Bu hafta başı orta öğretimde tüm okullar başladı.
Aslında şu iş biraz durulsa da aklımızı biraz temizleyebilsek, bugün ne durumdayız gibi kronikleşen meraklarımızdan kurtulabilsek. Konuşmalara bakıyorsunuz, uzmanların dikkat edilmesi gerekenleri vurgulamalarına bakıyorsunuz, Delta Varyantının nerelerde olduğuna odaklanmada çok net bilgi sahibi olamıyoruz.. Kimilerine göre; bazı bölgelerde dördüncü dalganın etkisinden söz ediliyor. Görünen o ki; aklımızı hala başımıza toparlayamamışız. Bu durumda bile, “aşı karşıtlığı”ndan söz ediyoruz. Hatta, bununla ilgili “protesto sokak gösterileri” düzenliyoruz. Bu şartlarda nasıl önümüzü görebileceğiz, bu dertten nasıl kurtulabileceğiz konusunda oldukça endişeli olduğumuzu söyleyebilirim.
Bu hafta başı orta öğretimde tüm okullar başladı. Oralarda neler olacak hala belli değil. Kulağımıza gelen bazı söylentilere göre yeni bir kapanma dönemi yaşayabilirmişiz. Hala söylenti gibi duran ve resmi açılamalarla teyit edilememiş olan bazı olumsuzluklara rağmen durum nasıldır konusunda, henüz tam olarak rahatlayabilmiş değiliz.
Bu arada, ay sonu başlayacak yüksek öğretimde bu uygulamada öğrenciler nelerle karşılaşacaklar, hala netleşebilmiş değil. Tümüne yakın üniversiteler ay sonunda yüz yüze eğitime başlayacaklar. Bu konuyu iyi takip ediyorum, çünkü, ben de iki üniversitede yüz yüze derslere başlayacağım ve normal yaşamımda aldığım önlemleri hiç aksatmadan sürdürebilmenin çabası içindeyim. Derslerim genelde uygulama ağırlıklı ve yüz yüze bilgisayar laboratuvarlarında olacağından kendime göre korunma yöntemlerimi hazırladım bile..
Henüz ne olacağı belli olmayan önemli bir sorun da bu. Üniversitelerin başlamasıyla toplu taşıma trafiği daha da yoğunlaşacak ve bu salgın ortamı neyi ne kadar etkileyecek hala kocaman bir soru işaretidir.. Alınacak önlemleri ve denetimlerini daha da sıkılaştırmak gerekiyor.
Geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanı Koca’nın açıklamaların kısa bir özetini hatırlayalım:
“Bugün ortak hedefimiz olan toplum bağışıklığı için gücümüzü büyütme günüdür.”
“Şu dakikalar itibarıyla yüz milyon dozun üzerindeyiz. 18 yaş üzeri aşı oranı yüzde 82. İkinci doz aşıyı olma oranımız yüzde 63,8. Yüz milyon doz başarısı bizi büyük bir sonuca hazırlıyor”.
“Toplum bağışıklığı aşı dozlarının tam olmasıyla alakalıdır”.
“Henüz ilk doz aşısını yaptırmayan 11,3 milyon kişi bulunuyor. İlk doz aşının tek başına koruyuculuğu yok, biz aşı sürecimizi ilk doz ile başlatmış bulunuyoruz. İlk doz başlangıçta ilk adımdır”.
“Hastanelerimizdeki aktif vakaların yüzde 90’ı aşı olmamış veya aşısını tamamlamamış kişilerdir”.
“Üç doz aşı olmuş vatandaşlarımızın vaka sayıları içindeki oranı yüzde 2’den azdır.
Tam doz aşılama oranında henüz yeterli düzeye ulaşamadık. Tam dozda sağlanan koruyucu gücüne toplumun büyük kısmı olarak sahip değiliz.”
İşte, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın tüm bu açıklamalarındaki, verilerden yansıyan gerçeklere ağmen “aşı karşıtlığı” konusunun hala konuşulması hiç de akılcı bir durum değildir.
Sağlık Bakanı Koca’nın bu açıklamaları üzerinden çok geçmedi. Son açıklamaları,
o gün söylediklerinden pek de farklı şeyler değildi.
Bakan Koca’nın yeni durum açıklamaları şöyle; “Türkiye'de son 24 saatte vaka sayımız; 27,692. 237 kişi hayatını kaybetti. Can kaybımız dünkü kadar fazla değil. Vaka sayımız, içinde olduğumuz hareketlilik dönemini aynı ciddiyetle yansıtıyor. Gevşemeyelim. Tam doz aşımızı vakit geçirmeden olup, tedbirlere uyarak salgına karşı gerekli mücadeleyi vermeliyiz. Türkiye'de bugüne kadar yapılan aşı sayısı toplamda 104 milyon 593 bin 216'ya yükseldi”.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Vaka sayımız, içinde olduğumuz durumu çok net yansıtıyor. Bu durum, yakın günlerde vefat sayılarına yansımaya devam edecek. Aşılarımızı tamamlayarak alınması gereken önlemleri aksatmayalım. Salgına karşı gerekli mücadeleyi verelim. Aşılama oranında henüz istediğimiz yerde değiliz!" ifadelerini kullandı.
Son açıklanan durum bu. İkazları, uyarıları daha dikkatle takip etmeliyiz ve yaşam biçimimize özen göstermeliyiz.
Durum görünenden çok daha ciddi. Kendimize gelelim!