DÜŞMANIN VAR MI?

Abone Ol

Tabiatla yan yana geçti tüm yaz.

Çiçeklerle, ağaçlarla konuşa konuşa geçti bütün yaz.

Saksıları sulayarak, bahçeyi sulayarak geçti yaz.

Denizle, denizin suyu ile yıkana yıkana geçti tüm yaz.

Günü doğarken karşılayarak, güneşin batışına veda ederek geçti yaz.

Yaz bitti.

Ey güzel Eylül hoş geldin.

Sen başlı başına bir ay, başlı başına çok güzelsin.

Hem sıcaksın hem serinsin.

Begonviller açtı ve coştu, zakkumlar sana hoş geldin dercesine yeniden katmer katmer açıyorlar.

Ya.

İnsan ilişkileri.

İster istemez sokaklarda, teraslarda, iskelede, sitelerde, arkadaş ortamlarında geçti.

Kötü insanlar var, çıkarcılar var, fesatlar var, kıskançlar var, hesapçılar var.

Sözünde durmayanlar var.

Bir dediği, bir dediğini tutmayanlar var.

Ödeşenler ya da ödeşmek isteyenler var.

Var da var.

Ya düşmanları ne yapacağız

Hiç kimse düşmanını uzaklarda aramasın, yakınlarında inanın.

Hiç bu yaza kadar, benim düşmanım var mı, varsa kimler onlar ve neden diye hiç düşünmemiştim.

Sanki farkında olmadan üzerini örtmüşüm.

Bir anda aydınlanma geldi bana.

İşte dedim.

Önce, o düşmanın kimse, onun sana düşman olması için mutlaka iyi niyetine yenilmen gerekiyor.

Sonra, anlamazlıktan geldiğin dangalakça geçen bir süre geçirmen lazım.

Onun içinden geçeni bilirsin, bakışlarından, mimiklerinden anlarsın.

Ama esas anlayacağın sana söylediklerinin toplamıdır.

Nasıl mı?

Ne anlatırsan anlat, karşı tarafa geçiyorsa,

Seni kendi ile kıyaslıyorsa,

Sen, benim başım ağrıyor dediğinde kendi başının ağrısını anlatıyorsa,

Sana merhamet etmiyorsa,

Senin varlığını, kendi varlığı ile kıyaslıyorsa,

Seni paranın ondan daha fazla olduğunu düşünüyorsa,

Senin yok dediğin, hiçbir şeyin yok olduğuna inanmıyorsa,

Derdini anlattığında, aslında karşı tarafa hak verdiğini hissediyorsan,

Senin diğer arkadaşların ile olan ilişkin ile ilgileniyor ve sorguluyorsa,

Konuşurken seni yoruyorsa,

Hep onu ikna etmek zorunda kalıyorsan,

Seni, anlattığın her konuya pişman ediyorsa,

Sana hiçbir şey vermek istemiyorsa,

Merhaba gizli düşman.

Aslında;

Yanlış düşünebilirsin,

Yanlış anlayabilirsin,

Yanlış yapabilirsin,

Ama,

Yanlış hissetmezsin.

Yapma be güzelim.

Sana merhamet etmediğini hissedersin, sana sevgi beslemediğini hissedersin.

İçine doğan bu his, önünde sonunda seni haklı çıkarır.

İlla duygularına, iyi niyetine tokat attıracaksan devam et canım.

Zaman her canlıya başka akıyor.

Her şeyin zamanı var.

Sükunetimden anlamadığımı sanmayın.

Sessiz durabilmeyi öğrendim ben.

Gelip geçmeyi öğrendim ben.

Durup izlemeyi, durup dinlemeyi, durup kalabilmeyi öğrendim ben.

Merhaba düşman,

Kolumda çiçek açtı ister misiniz?

Ya da.

Bahçemdeki begonvillerden ister misiniz?

Funda'nın aklındakiler…

... Hollywood yıldızları ne yaparsa biz de aynısını yapacağız.

Sanki onlardaki ün, onlardaki şöhret, onlardaki kabiliyet, onlardaki para, onlardaki evler, onlardaki varlık bizde varmış gibi.

Önce Hollywood gülüşü dişler.

Sanki herkesin ağzı çok güzel.

Şimdide mucize ilaç.

Zayıflama iğnesi imiş bu, haftada bir vücuda enjekte ediliyormuş, iştah kapatıyormuş.

Avrupa'da 100 euro imiş

Bizde bu ilaç yasak, ama el altından peynir ekmek gibi satılıyormuş.

Fiyatı da 15 bin TL imiş.

Sakın kullanmayın.

Hiçbir ilaç mucize değildir.

Bırakın, Hollywood ne yaparsa yapsın, orada sorumluluk alan olur.

Burada öldüğünüzle kalırsınız.

Funda'nın aklındakiler…

... Gazetede fındığın faydalarını anlatmışlar.

Maşallah her derde deva, alt alta sıralamışlar;

Kemikleri korur,

Kas ağrılarını giderir, krampları önler,

Kanserle savaşır,

Bağışıklığı güçlendirir,

Kalp ve damar dostudur,

Kan şekerini dengeler,

Kötü kolesterolü düşürür,

Yaşlanmayı geciktirir,

Zayıflamaya yardımcı olur muş.

Eh.

Yiyebilen var mı acaba?

Kilosu kaç lira acaba?

Geçen gün, bir paketi gördüm, 100 gram var mı içinde bilmiyorum, paket 70 TL idi.

Uzaktan sana merhaba fındık.