Galatasaraylılar hata etti. Hem de büyük hata.

Galatasaraylılar hata etti. Hem de büyük hata. Duygusallıkmış, bağlılıkmış falan hepsi hikaye. Üstelik kafaları da karışık. Kulüp üyeliğinden çıkarılanlar ile kalanların isimleri yan yana yazıldığında nasıl saçmaladıkları ortaya çıkıyor. Gelin bakalım:

Galatasaray’ın Yıllık Olağan Mali Kongresi toplandı. Gündem maddelerinden biri de, geçmişte alenen FETÖ’cü olduğunu açıklayan, FETÖ yapılanması için hareket etmiş kimi sporcuların ve üyelerin kulüpten çıkartılması vardı. Yönetim kurulunun çıkartılmasını istediği eski savcı Zekeriya Öz, tutuklu valiler Hüseyin Avni Mutlu ve Şahabettin Harput, eski futbolcular Hakan Şükür, Arif Erdem ve İsmail Demiriz ile iş adamı Hazim Sesli ile ilgili oylama yapıldı.

Bu isimlerden Hakan, Arif ve İsmail kulüpte futbol oynamışlardı. Diğerleri belli ki “itibarlı” bazı kişilerin araya girmesi sonucu kulübe üye yapılmıştı. Yoksa Galatasaray Kulübü bildiğiniz gibi dışarıya son derece kapalı bir yapıdır. Mümkünse kimseyi almaz.

Oylamada Zekeriya Öz, Şahabettin Harput, Hüseyin Avni Mutlu, İsmail Demiriz ve Hazim Sesli'nin üyelikten çıkartılması oy çokluğuyla kabul edildi. Hakan Şükür ve Arif Erdem'in kulüp üyeliğinden ihraç edilmesi ise oy çokluğuyla reddedildi.

Şimdi Galatasaraylılara sorular: Bağıra bağıra FETÖ’cü olduklarını ilan edenler kulübünüzün üyesi olabilir mi? Hakan ve Arif’in FETÖ’cü olduklarına dair bir şüpheniz var mı? (Muhtemelen hiç yoktur. Çünkü bu futbolcuların kendileri bile bu durumu kabul eder.) Eğer Hakan ve Arif, FETÖ’cü oldukları biline biline ihraç edilmedilerse takımda futbol oynamak aklanma sebebi mi? Eğer futbol oynamak aklanma sebebi ise İsmail’i niye attınız? İsmail’i attı iseniz, Hakan ve Arif’i niye tuttunuz? Kulüp üyeliği konusunda hukuki açıdan eski bir futbolcu ile eski bir vali arasında hiç bir fark yokken, hangi düşünce ile Hakan ve Arif’i korudunuz.

Bu sorular uzatılabilir. Ama Genel Kurul’un buna verecek bir cevabı yoktur. Dediğim gibi belli ki kafaları karışık.

Öte yandan dikkatimi çeken iki ihraç daha var. Bunlar FETÖ yakınlığı falan değil, “Farklı nedenler” diye açıklanan bazı sebeplerden olan Mehmet Koçarslan ve Mehmet Uğur Sunakan’ın ihraçları.

Sunakan’ın ihraç sebebi Galatasaray’ı hakaret içeren paylaşımlar yaptığı imiş. Ama diğeri çok daha ilginç. Koçaslan tanıdık bir isim. Yılbaşı gecesi basılan Reina’nın işletmecisi. Sadece onun değil. Galatasaray Adası’na kurulan Su Ada’nın da işletmecisi. Koçaslan, kulüp ile tartışıyor. Yani ticari bir sıkıntı var aralarında. Genel Kurul’un “Farklı sebepler” diye açıkladığı şey herhalde bu.

İşte başlıkta anlatmaya çalıştığım şey de buydu. Genel Kurul, ticari olarak takıştığı bir şirketin sahibini “çıkarına dokunduğu” için üyelikten çıkartıyor, ama 250 kişinin ölümüne neden olan, ülkeyi ele geçirmeye çalışan bir örgüte bağlılıklarını bağır bağır açıklayan iki eski futbolcusunu koruyor.

Galatasaray zaten topluma kapalı yapısı, bir kitlesel spor kulubü olmasına rağmen adeta oligarşik yönetimi ile tepki çekiyor. Şimdi buna bir de, “FETÖ’cüleri korudular” damgası ekleniyor.