Çok değil daha üç vakte kadar o basın toplantılarında yer almak için kırk takla atan o zamanlar akredite olamayan sözüm ona spor gazetecisinin başını çektiği bir grup spor medyası çalışanı!
Tarih: 5 Ağustos 2018. Yer: Konya.
Olay yeri: Galatasaray ile Akhisarspor’un karşılaştığı Süper Kupa final maçının oynandığı Konya Büyükşehir Belediye Stadyumunun basın toplantı odası.
Galatasaray’ı penaltı atışları ile mağlup eden Akhisarspor, Süper Kupa’nın sahibi olmuş ve bu büyük bir başarı.
Hasta halimle otelime gitmek yerine işime saygımla maç sonu basın toplantısındayım.
İsimleri lazım değil bazıları yılların emektarı, birçoğu benim gibi İstanbul’dan görevli gelmiş 15 kadar çoğu Galatasaraylı kimliğiyle tanınan ve Galatasaray’ı takip eden gazeteci var basın toplantı odasında.
Önce Fatih Terim geldi.
Maç değerlendirmesini yaptı, soruları cevapladı ve yerinden kalkarak odadan çıkmaya yöneldi ki o da ne?
Terim daha salonu terk etmeden o maç için kurumlarınca Konya’ya göreve gönderilmiş 12 kadar spor medyası çalışanı ayağa kalktı ve çıkışa yöneldi.
Oturduğum yerde çıkanların ardından bakakaldım.
Benzerlerine defalarca şahit olmuştum ama bu sonuçları itibariyle farklı bir basın toplantısıydı ve ben olan biten karşısında şaşkındım.
Salonda sadece ben ve bildiğiniz haber ajans muhabirleri dahil 3 kişi kalmıştık.
Süper Kupayı alan Akhisarspor’un o zamanki teknik direktörü Saffet Susiç’in ne diyeceği bu kadar mı önemsizdi ki salon bir anda boşaldı diye sorarken kendi kendime bir kez daha bu mu spor medyasının geldiği nokta diye de hayıflanmaktaydım.
O geceye, orada yaşanan meslek adına çarpıklığa dair daha çok şey yazabilirim ama, çuvaldızı Fenerbahçe, Trabzonspor maçı sonrası basın toplantısında oynanmaya kalkılan tiyatro ve onun başrol oyuncularına saklayayım iyisi mi.
Şimdi.
Çok değil daha üç vakte kadar o basın toplantılarında yer almak için kırk takla atan o zamanlar akredite olamayan sözüm ona spor gazetecisinin başını çektiği bir grup spor medyası çalışanı! Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal’ın maç sonu basın toplantısında soru almayacağını açıklaması üzerine bana göre büyük bir samimiyetsizlik ve eyyamla salonu terk ederken, pek tabi ki aynı salonda yer alan ben ve birkaç medya mensubu bu tiyatroya alet olmadık.
Bakın sevgili okur.
O toplantıyı terk edenlerin başı ve şürekası gerekçe olarak Yanal’ın soru almamasını gösterse de işin aslı hiç de öyle değil bilesiniz.
O akşam Ersun Yanal üzerinden yapılan provokasyon Türk spor medyasının bağıra bağıra geldiği dip noktayı görmemiz açısından çok ama çok önemlidir.
Her geçen gün hızla güven kaybeden medyanın etiğinden, ilkesinden, işleyişinden bir haber ‘amigolara’ gazeteci nüfuzu sağlarsanız olacağı budur işte.
Başta da yazdım ya. Yakın zamana kadar o basın tribününe gireyim diye kırk takla atan bugüne geldiğimizde şu veya bu şekilde de amacına ulaşanlar, hatta düne kadar o akşam terk ettiği basın toplantı odasında ‘Bu Fenerbahçe düşer’ diye bir ağlamadığı kalanlar, bugün gelmiş Fenerbahçe üzerinden güç gösterisi yapıyor. Olan budur.
Yoksa ortada bahsettikleri gibi bir mesleki dik duruş falan yoktur.
Kaldı ki yaptıkları da dik duruş değil, koca bir camiaya Yanal üzerinden diklenmektir.
Bakın tiyatro sever beyler.
Biz kırk kişiyiz birbirimizi biliriz. (Sizin bilmediğiniz de tam da budur)
O akşam bir tiyatro oynadınız ama bilin ki sizin gibi kötü oyuncuların pespaye oyunlarını biz seyretmeyiz. Bazıları gibi de oyununuza figüran da olmayız.
Hadsizlik sayarım, tenezzül de etmem size meslek öğretecek değilim ama madem Ersun Yanal soru alsaydı ne soracağınızı o çok sevdiğiniz, şekilden şekile girdiğiniz sosyal medya hesaplarınızdan açıkladınız o zaman şunu söylemeliyim.
Öncelikle adı üstünde maç sonu basın toplantısındaydınız.
Yani etik, hatta kural olarak sadece maça dair sorular sormanız gereken toplantıda.
O akşam Ersun Yanal’dan önce Ünal Karaman’a ne sorduğunuzu da gördük.
Karaman’ın sorduğunuz sorular sonrası kızarak, hicapla ne cevap verdiğini de…
Neymiş biliyor musunuz öncesinde Karaman’a güzelleme yapan sonrasında Yanal’ın basın toplantısını terk edenlerin başını çeken, Fenerbahçe taraftarı ama sözüm ona tarafsız arkadaşın soracağı soru?
Kendi paylaşımından aktarıyorum.
‘2 hazırlık kampı geçirdiniz, 5 oyuncu aldınız. Bu sonuçların sorumlusu yönetim mi, futbolcular mı, siz misiniz?’
Sevsinler seni emi güzide spor medyamızın nadide mensubu!
Bu sorunun maçla alakası ne şimdi? Ben biliyorum ama neyin peşindesin acaba?
Dedim ya biz kırk kişiyiz birbirimizi biliriz.
O yüzden geçin bu tribüne oynamaları, şovları, eyyamı da aslınıza rücu edin.
Kimsenin aklıyla da dalga geçmeyin.
Bitirirken…
Medipol Başakşehir Teknik Direktörü Abdullah Avcı’ya Göztepe maçı sonrası basın toplantısında ‘kimyalı’ soruyu soran ve Avcı’nın hışmına uğrayan gazeteci kim sorusu çok soruldu. Araştırdım. Bir internet sitesi çalışanıymış. Üstelik o sitenin künyesinde Reklam ve Pazarlama Direktörü olarak görünmekteymiş.
Pes vallahi. Sözün bittiği yerdeyim.
Ama şunu mutlaka söylemeliyim.
TSYD yeni sezon öncesi mutlaka bir balotaj kurulu oluşturmalı ve kimleri akredite edeceğini mesleğin erbaplarından oluşan o balotaj kurulu kararları ile belirlemeli. Yoksa bu devran böyle gitmez benden söylemesi.
SÖZÜN ÖZÜ
“Ersun Yanal’ın basın toplantısını provoke eden ‘amigo’ önce üzerinden Fenerbahçe formasını çıkarsın varsa alacak olan sonra gazetecilik dersi vermeye kalksın.”