Önce başarılarıyla bize büyük mutluluk ve gurur yaşatan A Milli Kadın Voleybolcularımızı tebrik ederek başlayalım, sonrasında çuvaldızı kendimize batıracağımız bir yazı okuyacaksanız.

***

Hiç kolay gelmedi bu başarılar.

Dile kolay.

Kendi adıma ben gerek sayfalarımızda haberleştirir, yorumlarken gerekse kah yerinde, kah ekran karşısında izlerken hem çok mutlu oldum, hem de açıkçası çokta yoruldum.

Düşününki onlar bize göre kimi gün gecenin 03.00’ünde, kimi gün sabahın 07.00’sinde başarıdan başarıya koşarken neler yaşadılar?

Bu süreçte sadece üst üste 22’yi bulan galibiyetler ve beraberinde şampiyonluklar kazanmadı Sultanlarımız.

Güçlü rakiplerini dize getirirken gittikleri her ülkede Türkiye’nin aydınlık yüzü başarılı sporcuları ve turizm elçisi de oldular.

Milyon dolarlar harcayarak yapılamayacak müthiş bir ülke tanıtımı yaptılar.

Zor günlerden geçtiğimiz bu günlerde başarılarıyla mutluluk, motivasyon, moral kaynağımız oldular.

Çok şey başardılar çok.

Her birini tekrar tebrik ediyor, meslek hayatımda bu günleri de görmeme, habere, yoruma dökmeme sebep oldukları için ayrıca çok teşekkür ediyorum.

Elleriniz dert görmesin Sultanlar.

Tebrikler Daniele Santarelli ve Federasyon yönetimi.

SPOR MEDYASI YALNIZ BIRAKTI

Gelelim zurnanın ‘zırt’ dediği yere.

Ve ‘Ayrık otluğunun tam yeridir yazmalayım’ dediğime.

Son tahlilde kendi adıma Sultanlarımıza olan mesleki mahcubiyetime.

Bugüne geldiğimizde dijital medyaya direnen, hala kafasını futbola gömmüş, futbolla yatıp, kalkan 10’da 9’u yalan, 1’i şüpheli transfer haberciliği ile ‘büyük gazetecilik’ yaptığını sanan, amigolukta çığır açmış, maksimum çalışanının seviyesi maalesef ki Avrupa Şampiyonu olarak döndüğü ülkede röportaj almak için Hande Baladın’ı çekeleme nezaketsizliği gösteren, akredite alanda Kopenhag kalecisi Kamil Grabara’ya A1 seviyede İngilizcesi ile laf sokma hadsizliğine, meslek ilkesizliğine kadar düşmüş spor medyasından dem vuracağım sizlere.

İşte her ne kadar yukarıda saydıklarım kısmında benzer olmasak da bizi de kapsayan o spor medyası ‘Filenin Sultanları’nı başarıdan başarıya koştuğu bu süreçte yalnız bıraktı.

Milletler Ligi ile başlayan serüvende Milli voleybolcularımızı yerinde takip eden gazeteciyi mumla aradı gözler.

Hong Kong, Tayland, Amerika, Almanya, Belçika, Japonya’yı geçin serüvenin başladığı Antalya’da ki maçlarda bile karşısında TRT muhabiri ve mikrofonları hariç* bir spor gazetecisi göremedi oyuncularımız ve teknik heyet.

Başarıları malum futbol takımlarının peşinden (ki artık orada da işler çok değişti) oradan oraya savrulan spor medyası ve onun ehil olmaktan koşar adım uzaklaşan amigolara taş çıkartır ‘gazetecileri’ Mayıs’ta başlayan ve dün sona eren süreçte Türk voleybolunu, sporcusunu ve yöneticisini onca büyük başarılar yaşanırken masa başında izledi, yazdı.

(Ne kadar ve nasıl yer verdikleri de tartışmalıdır)

BU AYIP BİZE YETER (Mİ?)

Demem o ki:

Affedersiniz Sultanlar.

Sizler Türk kadınının gücünü, sportif alandaki yeteneklerini ve başarılarını tüm dünyaya gösterirken, işi o başarıları ve ardındaki hikayesini gittiğiniz her yerde yanınızda, takipçiniz olarak yazarak, görüntüleyerek, anlatarak yaymak olan bizler bir kez daha masa başında ve dahi sınıfta kaldık.

Amerika’da Milletler Ligi, Belçika’da Avrupa şampiyonu olduğunuz da, dün de Japonya’da olimpiyat vizesi aldığınızda beraberinizde ülkenin spor gazetecilerini göremeyip biliyorum ki garipseyen ve düşünen siz kıymetlilerimize mi; yoksa sizin adınıza ‘Nerede bu ülkenin spor gazetecileri?’ diye sorgulayan yabancı meslektaşlarımıza mı mahcup olalım bilemedim.

Bildiğim tek şey var.

Siz sportif olarak yükselirken biz spor gazetecileri her geçen gün dibe batıyoruz.

Bu ayıp bize yeter.

Bitirirken bir not da Voleybol Federasyonu ve onun nezdinde Başkan Mehmet Akif Üstündağ’a.

Sayın başkan Türk spor medyasının kendilerine olan ilgisi ve yaklaşımından çokça şikayetçi oldu geçmişte.

Medyada yeteri kadar ve hak ettikleri yeri bulmadıklarına değinen başkan haklıdır ancak şikayet ettiği konularda medyayla ilişkilerini de gözden geçirmelerinde fayda görüyorum.

Eğer bu güzel oyunun içinde spor medyasının da olmasını istiyorlarsa

istişare önemli.

(*VNL’in Antalya ayağını yerinde takip edenlerden biriydim. Benim dışımda basın tribününde A.A muhabir, foto muhabiri ve bir tek Sports TV Genel Yayın Yönetmeni Murat Ağca vardı.)