Geçen perşembe günü gazete satan bakkala girdim.
Elimden geldiği kadar gazete almayı ve onlara göz atmayı seven biriyim. Günde en az yedi, sekiz gazete alırım. Daha doğrusu bulabildiğim kadar gazete alırım. Bu gazeteleri ikiye ayırırım, yandaş gazeteler ve muhalif gazeteler şeklinde... En üste yandaşları koyarım en alta da muhalifleri ve elimden geldiği kadar okur incelerim. Yandaş gazeteleri en üste koymamın iki nedeni var, birincisi genelde hepsi aynı şeyleri yazıyor, hatta aynı başlıkları kullanıyor. İkincisi ise tezlerini incelemek ve sonra onlara antitez üreten muhalif gazeteleri incelemek. Görüşü ne olursa olsun, her ne kadar içleri her geçen gün boşalsa da gazetelere dokunmaya, onları incelemeyi seviyorum.
Geçen perşembe günü gazete satan bakkala girdim. Bulduğum tüm gazetelerden birer tane aldım ve kasada ödeme yapmak için beklemeye başladım. Derken iki çocuklu bir kadın içeri girdi. “Abi en ucuz gazete kaç para?” diye sordu. Bakkal “gazete fiyatları değişiyor, tek bir fiyat yok” diye cevap verdi. Sonra kadın tekrar “en ucuz gazete hangisi? okumak için almayacağım, temizlik yapacağım da yerlere sereceğim” dedi. Bakkal hiç istifini bozmadı ve bir gazete adını sallayarak kadını gazetelerin olduğu bölüme yolladı.
Kendimi aptal gibi hissettim
Bu diyaloğu yaşadıktan sonra elimde yedi, sekiz gazete ile kasada bekleyen bir gazete okuru olarak kendimi aptal bir geri zekalı gibi hissettim. Bir ülke düşünün, bir toplum düşünün ki bir kültür aracı olan gazeteye böyle bir gözle bakıyor. Bu diyalog dünyanın hiçbir ülkesinde yaşanmaz. Dünyanın en geri kalmış toplumlarında bile gazeteye böyle bir muamele yapılmamıştır. O kadın çocuklarına gazete okuma kültürünü aşılayacağına, çıkmış çocuklarının yanında gazeteye temizlik malzemesi gibi davranıyor. Temizlik malzemesi bile değil, nasıl bir temizlik yapacaksa yengem, gazeteleri de yere serecek.
Üzgünüm ama bu kafayla bizi Ay’a da almazlar
Böyle olmaz. Bir toplum bu hallere düştüyse bunun düşünülmesi lazım. Bu kültürsüzlük seviyesi, kültür politikalarımızın başarısızlığının en somut delilidir. Köprüler yapabiliriz, hanlar yapabiliriz, Ay’a hatta Mars’a da çıkabiliriz. Ancak, kültüre çöp muamelesi yapan bir toplumla bizi AB’ye almadıkları gibi, Ay’a da almazlar, Mars’a da başka bir yere de. Kendimi hiç bu kadar geri zekalı hissetmemiştim. Çok yazık.
Çankaya Belediyesi ile Müzik-Sen’den Sevgililer Günü konseri
Müzik-Sen ile Çankaya Belediyesi pandemi gölgesinde geçecek olan 14 Şubat Sevgililer Günü için özel bir etkinlik hazırladı. Dünya Öykü günü etkinliği kapsamında yapılacak olan çevrim içi konserde sanatçılar “Sevginin Dili Yok, Dili Çok” sloganıyla farklı dil ve kültürlerde aşk şarkıları seslendirecek. Konser online yayınlanacak ve Belediyenin @cankayabelediye YouTube kanalından canlı olarak yayınlanacak. Konser saat 20:00’de. Çankaya Belediye başkanı Alper Taşdelen, “2020 yılında pandemi ortamında 19’u dijital ortamda olmak üzere toplam 41 kültür ve sanat etkinliğini Çankayalılarla buluşturduk. Pandemi döneminde zor günler geçiren sanatçılarımızın yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.
Müzisyenler bu Sevgililer Günü’nde de oturacak
Müzik- Sen Türkiye’nin tek müzik sendikası. 1989 yılından beri faaliyette. Müzisyenler adına bir şeyler yapmak adına, onların emeklerini savunmak adına mücadele ediyor. Bu Sevgililer Günü’nde müzisyenler pandemi olmasaydı etkinlikler, konserler ile üç beş kuruş kazanacaktı. Ama malum yasaklar var. Ondan herkes evinde olacak. Müzisyen aç mı tok mu düşünen yok. Bu gerçekten de çok üzücü bir durum. Bir diğer dikkatimi çeken şey ise, sayısı daha az olmasına rağmen CHP’li belediyelerin müzik ve sanat adına daha fazla etkinlikte bulunması, sanki CHP’li belediyeler sanata ve müziğe daha fazla önem veriyor. Bence AK Parti merkez yönetiminin bu konuda il ve ilçe belediyelerini uyarması lazım. Yüzde kaç etki eder bilemem ama kaybolan oyların belli bir yüzdesi de bu nedenden kayboldu. Kültür ve Sanatta belediyenin hizmet kapsamında olan bir konudur. Buna tüm partilerin özen göstermesi gerekir.
