı. Üye sayısı: 22 bin 526 kişi.

Havayolu Çalışanları Sendikası (HAVA-SEN) Bağımsız. Yetkisi yok. Üyesi 2 bin.

Öz Çelik İş Sendikası. THY Teknik’te yetkili. HAK-İŞ’e bağlı. Üye sayısı: 30 bin. (Bunun 7 bini Havacılık iş kolunda)

MEMUR SENDİKALARI KONFEDERASYONLARI:

1-Memur Sendikaları Konfederasyonu (MEMUR SEN)

2-Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK)

3-Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (TÜRKİYE KAMU SEN)

4-Birleşik Kamu İş Görenleri Sendikaları Konfederasyonu (BİRLEŞİK KAMU SEN)

5-Bağımsız Kamu Görevlileri Sendikaları Konfederasyonu (BASK)

6-Kamu Çalışanları Hak Sendikaları Konfederasyonu (HAK-SEN)

7-Çalışanlar Birliği Sendikaları Konfederasyonu (ÇALIŞAN -SEN)

8-Tüm Memur Sendikaları Konfederasyonu ((TÜM MEMUR SEN)

9-Anadolu Eksen Kamu Sendikaları Konfederasyonu (ANADOLU SEN)

10-Şehit ve Gazi Sendikaları Konfederasyonu (ŞEHİT GAZİ SEN)

11-Manevi, İlkeli ve Liyakatlı Sendikalar Konfederasyonu (MİL-SEN)

12-Yurt Sendikalar Konfederasyonu (YURT SEN)

13-Bağımsız Sendikalar (BAĞIMSIZ)

Şimdi diyeceksiniz ki, memurlar için bu kadar çok konfederasyon varsa, acaba bunlara bağlı ne kadar sendika vardır?

Bizi sadece Ulaştırma Bakanlığı’na ait işyerlerinde havacılıkla ilgili işlerde çalışanların üye olduğu sendikalar ilgilendiriyor. Bu durumda en az bu sayı kadar da konfederasyonlara bağlı sendikadan söz etmek mümkün. Bu kadar çok sendikaya rağmen, sektör iş kollarında sendikalı memur sayısı ne yazık ki, sanıldığı gibi hiç de fazla değil.

Bu sendikalara en fazla TCDD ve diğer genel müdürlüklerde çalışanlar üyedir.

Hepsi havacılıkta olmayan, bakanlıkta 7-8 bin, DHMİ’de 10 bin ve SHGM’de de sadece 600-700 kişi sendikalı çalışıyor. Tüm bunların toplamından daha çok üye 27 bin kişiyle Devlet Demir Yolları’nda.

Bu nedenle ulaştırma hizmet kolundaki sendikaların genel başkanlarının biri hariç hepsi demiryolcudur. Ulaştırma ve Havacılık Kamu Çalışanları Sendikası Genel Başkanı havacılık kökenlidir.

Yani, çok sendika, daha çok sendikalı işçi anlamına gelmiyor. Küçük olsun benim olsun mantığıyla sabah erkenden kalkan sendika kurarsa olacağı budur. Memur sendikalarının üye sayısı sadece 1 milyon 723 bin kadar. Tüm Türkiye’deki toplam işçi sayısı ise 14 milyon 251 bin iken, sendikalı işçi sayısı da, 1 milyon 946 bin. Sendikalı işçi oranı yüzde 13.84 gibi düşük bir düzeydedir.

Adı büyük, sayısı çok bu sendikalar hak aramada ne kadar başarılı olabiliyor ne kadar söz geçirebiliyor bunu son yapılan an az (asgari) ücret tespitinde gördük.

Sendika kavramının içinin boşaltıldığını ve en büyük başarılarının zorunlu aidat toplamak olduğu bir dönemden geriye kalan ne yazık ki, lüks makam araçları ve yüksek gelirleriyle sendika ağalarıdır.

Sektörde, sendikalardan sonra ikinci sırayı dernekler almaktadır. Bunların başında TALPA -Türkiye Havayolu Pilotlar Derneği, TASSA-Havayolları Kabin Memurları Derneği - UTED-Uçak Teknisyenleri Derneği, TATCA-Türkiye Hava Trafik Kontrolörleri Derneği, HAVALTED- Havacılık Elektriği Teknik Elemanlar Derneği, HTD-Havacılık Tıbbi Derneği, Türkiye ARFF (Havaalanı Kurtarma ve Yangın Görevlileri) Memurları Derneği, TAESA- Türkiye Hava Trafik Emniyeti Elektronik Teknik Elemanlar Derneği, SİHAGÜVDER-Sivil Havacılık Güvenlik Derneği, TAIMA- Türkiye Havacılık Bilgi Yönetimi Derneği.

Bu derneklerin sendikalardan çok daha yararlı işler yapabildiklerini görüyoruz.

Vakıf olarak, halen PİL-VAK Pilotlar Vakfı, THY çalışanları tarafından kurulan Türk Havak ve özel sektördeki havacılık kuruluşlarının yöneticilerince kurulan Havak Vakfı faal çalışmaktadır.

Üyelerine bir takım sosyal konularda katkı sunan bu vakıfları da sektördeki örgütlenmeler arasında sayabiliriz.

Sivil toplum kuruluşu olarak sendikalar dernekler ve vakıflar olmasa olmazların başında geliyor. Bu kuruluşları sevk ve idare edenlerin iş bilmemesi, makam ve mevki hırsına kapılıp, buraları bir arpalık olarak kullanmaları sonucu sendikalar ve bazı dernekler başka amaca saptılar.

Bu gibi kurumlara çöreklenen yönetici takımının ayıklanıp, uzaklaştırılması da ancak bu kuruluşların duyarlı üyelerinin konuya el atmasıyla gerçekleşebilir. İşte ancak o zaman “Hak verilmez, alınır” sözü gerçek olur ve hayata geçer.

Güvenli yarınlara Türkiye’m.