Twitter 2020’de parayı buldu
Twitter, 2020 yılının son çeyreğine yönelik gelirlerini açıkladı. Firmadan yapılan açıklamaya göre Twitter, 2020’nin son çeyreğini rekor kırarak kapattı.
Mecranın geliri 2019’un son çeyreğine kıyasla yüzde 28 artarak 1,29 milyar dolara yükseldi. Üçüncü çeyrekteki kullanıcı sayısı, önceki yıla kıyasla 5 milyon artış gösterdi. Şirket bu yıl, personel sayısını yüzde 20 oranında arttırmayı planlıyormuş. Twitter’ın 2020 yılında 5.500’den fazla çalışanı vardı. Dev bir teknoloji şirketi olan Twitter’ın bu verileri müthiş. Acaba kaç ülkede tek bir çeyrekte 1 milyar dolardan fazla kazanıyor?
WhatsApp’ın alternatifi nedir?
Son birkaç haftadır WhatsApp epey bir gündemdeydi. Millet anlamsız bir biçimde ayaklandı ve WhatsApp’ın bizim güvenlik verilerimizi kullanacağı konusu gündemi sarstı. Bu çok saçma bir gündemdi. Hem Google, hem Facebook ve diğer tüm dijital mecralar zaten bizim aldığımız nefesi biliyor. İnsanlar neden birden öyle gaza geldi anlamadım. Gerçeği WhatsApp daha sonra geri adım attı ve verilerin kullanım iznini veren sözleşmeyi bize sunmaktan vazgeçti bu da toplum olarak küresel bir güce karşı birlik olunduğunda nasıl ses getirebileceğimizi gösterdi. Yani işin bu yönü güzeldi ama kimse heveslenmesin, atı alan Üsküdar’ı geçti. Artık küresel dijital sosyal medya platformları bizim her şeyimizi biliyor ve maalesef takip ediyor.
Telegram birinci sırada
Neyse, bu tartışmalar yaşanırken NG Araştırma bir araştırma yaptı ve “WhatsApp’a alternatif olarak hangi uygulamayı kullanırsınız?” diye sordu. Ortaya çıkan sonuçlarda birinci sırayı Telegram aldı. İkinci sırada ise Bip çıktı. Bip yerli bir uygulama. Tukcell’in bir hizmeti. Fena değil, ama Telegram’ın Whatsapp’ın yerini alması bence imkansız. Çünkü Whatsapp’ın sunduğu özellikler Telegram’dan fazla. Şimdilik WhatsApp’ın bu tartışması durdu. Yine başlar mı göreceğiz, ama Telegram’ın Whatsapp’ın yerini alması bence zor.
Yandex Google’a selektör yakıyor
NG’nin araştırmasında dikkat çeken bir diğer konuda arama motoru ile ilgili. “Google dışından hangi arama motorunu kullanıyorsunuz?” sorusuna sorulan soruda birinci sırada Yandex çıktı. Rusların Yandex’i Türk pazarına sağlam bir giriş yapmıştı, çok iyi reklam kampanyaları vs derken artık adını kabul ettirdi. Ben Yandex’in arama motorunu fazla kullanmıyorum ama navigasyonu çok başarılı. Araştırmada Google’dan sonra en çok kullanılan arama motorunun Yandex olması aslında haklı bir başarı, çünkü marka değerini topluma gösterdi. Üçüncü sırada size yerli arama motoru Yaani var. Yaani’yi birkaç kez aradım. Çok yetersiz bir arama motoru. Belli ki sadece yapmak adına yapılmış. Algoritması da değişik çalışıyor. En kötüsü ise sonuçları çok az. Mesela bu yazıyı yazarken bir kez daha denemek adına bir arama yaptım ve kendi ad ve soyadımı yazdım. Google bana benle ilgili 139 bin sonuç verirken, Yandex bulunan sonuç sayısını vermedi ama sayfalar dolusu veri verdi. Google ve Yandex ek olarak aradığınız konu ile ilgili size “şu mu?” , “bu mu?” diye alternatif öneri soruları da sunuyor. Yaani ise aramamda bana benle ilgili sadece beş sayfa sonuç verdi. Son sayfadan sonra nazar boncuğuna benzeyen bir şekil gösterdi ve “Arama sonucu bulunamadı, lütfen tekrar deneyiniz ya da yaptığınız aramanın geçerli olup olmadığını kontrol ediniz.” uyarısını verdi. Bence NG’nin araştırmasında Yaani’nin üçüncü sırada çıkması bile iyi. Çok vasat bir arama motoru. Turkcell’in kalitesine yakışmadı, kaliteli işler yapan Turkcell bence bu hizmeti ya geliştirsin ya da kapatsın, çünkü Turkcell’in marka değerine zarar veriyor.